Translation of "داخل" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "داخل" in a sentence and their turkish translations:

العنصرية داخل مجالهم.

Mesleklerindeki ırkçılık.

الدخول داخل المدخنة

Tümülüslerin içerisine girip

في داخل كل منا...

Fikir ve varsayımlarımıza

التي تربطنا داخل مجتمعاتنا.

kurumlar ve uygulamalara ihtiyacımız var.

مرّةً، ضِعتُ داخل شجرة.

Bir zamanlar bir ağacın içinde kayboldum.

كان فاضل داخل المنزل.

Fadıl evin içinde idi.

لهذا نحن نفكر داخل الصندوق.

Bu nedenle kutunun içinde düşünürüz.

‫إذن ألقي بنفسي داخل الكهف؟‬

Mağaraya mı girelim?

‫وأضعه داخل هذه الزجاجة الشفافة.‬

ve onu bu şeffaf şişenin içine koyabilirim.

أبناء الأرض داخل الهواء الحي.

bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

داخل التربة بفعل أنشطة الميكروبات.

çürüdüğünde atmosfere geri döner.

داخل مجموعة من معادن التربة،

güçlü kimyasal bağ yapıları olan

- عليك أن لا تركض داخل مبنى المدرسة.
- عليك ألّا تركض داخل مبنى المدرسة.

Okul binalarında koşmamalısın.

لكن إليكم القصة داخل هذه القصة:

İşte hikâyenin içinde hikâye:

ويبقى الانتحار داخل نطاق هذه الوصمة.

İntiharı bu yaftanın içine sarıp gizliyoruz.

لكن لا يتحدثون عنه داخل المنزل،

fakat evin içinde konuşmak istemiyorlar,

وأن نصنع نهراً داخل جبال "روكي"

Rocky Dağları'ndan Meksika'nın kuzeyine akan

والمستعمرات داخل المجرة ليست بالأمر الصعب،

Galaksiler arası kolonileşme çok daha zor değil,

ها نحن وصلنا للتو داخل المفصل.

Şu an eklem içine giriyoruz.

الهواء الذي يتحرك حالياً داخل أنفك.

şu anda burun deliklerinizde gezinen hava.

لأن الماء يسخن بسهولة داخل المايكرويف.

çünkü su mikrodalgada hızla ısınacaktır.

الذي لديها هو الماء داخل الخلايا

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

هناك فسيفساء داخل والعديد من المطرزات

içerisinde mozaikler mevcuttur ve birçok işlemeler

لذلك مرة أخرى يختلف داخل القط

yani yine kedi içerisinde çeşitlilik gösteriyor

سواء كنا داخل أو خارج العمل.

işte olsun ya da olmasın.

‫أعني أنهم كانوا داخل عالم الطبيعة.‬

Resmen doğanın içindeydiler.

رأت ليلى بندقيّة داخل سيّارة سامي.

Leyla, Sami'nin arabasında bir tüfek gördü.

والتي تعمل مع المسلمين الصغار داخل أوروبا.

çeşitli kuruluşlarda gönüllü görev almaya başladım.

كان الأمر أشبه بسباق تسلح داخل الرحم،

rahimde bir silahlanma yarışı yaşandı,

كيف يقعون في الحب داخل مدينة ذكية؟

Akıllı bir şehirde aşık olmak nasıl bir şey?

عندما تضع أنثى الدبور بيضها داخل الزهرة

ölmesi ve ayrışması

هناك أشياء مثل اعتقاد أن "داخل مجموعتك"

kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

نأمل أن يصلنا ذلك إلى داخل الركبة.

diz içine girebiliriz.

وسنلقي نظرة على ما يحدث داخل الورقة

ve bir sinek üzerine konduğunda yaprağın içerisinde

تم إغلاقها بسبب الضغط العالي داخل الكبسولة.

kapsül içindeki yüksek basınçla kapatıldı.

ويمكننا النظر داخل أدمغتهم هذا ما تراه هنا

ve beyinlerinin içine bakıyoruz, işte burada gördüğünüz şey bu.

