Translation of "سأل" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "سأل" in a sentence and their turkish translations:

سأل الناس أشياء مثل،

İnsanlar şu gibi şeyler sordu:

كيف تعرفني؟ سأل ناثانييل.

Beni nereden tanıyorsun? Nathanael sordu.

سأل توم عن هذا.

- Böyle olmasını Tom istedi.
- Bunu Tom istedi.

سأل توم ماري إن كانت ستساعده.

Tom Mary'ye ona yardım edip etmeyeceğini sordu.

سأل توم ماري إن كان بإمكانها مساعدته.

Tom Mary'ye ona yardım edip etmeyeceğini sordu.

سأل "توم" "ماري" ما إذا كانت تود الرقص

Tom Mary'ye dans etmek isteyip istemediğini sordu.

سأل ديما: "التلفاز الدولي؟ ما الذي تتحدث عنه يا صائب؟"

Dima "Uluslararası TV?" diye sordu. "Al-Sayib, sen neden bahsediyorsun?"

سأل توم ماري إذا ما كانت خططت للسباحة أم لا.

Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.

سأل توم ماري ما إن كانت تخطط لشراء سيارة جديدة.

Tom, Mary'ye yeni bir araba almayı planlayıp planlamadığını sordu.

عندما سأل أحد الأصدقاء عن إخلاصه لنابليون ، الذي كان رئيسًا متطلبًا للغاية وقصير المزاج

okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir

سأل الصائب: "النوم في القمامة، هاه؟ لا بد أن تلك كانت تجربة كريهة الرائحة".

Al-Saib sordu: Çöplükte uyumak ha? Kötü kokulu bir tecrübe olmalı.

سأل ديما: "ماذا تقصد؟"، لكنه تجشأ، لأنه لو بقي صامتًا لكانت هذه الجملة بسيطةً جدا.

"Ne demek istiyorsun?" Dima sordu fakat geğirdi, zira o sessiz kalırsa, bu cümle çok basit olur.

سأل ديما وفي صوته لمحة من غضب: "نوبز؟ هذه ليست لعبةً يا صائب! هذه هي الحياة الحقيقية!"

Dima kızgın bir sesle sordu: "Nubz? Bu bir oyun değil Saib! Bu hayatın kendisi!