Translation of "الانتظار" in Turkish

0.038 sec.

Examples of using "الانتظار" in a sentence and their turkish translations:

واصلت الشّرطة الانتظار.

Polis beklemeye devam etti.

لا يمكننا الانتظار أكثر.

Daha fazla bekleyemeyiz.

انتظر في غرفة الانتظار.

Bekleme salonunda bekleyin.

بإمكانه الانتظار حتى الغد.

O yarına kadar bekleyebilir.

لقد تعب من الانتظار.

O sadece beklemekten bıkmış.

تعبت ليلى من الانتظار.

Leyla beklemekten bıktı.

لا استطيع الانتظار لمقابلتك.

Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

كان سامي في الانتظار.

Sami bekliyordu.

الانتظار أشد من النار.

- Beklemek ateşten beterdir.
- Beklemek ateşten daha yakıcıdır.

وأخيرًا استحق الأمر عناء الانتظار

Sonunda beklemeye değdi

لا أستطيع الانتظار إلى الغد.

Yarına kadar bekleyemem.

عيلك الانتظار لشهر على الأقل.

En az bir ay beklemek zorundasın.

كان بإمكان سامي الانتظار لأشهر.

Sami aylarca bekleyebilirdi.

لم يكن باستطاعة سامي الانتظار.

- Sami bekleyemedi.
- Sami sabırsızlanıyor.

- يجب أن ننتظر.
- علينا الانتظار.

Beklemeliyiz.

وأخيرًا استحق الأمر الآن عناء الانتظار

Sonunda beklemeye değdi

أظن أنني يمكنني الانتظار أكثر قليلا.

Sanırım biraz daha bekleyebilirim.

لم يعد بوسعنا الانتظار سبعين عاما لنجد حلول جديدة،

Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.

الجانب الذي يخص هذه الأشياء كأنه في وضع الانتظار.

Bunlarla ilgili olan taraf sanki stand-by modunda.

أفضل ما يمكنهم فعله هو الانتظار حتى تقع الكارثة الحتمية

Yapabilecekleri en iyi şey, kaçınılmaz felaketi bekleyip

من الأفضل أن نعود إلى البيت بدلا من الانتظار هنا.

Burada beklemektense eve gitsek iyi olur.

‫لا يمكنك الانتظار حتى الاستيقاظ في الصباح،‬ ‫إذ هناك الكثير لفعله،‬

Sabahları kalkmak için sabırsızlanıyorsun. Her küçük işareti,

بدلا من ذلك وضع تشارلز والجيش النمساوي في الانتظار ، عبر نهر الدانوب.

Charles ve Avusturya ordusu, Tuna'nın karşısında beklemedeydi.