Translation of "خاصة" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "خاصة" in a sentence and their turkish translations:

وأزمة خاصة بالبنات.

ve kadınlara yönelik kriz.

ودروس يوغا خاصة ...

yalnız kalmak istiyordum...

خاصة ما يتعلق بديموقراطيتنا.

özellikle de bizim demokrasimize.

خاصة في هذا الصدد

özellikle bu konuda

هذه المعلومات خاصة وليست سريّة.

Bu bilgi mahrem, sır değil.

‫نحتاج إلى معدات خاصة لرؤيته.‬

Biz, özel teçhizat olmadan göremiyoruz.

كان ركوب الدراجة حالة خاصة

bisiklete binmek özel bir durumdu

و خلقت حياة جميلة خاصة بي .

ve kendi güzel hayatımı oluşturdum.

الغنيمة كانت كبيرة، خاصة المعدات العسكرية

Yüksek oranda ganimet ele geçiriliyor, özellikle askeri ekipman.

‫يحتاج الصبار إلى مساعدة ليلية خاصة.‬

Kaktüslere geceleyin özel destek gerekir.

‫ولا يتواجد إلا في أماكن خاصة.‬

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

خاصة إذا كانت تلك المرأة تركية

Hele ki o kadın bir Türk ise

لا يحتاج الأطفال غرفًا خاصة بهم.

Çocukların kendi odalarına ihtiyacı yok.

غير أنه يأتي من أي عائلة خاصة

onun dışında herhangi bir özel aileden geldiği

لأن لكل كوكب قوة جاذبية خاصة به

her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için

خاصة الأقدم منها ، مثل Oakmont Country Club ،

Özellikle Oakmont Country Club gibi büyükler,

خاصة في هذه الحالة، لدراسة الرئتين والهيكل العظمي

bu vaka için ciğer ve iskeletlerini --

الأمر لا يتعلق بتشخيص، خاصة في هذه المرحلة.

herhangi bir şekilde teşhis niteliği taşımıyor, özellikle de bu aşamada.

والتي تم إجرائها في عيادات خاصة، بالأخضر الفاتح.

ve açık yeşiller özel kliniklerde uygulanan işlemleri gösteriyor.

لم نتمكن من العثور على صورة خاصة به

kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık

ربما هي حقا لا تملك غرفة خاصة بها.

Belki de gerçekten kendine ait bir odası yoktur.

ذهبت إلى مدرسة خاصة، ثم ذهبت إلى مدرسة داخلية.

sonra özel bir okula gittim daha sonra da yatılı bir okula.

أثناء القيام بحملة إعلامية اجتماعية لحزب سياسي، خاصة في

İşte bir siyasi partinin sosyal medya kampanyasını yaparken

‫لكنّ عظامًا خاصة في أذنيه‬ ‫تلتقط الهزات الطفيفة في الرمال.‬

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

وتم تكوين رابطة خاصة بينهما ، بناءً على الاحترام المتبادل والولاء ،

aralarında karşılıklı saygı ve sadakate dayalı özel bir bağ kuruldu

وبرغم أنه لا يوجَد مَراجِع خاصة بذلك النظام الاقتصادي الجديد بَعد

Bu yeni model daha kendi kitabına

وهذا أمر في غاية الأهمية خاصة خلال أوقات التعافي من الكوارث.

Bu özellikle felaketten kurtarma zamanlarında önemlidir.

‫تنتج يراعات الحبار ضوءها الخاص‬ ‫ باستخدام خلايا خاصة تدعى "حاملات الضوء".‬

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

وحصل على إشادة خاصة من الجنرال ديسايكس ، الذي أصبح صديقًا مقربًا.

, Avusturyalılara karşı bir dizi cüretkar operasyona liderlik etti .

خاصة وأن فلامينيوس كان متحمسا لم يكن لديه الكثير من الوقت أيضا

Flaminius'a gelirsek her şey peşi sıra geldiğinden onun da bunu yapmaya vakti yoktu.

للكثيرين ، خاصة أنه لم يكن يقود أي شيء أكبر من لواء في المعركة.

, özellikle de savaştaki bir tugaydan daha büyük bir şeye komuta etmemişti.

بعد عبور نهر تريبيا البارد، كان رجاله يعانون من الجوع ويقفون في طقس شبه متجمد خاصة وأن ثيابهم مبللة بالكامل

Trebia'nın soğuk sularını geçtikten sonra, askerleri aç, ıslanmış, ve neredeyse dondurucu olan soğuk havaya maruz bir şekilde durmakta.