Translation of "تجد" in Turkish

0.043 sec.

Examples of using "تجد" in a sentence and their turkish translations:

كيف تجد اعتناقك للإسلام؟

Müslüman olmaktan memnun musun?

‫لذا عندما تجد مصدراً للماء،‬ ‫لا بد وأن تجد طعاماً للأكل.‬

Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.

وإذا لم تجد من يستمع،

Dinleyecek kimseyi bulamazsanız

تجد أنهم متعفنين إلى النخاع،

köküne kadar çürümüşlükle karşılaşırsınız,

‫ولا تجد فريستها أي مفر.‬

Istakozun kaçma şansı yoktu.

- إبحث و ستجد.
- إبحث تجد.

Ararsan bulursun.

أنتَ لابد أن تجد عملاً.

İş bulmalısın.

هىَ لابد أن تجد عملاً.

O iş bulmalı.

ماذا تتوقع أن تجد هنا؟

Burada ne bulmayı umuyorsun?

لذا سأحملها لك ريثما تجد مقعدك،

Siz koltuğunuzu bulana kadar sizin için tutayım

اينما تذهب ، سوف تجد سياح يابانيون .

Nereye giderseniz gidin, Japon turistleri bulursunuz.

لكني سأكون مسرورة لحملها حتى تجد مقعدك!"

ama dilerseniz koltuğunuzu bulana kadar eşyalarınızı tutabilirim."

فحيث تجد فضلاتك طريقها بالتدفق في المجاري

atıklar bir tünele aktarılıyor

فجأة يمكنك أن تجد نفسك في منتصف الفصل

bir anda kendinizi dersin ortasında bulabiliyorsunuz

هناك خدعة صغيرة واحدة: عليك أن تجد دليلًا ملموسًا.

Burada küçük bir püf nokta var: somut kanıtlar bulmalısınız.

‫حاول أن تجد الجزء الفعلي‬ ‫الذي كان حول الصخرة.‬

Kayanın çevresindeki kısmı bulmaya çalışıyorum.

إذا فتحت أدراج المطبخ حيث يفترض أن تجد الأواني،

Çekmeceleri açtığınızda mutfak eşyaları olması gerekliyken

- اتّصل بي حالما تجد توم.
- اتّصلي بي حالما تجدين توم.

Tom'u bulur bulmaz beni ara.

ذلك بسبب أنك يمكن أن لا تجد العمل ذا معنى.

başarısız olabilirsiniz, mesela işinizi anlamsız buluyor olabilirsiniz.

التطور الذي يحمله قادم السنين وهو ما تم فعلاً تجد اليوم مدن

taşıyabilecek altyapıyı kurma sürecini başlatmıştır ki bu zaten yapılmıştır.Bugün, Emirlikler şehirleri

‫عندما تجد نفسك في موقف كهذا، ‬ ‫لا يصبح لديك خيار،‬ ‫سوى طلب انتشالك.‬

Kendinizi böyle bir durumda bulursanız tahliye ekibi çağırmaktan başka şansınız yok demektir.