Examples of using "الانتظار" in a sentence and their turkish translations:
Polis beklemeye devam etti.
Daha fazla bekleyemeyiz.
Bekleme salonunda bekleyin.
O yarına kadar bekleyebilir.
O sadece beklemekten bıkmış.
Leyla beklemekten bıktı.
Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
Sami bekliyordu.
- Beklemek ateşten beterdir.
- Beklemek ateşten daha yakıcıdır.
Sonunda beklemeye değdi
Yarına kadar bekleyemem.
En az bir ay beklemek zorundasın.
Sami aylarca bekleyebilirdi.
- Sami bekleyemedi.
- Sami sabırsızlanıyor.
Beklemeliyiz.
Sonunda beklemeye değdi
Sanırım biraz daha bekleyebilirim.
Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.
Bunlarla ilgili olan taraf sanki stand-by modunda.
Yapabilecekleri en iyi şey, kaçınılmaz felaketi bekleyip
Burada beklemektense eve gitsek iyi olur.
Sabahları kalkmak için sabırsızlanıyorsun. Her küçük işareti,
Charles ve Avusturya ordusu, Tuna'nın karşısında beklemedeydi.