Translation of "الصعب" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "الصعب" in a sentence and their turkish translations:

ومن الصعب إجابته،

her zaman cevap verirken zorlanıyorum:

من الصعب التأكد.

Söylemesi zor.

من الصعب أن تنسوها،

şeyler hakkında bilim ışığında

من الصعب عدم التقيؤ.

Öğürmemek çok zor olmalı.

من الصعب الاستيقاظ صباحاً

Sabahları erken kalkmak zor.

العمل الصعب يبدأ الآن.

Zor iş şimdi başlıyor.

من الصعب إقناع جوناثن.

Jonathan'ı ikna etmek zor.

- من الصعب ترجمة القصائد الشعرية إلى لغة أخرى.
- من الصعب ترجمة الشعر.

- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- Bir şiiri diğer bir dile çevirmek zordur.
- Şiirleri başka bir dile çevirmek zordur.

نيك بوستروم: من الصعب الحكم.

NB: Bunu söylemek zor.

من الصعب حقًا إدراك ذلك.

Gerçekten ama gerçekten algılaması çok güç bir olay

ما يجعل من الصعب اكتشافها.

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

من الصعب أن نراك هنا.

Buralarda neredeyse seni hiç görmüyoruz.

من الصعب أن تكون والداً.

Bir ebeveyn olmak zor.

من الصعب حل هذه المشكلة.

Bu sorun benim çözemeyeceğim kadar çok zor.

والمستعمرات داخل المجرة ليست بالأمر الصعب،

Galaksiler arası kolonileşme çok daha zor değil,

ومن الصعب على الناس استيعاب التغيرات.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

سيكون من الصعب لنا فعل ذلك.

Bizim onu yapmamız zor olacak.

من الصعب الزراعة في هذا المكان.

Bu toprakta herhangi bir şeyi yetiştirmek zordur.

من الصعب كونك امرأة، وكونك متحولة جنسيًا.

Kadın olmak zor. Trans kadın olmak da kolay değil.

ليس من الصعب علينا أن نحدث فرقاً.

Değişim yaratmak bizim için zor değil.

هناك بعض الأشياء التى من الصعب ترجمتها.

Tercüme etmesi zor olan bazı şeyler vardır.

إنه يجعل من الصعب التركيز أو التمسك بوظيفة،

Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır

‫من الصعب عليها رؤية الشياطين‬ ‫التي تتربص بها.‬

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

فمن الصعب أن نخبر طالبًا يعاني مع الرياضيات اليوم

Matematikle boğuşan bir öğrenciye uzak bir gelecekte

"من الصعب قول ذلك ... لكن يبدو لي أنه سوشيت".

"Bunu söylemek zor ... ama bana öyle geliyor ki, Suchet."

حسنا، بعد سنوات اتخذت القرار الصعب أن أترك شركتي الناشئة

Yıllar sonra start-up'ımı bırakma kararı verdim.

إنه لمن الصعب الالتزام والتكيف مع أدوية الضغط التي لديك.

uymak ve kan basıncı ilaçlarını ayarlamak zor.

لذلك فلا عجب أنه من الصعب الحديث عن هذه القضايا.

Bu konularda konuşmanın zor olmasına şaşmamalı.

‫وكان ذلك محبطًا جدًا في البداية.‬ ‫من الصعب جدًا تمييزها.‬

Başta çok sinir bozucuydu. Fark etmesi çok zor.

" عنما تكون إجراءات التباعد الاجتماعى الأخرى من الصعب الحفاظ عليها

...kamusal alanlarında bez yüz maskelerini kullanmanızı öneriyor."

هي حرب باردة و اصبح من الصعب جداً التنبؤ بها

Bölgedeki Soğuk Savaş, asla öngörülemeyecek bir hal almış durumda.

تبين بأنه من الصعب جدا مساعدة الدماغ في التعافي من السكتة.

Beynin felç geçirdikten sonra iyileşmesine yardımcı olmak daha zor oluyor.

الذين هم في مجتمعات ريفية جبلية بعيدة من الصعب الوصول إليها،

Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri

‫ولكن الصعب هنا هو محاولة تحديد‬ ‫جهة الشمال والشرق والجنوب والغرب.‬

Ama burada kuzeyi, güneyi, doğuyu ve batıyı belirlemek zor.

لأنه من الصعب قليلاً فهم الزلزال في معرفة هذه المعلومات التقنية

çünkü bu teknik bilgileri bilmede depremi anlamamız biraz güç

من الصعب أن تستيقظ بدون أن تتناول فنجانا من القهوة المركزة.

Bir fincan koyu kahve olmadan uyanmak zordur.

لذا، فكل هذه الخطوات من الصعب أن تحدث في تسلسل مثالي.

Tüm bunlar kendiliğinden kusursuzca gerçekleşmesi oldukça zor olan meşakkatli bir dizi olay.

لقد كان منعزلاً بشكل متزايد ، وحتى مساعديه وجدوا أنه من الصعب أن يحبه.

Giderek daha uzaklaşıyordu ve yardımcıları bile onu sevmekte zorlanıyordu.

وبالطبع فإنه من الصعب أن تمارس الجنس إذا كنت تفتقر للتواصل بالشر، أليس كذلك؟

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

ولكن لا تقلق إن كانت حياتك تجعل من الصعب عليك أن تتواصل مع الناس.

Yaşamınız başka insanlarla bağ kurmanızı güçleştiriyorsa endişelenmeyin.

‫كان من الصعب جدًا في البداية تخيّل‬ ‫أنها ستستفيد أي شيء من هذه العلاقة.‬

Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.

‫لكن من الصعب البقاء على تواصل‬ ‫في ظل صخب ليالي الأدغال.‬ ‫لم يُكتشف حلها في التواصل إلا مؤخرًا.‬

Fakat yağmur ormanının gece gürültüsünde iletişim kurmak zor. Kolugo'nun buna çözümü daha çok yeni keşfedildi.