Examples of using "تصل" in a sentence and their turkish translations:
Çok az kaldı.
Grace henüz gelmedi.
Okula nasıl gelirsin?
Şansıma küseyim ki o peri hiç gelmedi
hiç yere ulaşmadan
İşten eve dönüyorsunuz ve şaşkınlıktan donakalıyorsunuz.
Kar seviyesi bele kadar. Gerçekten çok tuhaf.
batılı medeniyetlere bile ulaşamamak üstelik
hızı 1000 kilometreye ulaşabiliyor
Ancak zirveye ulaşınca muhteşem bir manzaranın tadına varıyorsunuz.
Bilyeler dağılımlı düzeneğin sonuna gelirken
Napolyon ta Ural Dağları'na kadar tek bir Avrupa istiyordu.
Acele etmezsen, asla köye ulaşmazsın.
Acele etmezseniz zamanında oraya varmayacaksınız.
Gece olunca da eksi 16 derecelere kadar düşüyor.
Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.
Leyla'nın oraya varması otuz dakika sürdü.
Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise
Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.
Dünyaya ulaşabilecek ve milyonların gerçekleştirebileceği
. Ve yüzde yetmiş beş ölüm oranına sahip. Corona virüsünün en ölümcül olduğu kabul ediliyor. Çin
olduğunu ve diğer raporların bazen kırk beş güne ulaştığını doğruladı
O raftaki kutuya erişebilir misin?
bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.
Yüzeydeki sıcaklık 62 dereceye ulaşabiliyor.
yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.
Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 3 yıl kadar ya da 4 yıl kadar,
Burada olduğunu sanıyordum ama buraya gelince de daha uzakta gibi görünüyor.
Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.
Hava kararmadan önce eve varmak istiyorsan, acele etsen iyi olur.