Translation of "لدى" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "لدى" in a sentence and their turkish translations:

- لدى الفيل أنف طويل.
- لدى الفيل أنفٌ طويل.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

لدى كين غيتار.

Ken'in bir gitarı var.

- كانت لدى سامي حياة سرّيّة.
- كانت لدى سامي حياة خفيّة.

Sami'nin gizli bir hayatı vardı.

‫لدى اللبؤة الآن الأفضلية.‬

Dişi puma avantajı ele geçirmiş durumda.

أعمل لدى شركة شحن.

Ben, bir deniz nakliyat şirketi için çalışıyorum.

لدى أمي ثلاثة كلاب.

Annemin üç tane köpeği var.

كانت تعمل لدى شركتنا.

Bizim şirket için çalışırdı.

هو معروف لدى الجميع.

O herkese tanıdıktır.

لدى توم لكنة بريطانية.

Tom'un bir İngiliz aksanı var.

كم حصانا لدى توم؟

- Tom'un kaç tane atı var?
- Tom'un kaç atı var?

لدى الأطباء مشكلة صعبة.

Doktorların zor bir sorunu var.

لدى توم درجات جيدة

Tom'un kafası sayılara iyi çalışıyor.

كان لدى ليلى إبن.

- Leyla'nın bir oğlu vardı.
- Leyla'nın bir oğlu oldu.

لدى سامي صديق مسلم.

Sami'nin Müslüman bir arkadaşı var.

أعتقدُ أن لدى البشر القدرة

İnsanoğlunun sefaleti

دعونا نرى ما لدى جوجل.

Google'ın neleri var bir görelim.

لدى بيل الكثير من الأصدقاء.

Bill'in birçok arkadaşı var.

لدى سامر نفس يوم ميلادي.

Tom benimle aynı doğum gününe sahip.

لدى توم زوجة وولد صغير.

Tom'un bir eşi ve küçük bir çocuğu var.

لم يكن لدى ليلى أصدقاء.

Leyla'nın arkadaşları yoktu.

كانت لدى سامي عربة جديدة.

- Sami yepyeni bir minibüse sahipti.
- Sami yepyeni bir vana sahipti.

لم تكن لدى سامي أظافر.

Sami'nin tırnakları yoktu.

لم يكن لدى سامي سرطان.

Sami'nin kanseri yoktu.

لم يكن لدى سامي أطفال.

Sami'nin çocukları yoktu.

كانت لدى سامي درّاجة ناريّة.

Sami'nin bir motosikleti vardı.

لدى سامي غسّالة أطباق جديدة.

Sami'nin yeni bulaşık makinesi var.

وأصبح لدى طلابي ما يعلّموه لنا،

öğrencilerimin öğretecek bir şeyleri oldu

‫لذا لدى الشعاب دفاعًا مثيرًا للاهتمام.‬

O yüzden mercanlar ilginç bir savunma geliştirmiştir.

شاكير الخرقاء هو المفضل لدى الكثير

sakar Şakir bir çok kişinin favorisidir

كان لدى كمال سنال ابتسامة دافئة

Kemal Sunal'ın öyle sıcak bir gülüşü vardı ki

ليس لدى آينشتاين مثل هذه الكلمات

Einstein'ın böyle bir sözü yok

لدى توم صديق يعيش في بوسطن.

Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.

لدى ذلك الفريق لاعبون أقوياء البنية.

O takımın güçlü oyuncuları var.

لدى فرنسا حدود مشتركة مع إيطاليا.

Fransa'nın İtalya'yla ortak bir sınırı vardır.

ليس لدى آن أصدقاء لتلعب معهم.

Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.

اسمي معروف لدى الجميع في مدرستي.

Benim adım okulumdaki herkesçe bilinir.

لدى فاضل و ليلى نفس المهنة.

Fadıl ve Leyla aynı mesleği paylaştılar.

كانت لدى فاضل حياة عاطفيّة معقّدة.

Fadıl'ın karmaşık bir aşk hayatı vardı.

كان لدى سامي تاريخ مع الاكتئاب.

Sami'nin bir depresyon öyküsü vardı.

- لدى سامي أخت.
- سامي لديه أخة.

Sami'nin bir kız kardeşi var.

