Examples of using "سأل" in a sentence and their turkish translations:
İnsanlar şu gibi şeyler sordu:
Beni nereden tanıyorsun? Nathanael sordu.
- Böyle olmasını Tom istedi.
- Bunu Tom istedi.
Tom Mary'ye ona yardım edip etmeyeceğini sordu.
Tom Mary'ye ona yardım edip etmeyeceğini sordu.
Tom Mary'ye dans etmek isteyip istemediğini sordu.
Dima "Uluslararası TV?" diye sordu. "Al-Sayib, sen neden bahsediyorsun?"
Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.
Tom, Mary'ye yeni bir araba almayı planlayıp planlamadığını sordu.
okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir
Al-Saib sordu: Çöplükte uyumak ha? Kötü kokulu bir tecrübe olmalı.
"Ne demek istiyorsun?" Dima sordu fakat geğirdi, zira o sessiz kalırsa, bu cümle çok basit olur.
Dima kızgın bir sesle sordu: "Nubz? Bu bir oyun değil Saib! Bu hayatın kendisi!