Translation of "القدرة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "القدرة" in a sentence and their turkish translations:

القدرة على الاستيطان،

Yaşanabilirlik;

أنها القدرة أو الاعتقاد

kendine güvenme ve bir görevi başarma konusundaki

لدينا القدرة على الطيران.

Uçma kapasitemiz var

لكنها القدرة على التحكم.

Kontrol.

لطالما كانت لديك هذه القدرة.

Bu beceriye hep sahiptiniz.

أعتقدُ أن لدى البشر القدرة

İnsanoğlunun sefaleti

الإنسان لديه القدرة على الكلام.

İnsan konuşma yetisine sahiptir.

وأنّنا نفقد هذه القدرة عندما نكبر.

büyüdüğümüzde bu kabiliyeti yitiriyor oluşumuz.

وعن طريق اللجوء إلى تلك القدرة،

ve bu kapasiteyi kullanarak

وهو القدرة على التواصل باستعمال الكهرباء.

o da elektriği kullanarak iletişim kurma kabiliyeti.

ويُقلل من القدرة على التعلم والتذكر والانتباه

Bu, öğrenme, ezberleme ve dikkat süreçlerini azaltıyor;

لدينا ايضاً القدرة على التصرف بشكل إيجابي

Bizim de aynı şekilde olumlu şekilde hareket etme becerimiz var,

وهذه القدرة تصبح أفضل وأفضل مع التقدم في العمر.

ve bu yetenek yaşlandıkça iyileşmekteydi.

لكننا لا نملك القدرة على إرجاع الكرات إلى الجرّة.

ama topu geri vazoya doğru şekilde koyma yeteneğine aslında sahip değiliz.

لكنه يفتقرون إلى القدرة على طرح أسئلتهم بشكل صحيح

ama sorularını doğru düzgün sormaktan yoksundular

من القدرة على قلب الطاولة بطريقة مضحكة مرة أخرى؟

Tabloları bir kez daha komik bir şekilde çevirebilmekten mi?

فقدت القدرة على منطقة الأمور٬ فقدت تتابع أفكاري بسهولة

Pek bir anlam veremedim, Düşünce kervanımı çok kolay kaybettim.

وهذا لا يقتصر فقط على فقدان القدرة على الحركة والإحساس.

Bu sadece duygu ve hareket kaybı değil.

‫وتتمتع بتلك القدرة المذهلة‬ ‫بالتقاطهن بممصّاتها‬ ‫ورميهن خارج الوكر برفق.‬

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

بل يحصلون عليها على حسب ما يملكون من القدرة على التفاوُض.

Pazarlık güçleri kadar ödeniyor

لم يكن متوقعًا منه القدرة على التحرك في العالم المادي وحسب،

Sadece fiziksel dünyayı değil,

منحتهم سفن الفايكنج الطويلة وإتقان الملاحة والملاحة القدرة على الضرب كما

Viking uzun gemileri ve denizcilik ve denizcilikte ustalık, onlara istedikleri zaman

هو عدم القدرة أو الصعوبات التي يجدونها في التعامل مع المشاعر المزعجة

insanların tatsız duygularla baş etmedeki çaresizlikleridir.

لذلك أعتقد أنّ هذا المزيج من القدرة على التواصل، واستخدام لغة بسيطة،

Dolayısıyla, bence iletişim becerileri, sade bir dil,

‫ولفقدانها القدرة على السمع بسبب الرياح،‬ ‫عليها الاعتماد على رؤيتها الليلية المميزة.‬

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

بعد فترة ، حصل دافنشي أيضًا على القدرة على تدوين الملاحظات وإعداد المسودات.

Bir süre sonra not çıkartma ve taslak hazırlama yeteneğini de elde etti Da Vinci

وإذا لم تكن تمتلك هذه القدرة، فما الذي يجب أن تعدله لتحقق ذلك؟

Eğer yoksa nasıl bir ayarlama yapmalıyım?