لدى سامي و ليلى ستّ أطفال.

Sami ve Leyla'nın 6 çocuğu var.

لدى توم وشم في ذراعه الأيمن.

Tom'un sağ kolunda dövme var.

ولذلك فإن لدى المدمنين على المواد الأفيونية

Ve dolayısıyla, opiyat bağımlısı olan kişiler

فحين يكون لدى أي رجل إجتماع عمل،

Bir erkek iş görüşmesine gideceği zaman

‫ولا سيما لدى النساء السود ‬ ‫المصابات بالسرطان.‬

özellikle siyahi kadınlarda kanserde.

يكون لدى رواد الفضاء أمل في الإنقاذ.

kurtulma ümidi kalmayacaktı.

- لدى بتي صوت رقيق.
- صوت بتي جميل.

Betty'nin tatlı bir sesi var.

ليس لدى أي شخص مناعة طبيعية منه

Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.

ليس لدى البروليتاريا شيء تفقده سوى قيودها.

Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yoktur.

كانت لدى فاضل بوليصة تأمين على حياته.

Fadıl'ın bir hayat sigortası vardı.

كانت لدى سامي أقراص في كلّ مكان.

Sami'nin her yerde hapları vardı.

لم يكن لدى سامي ملابس في خزانته.

Sami'nin gardırobunda elbise yoktu.

كان لدى سامي مشكل إدمان على الكحول.

- Sami alkol ile ilgili bir sorun yaşıyordu.
- Sami'nin alkolle bir sorunu vardı.

الذين، في النهاية، يعملون لدى هؤلاء الثلاثة بالمئة.

%97'nin bir parçası da olabilirsiniz.

ولاحظت أن لدى كل الإناث نفس التردد، تقريباً؟

Dikkat ettin mi, tüm dişiler kabaca aynı frekansa sahipler.

بدأ أبي بالعمل لدى خدمة السكك الحديدية العامة.

Babam kara yolları idaresinde çalışmaya başlamış.

- أعمل لدى شركة نفط.
- أعمل لصالح شركة نفط.

Ben bir petrol şirketi için çalışıyorum.

ليس لدى توم خيار إلا أن يثق بنا.

Tom'un bize güvenmekten başka hiç seçeneği yok.

لم يكن لدى سامي مرض عقلي قابل للتّشخيص.

Sami'nin tanısal bir akıl hastalığı yoktu.

كان لدى سامي موعد مع الطّبيب ذلك اليوم.

Sami'nin o gün bir doktor randevusu vardı.

كان لدى سامي أوشام في شتّى نواحي جسمه.

Sami'nin her yerinde dövmeleri vardı.

كان لدى سامي مشكل مع المخدّرات و الكحول.

Sami hem uyuşturucu hem de alkol konusunda bir sorun yaşıyordu.

قادر على أن يغيّـر العقل غير الناضج لدى المراهق

riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

‫لدى ضفادع الشجر المنقّطة طريقة مبتكرة‬ ‫لرؤية بعضها ليلًا.‬

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

تتولّد لدى الرجال برأيي حاجة أكثر إلحاحاً إلى الحبّ،

insanın aşka olan ihtiyacı daha da artıyor bence.

- بيل لديه أصدقاء كثر.
- لدى بيل الكثير من الأصحاب.

Bill'in çok arkadaşı var.

كان لدى ليلى أربعة أطفال من أربعة رجال مختلفين.

Leyla'nın dört farklı erkekten dört çocuğu vardı.

وثم شعرت إحدى الفتيات بأن لدى الفتاة الأخرى وقتًا أطول.

ama kızlardan biri diğerinin daha fazla masaj yaptığını hissetti.

لتتأكد بأن لدى كل فتاة دقيقة واحدة فقط على الدمية.

tam olarak bir dakika geçirmesi için bir kronometre var.

‫لكن قمر الليلة مضيء.‬ ‫لذا لدى أسراب النحام فرصة للنجاة.‬

Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.

‫لدى جلديات القوائم أعين كبيرة...‬ ‫تفتش دائمًا عن مصادر الخطر.‬

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

لكن معدل معرفة القراءة والكتابة لدى النساء في تلك السنوات

Fakat o yıllarda kadınlarda okuma yazma oranı

لدى عودته إلى باريس ، تلقى سولت ترحيبًا كبيرًا من نابليون.

