Examples of using "الفيلة" in a sentence and their turkish translations:
Filler gündüzleri üstündür.
Fakat fillerin imdat çağrıları...
Filler zar zor görebiliyor.
Ormanda yaşayan bir fil ailesi.
Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.
Bir fil sürüsü, dişi liderlerinin öncülüğünde ilerlemekte.
birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.
...gece, fil ailesine trajedi yaşatmış durumda.
Gündüzleri filler kadar iyi görürler.
Geçmeye çalışanlar ise filler tarafından ezildiler.
, zaten nesli tükenme tehdidi altında olan Asya fillerinin durumunu ikiye katlamış
Filler gündüzleri vakitlerinin çoğunu gölgede beslenerek geçirir.
Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.
üremesine uygun değil. Şiddetli yağmurlar
Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.
Filler piyadelerin kanadında yer alırken, Numidyalı ve Galyalı süvariler daha geniş bir kanat pozisyonu alıyor.
22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.