Translation of "الطفل" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الطفل" in a sentence and their turkish translations:

- أنقذ الطفل بالمجازفة بحياته.
- هو أنقذ الطفل مجازفاً بحياته.
- هو أنقذ الطفل مخاطراً بحياته.

Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.

لقد نجى الطفل،

Sonra çocuk kurtuluyor,

الطفل جاهز للخروج.

Bebek gelmeye hazırdı.

أزعجني بكاء الطفل.

Bebeğin ağlamasından rahatsız oldum.

الطفل يأكُل اللحم.

Çocuk et yiyor.

وكان الطفل يلعب بكرة.

top oynayan çocuğu ile birlikte.

يحدثني هذا الطفل بداخلكم.

o içinizdeki çocuk bana seslendi.

خرج الطفل وقال بصراحة:

Çocuk çıktı dürüstçe anlattı;

أخذت ذئب ذلك الطفل

bir dişi kurt o çocuğu aldı

الطفل خائف من الظلام.

Çocuk karanlıktan korkuyor.

الطفل يحتاج الى الحنان.

Bir çocuğun sevgiye ihtiyacı vardır.

المعتدي لن يرى الطفل كالضحية.

saldırganlar bu çocukları artık kurban olarak görmeyecekler.

من وضع الطفل في مؤسسة.

bir kuruma yerleştirmekten iyidir.

حيث نتوقف عن بناء شخصية الطفل

ilişki merkezli sınıflar yaratarak

الطفل لديه دورة رقص ، تعلم البيانو

çocuğun dans kursu var, piano öğreniyor

‫ولديك ذلك الطفل الصغير الذي يكبر.‬

Bir de küçük bir çocuğumuz vardı.

أحس الطفل بالأمان بين ذراعي أمه.

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

بإمكان الطفل أن يحسب حتى عشرة.

Çocuk ona kadar sayabilir.

تبقى المرأة في البيت مع الطفل.

Kadın çocukla evde kalıyor.

سقطت الكرة من الطفل وتدحرجت نحو الشارع.

Çocuk topu kaçırıyor ve sokağa doğru yakalamak için koşuyor.

نبض قلب الطفل كان ١٤٣ ، وهذٰا طبيعي.

bebeğin kalp atışı 143'tü, normal oran.

درس خاص. الطفل ليس لديه وقت للعب

özel dersi. Çocuğun oyun oynamaya vakti yok

كان هذا الطفل آخر ترك من الأتراك.

o çocuk ise Türklerden geriye kalan son Türk'tü

أشرق وجه الطفل حين رأى بابا نويل.

Noel babayı gördüğünde çocuğun yüzü parladı.

أنا لا أستطيع أن أضج. ينام الطفل.

Gürültü yapamam. Bebek uyuyor.

مقدرة الطفل الموسيقية هل هي شيء وراثي ؟

Bir çocuğun müzik yeteneği irsi midir?

أعاد لها الطفل، وبدأ يسأل أسئلة عن الأبوة.

Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.

أضاع الطفل الصغير النقود التي أعطاها إياه أبوه.

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

تم التعرف على الطفل الضائع من خلال ملابسه.

Kayıp çocuk giysilerinden tespit edildi.

تُرك ذاك الطفل في الشمس مدة طويلة للغاية.

Şu çocuk güneşte çok uzun süre bırakıldı.

لن يأتي هذا الطفل الشبر ونص ليحدثني عن الرابتور.

Hani o bacak kadar çocuk gelip bana raptorlar hakkında ahkâm kesemez.

فهو يشير إلى الشخص الذي يساعد في إنجاب الطفل

çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan

لذلك، كلما تمتع الطفل بلياقة بدنية، كلما تعلم بصورة أفضل.

Yani çocuk daha formda oldukça daha iyi öğreniyor.

وربما كان أحد منا في موقف مشابه لهذا الطفل من قبل.

Ve belki, belki bu çocuk daha önce sizdiniz.

نستطيع الجدال بانه أمر غير مهم لو أن الطفل وُلد فقيراً.

Ebeveynlik iyi şekilde yapılırsa

تنشأ المشاكل نتيجة الصدمات أو سوء المعاملة التي يعاني منها الطفل

kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar

الطفل غمس اصابع قدميه في المحيط ليرى اذا كان الماء بارداً.

Çocuk suyun soğuk olup olmadığını görmek için ayak parmaklarını okyanusa daldırdı.

- لأنني أمّ الطفل عليه العيش معي.
- لأنني أمّ الطفلة عليها العيش معي.

Ben çocuğun annesi olduğum için o benimle yaşamalı.

لأن الطفل لن يتمكن من الحصول على وظيفة لو أنه يتحدث بهذه اللغة.

Çünkü eğer o dili konuşurlarsa çocuk gidip de iş bulamayacak.

فتح عينيه على العالم باعتباره الطفل غير الشرعي لكاتب العدل في مدينة فينشي

Vinci kasabasında noterin gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı

بإمكان هذا الطفل أن يعد إلى مئة مع أنه ما زال لديه أربع سنوات.

O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.

- بكى الطفل طوال اليل.
- بقي الرضيع يبكي طول الليل.
- أخذ الصغير يبكي طيلة الليل.

Bebek tüm gece ağladı.