Soult, Paris'e döndüğünde Napolyon'dan bir kahramanı karşıladı.

ما هو متداولٌ لدى المجتمع المصري الزواج العرفي حيث تم

istikrar olan kadınları sömürmeyi ve metalaştırmayı amaçlayan gizli bir suç

- عائلتي مشتركة في جريدة.
- لدى عائلة اشتراك في إحدى الجرائد.

Ailem bir gazeteye abonedir.

- جمال عند موعد مع عميد الجامعة.
- جمال عنده موعد مع عميد الكلّيّة.
- لدى جمال موعد مع عميد الجامعة.
- لدى جمال موعد مع عميد الكلّيّة.

Jamal'in üniversite müdürüyle randevusu var.

- لم يكن لدى سامي أيّ مشكل لمقابلة فتيات أو إيجاد نساء يقلّهنّ.
- لم يكن لدى سامي أيّ مشكل لمقابلة فتيات أو إيجاد نساء يصطحبهنّ.

Sami, kadın bulma veya kadın seçme konusunda asla bir sorun yaşamadı.

‫لدى النمور رؤية ليلية ممتازة.‬ ‫لذا الليل وقت مثالي لتعلم الصيد.‬

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

تعلمون ، كان لدى هؤلاء النمل مشكلة في تغذية الحيوانات في البداية.

yahu hani bu karıncaların hayvan besleme konusu vardı başında söylemiştik

لاقت رسالته الشعبية الصدى لدى الفقراء الذين ساعدوه بالوصول إلى السلطة

Bu çoğulcu mesajı ülkenin fakir kesiminden yankı getirdi ve nihayetinde iktidara geldi

- كان صوت سامي غريبا حقّا.
- كان لدى سامي صوت غريب حقّا.

Sami'nin gerçekten garip bir sesi vardı.

- كان صوت سامي غليظا جدّا.
- كان لدى سامي صوت غليظ جدّا.

Sami'nin çok derin bir sesi vardı.

ليست لدى سامي أدنى فكرة عن المكان الذي تعيش فيه ليلي.

Sami'nin, Leyla'nın yaşadığı yer hakkında hiç fikri yok.

‫ما أن يحل الليل،‬ ‫سيكون لدى الفقمات فرصة أفضل‬ ‫في التنصّل منها.‬

Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.

وفي الوقت نفسه كان لدى هولاكو 60 ألف جندي في جميع أنحاء سوريا

Hülagünün ise Suriyede 60 bin askeri vardı.

في الواقع ، لم يكن لدى عائلته ما يكفي من المال لدراسته في الجامعة.

Hatta ailesinin onu üniversite okutabilecek kadar bir parası da yoktu ortada

في الحملة سريعة الحركة عام 1805 ، كفل نظام بيرتييه أن يكون لدى نابليون

resmen onaylandı. 1805'teki hızlı hareket eden seferde Berthier'in sistemi, Napolyon'un

لم يكن لدى برتييه بريق مراد ، ولا بطولة ناي ، ولا الغرائز التكتيكية لدافوت.

Berthier, Murat'ın cazibesine, Ney'in kahramanlığına ve Davout'un taktik içgüdülerine sahip değildi.

ليس لدى سكيبيو خيار سوى التراجع بما أنه كان مدرك أنه في منطقة معادية

Scipio'nun geri çekilmekten başka çaresi yok, farkediyor ki düşman bölgesinin içerisinde sıkışmış.

كان لدى سامي الكثير من المشاكل العقليّة و العاطفيّة و كان يعالجها بتناول الكحول.

Sami'nin birçok zihinsel ve duygusal sorunu vardı ve onları alkolle tedavi ediyordu.

أثناء حديث كينيدي أمام الكونجرس ، كان لدى الولايات المتحدة خمس عشرة دقيقة فقط من تجربة

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

وفي نفس الوقت الذي كنت أحب العمل لدى جون، لم أشعر بالسعادة أثناء العمل في السياسة.

John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.

- كانت عند سامي دائما حبوب في متناول اليد.
- كانت لدى سامي دائما أقراص في متناول اليد.

Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.