أما داخل الكيس، هناك سلسلة من الأنابيب المتفرعة،

Poşet içinde dallanan birtakım tüpler mevcut

‫ببعض هذا الخيط الآتي من داخل حبل المظلات.‬

Paraşüt halatının içindeki iplerden

وتابعنا لنكتشف ما الخطأ الّذي يحدث داخل دماغك

Beyinde daha nelerin yanlış giderek

لذلك فنحن لا نتحدثُ عن الجنس داخل الفصل.

bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

يمكن أن تدفع المذنبات إلى داخل النظام الشمسي

kuyruklu yıldızları güneş sisteminin iç kısmına doğru itebiliyor

ثم يتحرك بشكل عشوائي ويتحرك داخل النظام الشمسي

daha sonrasında ise rastgele hareketler ederek güneş sisteminin içerisinde ilerliyor

ساعدوا في الدعوة من أجل التغيير داخل شركاتكم.

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

ألقيت نظرة داخل الغرفة و لم أرى أحدا.

Odanın içine göz attım, kimseyi göremedim.

توم حقيقة لا يعيش داخل حدود مدينة بوسطن.

Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.

وأخيرًا، أخيرًا، أخيرًا يستطيعون لعب دور الموجه داخل تاكسي.

takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.

لتوجيه ضوء الشمس مباشرة إلى داخل المزرعة العمودية الداخلية

Güneş ışığını doğrudan iletebilmek için

هذا ما يبدو من داخل فُوهة بركان "بواس" بكوستاريكا.

Bu Costa Rica'daki Poás Yanardağı kraterinin içini gösteriyor.

عندما ذهبت لزيارة المكان، اصطحبني مضيفي إلى داخل المبنى

Oraya ziyarete gittiğimde ev sahibiyle binaya girdik

هو أنه هناك ماء سائل مخفي داخل الصفيحة الجليدية،

buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

القوية وحتى الحمل الذي يكون داخل البناء. حيث يعتمد

ağırlığını, bina dolu olduğunda taşınan ağırlıktan daha büyük

لا يرغب المجتمع المصري او العربي بانتشاره داخل المجتمعات

Şii çevrelerde, özellikle de İran'da, geleneksel yasal evliliği

"و فى نهاية اليوم ، قم بإلقائه داخل غسالة الملابس"

Ve gün sonunda, yıkamaya bırakın.

نسوة لا ترغب بعلاقة حميمة داخل مقصورة على ٧٤٧

daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

يتم إطلاق مواد كيماوية من دماغنا تنبثق داخل مجرى الدم

beyinden salgılanan bazı kimyasalların kana karıştığını ve bunların vücutta

وأدركت حينها أنني كنت في هذا الحلم داخل ذلك الكتاب،

ve kitabın içinde tam da bu noktada olduğumu fark ettim,

‫وأضعه داخل هذه الزجاجة الشفافة.‬ ‫ستطير كل الحشرات نحو الضوء.‬

ve onu bu şeffaf şişenin içine koyabilirim. Tüm böcekler ışığa doğru uçacaktır.

اسماء داخل سوريا فوفق مراقبون تسيطر اسماء اليوم عبر اذرعها

giyotininin resmi olarak bir parçası olmak için kendilerine yaptırım uyguladığı, türünün ilk örneği olan Asmaa'ya geldi

داخل البحار والمحيطات متسببةً في ارتفاع منسوب مياه البحر. ما

akacağını ve deniz seviyesinin yükselmesine neden olacağını doğruladığında . Ne

‫ولكن الحرارة أعلى بـ20 درجة على الأقل هنا‬ ‫من داخل الكهف.‬

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

‫ولكن الحرارة أعلى بـ20 درجة على الأقل هنا،‬ ‫من داخل الكهف.‬

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

أعمق نقطة داخل الأرض حتى الآن وجدنا فيها كائنات حية ميكروبية

Şimdiye kadar dünyada mikropları bulduğumuz

اكثر في اعمال الاسد الابل وتحرك موظفين داخل القصر الرئاسي حينها

Daha çok deve aslanı işinde ve çalışanların başkanlık sarayındaki hareketlerinde

تم تصميم داخل هذا المبنى في الواقع عن طريق الصوت، يمكنكم رؤيته.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

تم ختم طاقم أبولو 1 داخل وحدة القيادة الخاصة بهم ، لإجراء بروفة

Apollo 1 mürettebatı , fırlatma geri sayımının kostümlü provasını yürütmek üzere Komuta Modüllerinin içinde mühürlendi

كان الغلاف الجوي داخل وحدة القيادة عبارة عن أكسجين نقي ، وفي هذه البيئة ، حتى

kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

لم يكن يدفعها رامي كونه من داخل دائرة الحكم وصعد في ذات نجم ال

Rami, iktidar çemberinden olduğu ve Asma al-Akhras'ın akrabaları olan Al