Examples of using "طفل" in a sentence and their turkish translations:
genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.
O, ailenin bebeğidir.
O sadece bir çocuk.
Ne şirin bir bebek. Cee.
küçük, olağandışı bir kaya vardı.
Herhangi bir çocuk onu bilir.
Bir çocuk karanlıktan korkar.
Bana çocukmuşum gibi davranma.
etrafta koşup, oynayıp, bağırıyorlardı.
[ Her çocuk eşit hakları hak eder.
bir çocuğun tırnağı boyutunda görüntüleme çipi.
Daha çocuktu bu onların yanına gidiyor
Tom hâlâ sadece bir bebek.
Çünkü her çocuk eğitim için eşit hakkı hak eder.
geriye ise sadece bir tane küçük bir erkek çocuk kalmıştı
Ben bir tek çocuğum.
Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.
Her çocuk gibi, bir ailenin neye benzediğini öğrendim.
Bir adam, kadın, çocuk ya da çocuklar.
ve her çocuğun okula gitme hakkı olduğuna inanıyorsunuz?
Tom eve gidecek son çocuktu.
Bebek gibi uyuyor.
çünkü biz bunu çocuğun yaşadığı deneyimle görüyoruz.
İki yüz çocuğun katıldığı seminerde sadece bir tane havalandırma vardı
Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı,
Dünya çapında her 10 çocuk ve gençten altısı
Sınıfındaki bütün çocuklardan daha uzun boyludur.
Emin olmamız gereken şey
Ben de şu anda bir çocuk oluyorum. Fırçamı da alıyorum.
Çocuğumu 10 ay bedenimde taşımak.
ya da belki sokağa çıkmak üzere olan bir çocuk.
iyi aile çocuğunda ise bambaşka bir eleştiri vardı
Çocuğunuzu, yakın bir arkadaşınızı ya da duygusal partnerinizi düşündüğünüzde
Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm farkındalığı en yüksek bebek' dedi.
Şu an tüm dünyada sadece yaklaşık 350 çocukta var.
Tüm dünyada Progeria ile yaşayan sadece 144 çocuk var
Altmış yaşındaki birine değil altı yaşındaki birine sorun.
Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var
Yapılacak olan iş İsa'nın Vaftizi tablosunda çizilecek bir melek çocuktu