Examples of using "بإمكانه" in a sentence and their turkish translations:
O gelebilir.
O dinlenebilir.
O, araba sürebilir.
O yarına kadar bekleyebilir.
[Çocuklar kiminle konuşabilir?]
O, potansiyel Dünya şampiyonudur.
Herhangi bir öğrenci bu problemi çözebilir.
O bunu yapabilir.
Diyebilirdi ki: "Bu mükemmel bir buluş çocuklar,
O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi.
Çünkü Metropolitan Müzesi daha fazla dayanamayıp
Soruma başka kim cevap verebilir?
Hiç kimse satrançta Sami'yi yenemez.
kanser ve demans hastaları için olumlu sonuçlar verdiğini düşünüyorum.
Leyla kalp krizine neden olabilecek bir ilaç alıyordu.
Sadece bir kişi 12 - 18 kişiye kadar enfekte edebilir.
Sami Müslüman çalışanların iyi insanlar olduğunu ve onlara güvenebileceğini düşünüyordu.
diğer insanlara cesaret ve tahammül gibi insanüstü başarılara ilham verebilir ya da zorbalık yapabilirdi.
Gribin R-sıfır'ı 1.3 ise, bu demektir ki her kişi 1 - 2 kişiyi hasta edebilir.