Translation of "الغرفة" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "الغرفة" in a sentence and their turkish translations:

نظف الغرفة.

Odayı temizleyin.

- كلاهما في الغرفة.
- كِلاً من هما في الغرفة.

Onların her ikisi de odadalar.

ليس كهذه الغرفة.

böyle bir oda değil.

رأيتها تدخل الغرفة.

Onun odaya girdiğini gördüm.

رأيتها تنظف الغرفة.

Onun odayı temizlediğini gördüm.

كانت الغرفة دافئة.

- Oda sıcaktı.
- Oda ılıktı.

هما في الغرفة.

Onların her ikisi de odadalar.

رأيته يدخل الغرفة.

Onun odaya girdiğini gördüm.

اقتحم توم الغرفة.

Tom odaya daldı.

دخل الغرفة بعد خروجك.

O, sen ayrıldıktan sonra odaya girdi.

لا أحد في الغرفة.

Odada kimse yok.

مفتاح الغرفة من فضلك.

Oda anahtarı, lütfen.

ها هو مفتاح الغرفة.

İşte oda anahtarı.

هذه الغرفة حيث نطبخ الطعام.

Bu oda yemeği sıcak yaptığımız yer.

أو الهاتف في الغرفة المجاورة

ya telefon yan odada kalmış

كنتُ المرأة الوحيدة في الغرفة.

Odadaki tek kadın bendim.

أعجبتني الغرفة المطلة على الوادي.

Vadiye bakan odayı sevdim.

كانت الغرفة خالية من الأثاث.

O odada hiç mobilya yoktu.

تبدو هذه الغرفة كحظيرة الخنازير.

Bu ev bir domuz ahırına benziyor.

توم، الّذي يُشاركني الغرفة فوضوي.

Odayı paylaştığım kişi olan Tom dağınıktır.

سامي كان في الغرفة التالية.

Sami yan odadaydı.

عندما دخلت الغرفة، وجدت كلبًا.

Odaya girdiğimde bir köpek buldum.

لأنها كانت ترفع صوتها قائدة الغرفة.

çünkü koca sesiyle ortama hükmederdi.

اذا عندما تغادرون هذه الغرفة اليوم,

Bu yüzden, bugün bu odadan ayrıldığınızda,

ليس ثمّة هواء في هذه الغرفة.

- Bu odada hava yok.
- Bu odada hiç hava yok.

دخلتُ الغرفة التي كانت مليئة بالناس.

Odaya girdim, insanlarla doluydu.

بعد لحظة، دخل الرجل الى الغرفة.

Bir süre sonra adam odaya girdi.

كان هناك الكثير من الناس في الغرفة.

Odada bir sürü insan vardı.

وقف "توم" على رجليه وخرج من الغرفة.

Tom ayağa kalktı ve odadan çıktı.

- جلسنا وسط الغرفة.
- قعدنا في وسط الحجرة.

Odanın ortasına oturduk.

هل تعرف أيًا من الأطفال في الغرفة؟

Odadaki çocuklardan herhangi birini tanıyor musunuz?

لا تشع الشمس على هذه الغرفة كثيراً.

Bu oda fazla güneş almaz.

ملأ الدخان الغرفة حتى صعُب عليّ التنفس.

Oda o kadar duman doluydu ki zorlukla nefes alabildim.

- كان الدّم المرشوش في كلّ مكان من الغرفة.
- كانت هناك لطخات دم في كلّ مكان من الغرفة.

Odada her yerde kan sıçraması vardı.

أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها.

dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

كي تنزل الأملاح إلى الأسفل، وتصبح بحرارة الغرفة،

Tuz çökeliyor, oda sıcaklığına geldiğinde

ألقيت نظرة داخل الغرفة و لم أرى أحدا.

Odanın içine göz attım, kimseyi göremedim.

كانت تعزف على البيانو عندما دخلتُ إلى الغرفة.

Odaya girdiğimde, piyano çalıyordu.

لازلت أتذكر أرضية الغرفة الزرقاء حتي هذا اليوم.

hala o mavi fayansları hatırlarım.

اطرق على الباب قبل أن تدخل إلى الغرفة.

Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.

- أخرج الطلابَ من الغرفة.
- طرد الطلبة من القاعة.

O, öğrencileri odadan kovdu.

لقد نشأت في هذه الغرفة التي تملؤها الآلات الموسيقية

Ben bu enstrüman dolu odada büyüdüm.

إذا رأيتم أحدهم هو الشخص الوحيد في الغرفة مثلهم

Eğer odada tek başına birini görürseniz

عند دخولي إلى الغرفة كان مستغرقاً في قراءة كتاب.

Onun odasına girdiğimde, kitap okuyordu.

لم يكن هناك أي أثاث في الغرفة على الإطلاق.

O odada kesinlikle hiç mobilya yoktu.

ظن توم أنه سمع بعض الأصوات في الغرفة المجاورة.

Tom bitişik odadan bazı sesler duyduğunu söyledi.

هذا الهواء، يمكننا أيضاً أن نشعر فيه في هذه الغرفة

Bu havayı bu odada da hissedebilirsiniz,

لا يستطيع الناس في الجزء الخلفي من الغرفة سماع المتحدث .

Odanın arkasındaki kişiler konuşmacıyı duyamıyordu.

عندما دخلت الغرفة كان قد مضى على ابني ساعات يكتب.

Ben odaya girdiğimde oğlum birkaç saattir yazı yazıyordu.

- لا تقرأ في هذه القاعة.
- لا تقرأ في تلك الغرفة.

Bu odada okuma.

توقف جاك فجأة عن الكلام عندما دخلت ماري إلى الغرفة.

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

إذا كان أحدهم جديدًا أو الشخص الوحيد في الغرفة الذي يشبههم،

Eğer biri yeni, odadaki tek kişi

وصف توم كيف أنه كان قادرا على الهرب من الغرفة المغلقة.

Tom onun kilitli bir odadan nasıl kaçabildiğini tarif etti.

كنت أظل ناظرًا لأرضية الغرفة ولا أنظر فى أعين أولئك الطلاب.

Yere bakıp göz kontağı kurmazken

رأى أن الجميع يدعوه الرجل الذي يبتسم ، وقد صنع فيلمًا باسم رجل الغرفة

baktı ki herkes ona gülen adam diyor, oda gülen adam isminde bir film çekti