Translation of "يبدأ" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "يبدأ" in a sentence and their turkish translations:

دماغنا يبدأ بالتبرير.

beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.

الحل يبدأ بالإصلاحات.

Çözüm reformlarla başlıyor.

متى يبدأ الفلم؟

Film kaçta başlıyor?

المستقبل يبدأ الآن.

Gelecek şimdi başlar.

فهو شيءٌ يبدأ بالشهوة،

Şehvetle başlayan,

العمل الصعب يبدأ الآن.

Zor iş şimdi başlıyor.

‫آخر فصول الليل...‬ ‫يبدأ الآن.‬

Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.

وبماذا يبدأ ان يلمسوا الإنصاف؟

Peki bu adil yargılanma algısı ne ile başlar ?

يبدأ عرض الفلم الساعة العاشرة.

- Film saat onda başlar.
- Film saat onda başlıyor.
- Film saat onda başlayacak.

انقاذ الجنس البشري يبدأ بالعائلة.

İnsan ırkının kurtuluşu aile ile başlar.

بعد فترة ، يبدأ في إظهار نفسه

bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

يبدأ الجليد على سطحه الخارجي بالذوبان

dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor

اختفى سامي كي يبدأ حياة جديدة.

Sami yeni bir hayata başlamak için ortadan kayboldu.

وهنا يبدأ الموضوع ليصبح غريباً بعض الشيء.

Şimdi, hikâye burada biraz tuhaflaşıyor.

يبدأ جميع الحاضرين بالغناء "موكتور، موكتور، موكتور!"

Moktor!" demeye başlarken, o da "Moktor" demeye devam ediyor.

لكن التقدم يبدأ من كل فرد منا.

ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

لأن شفاءك لا يبدأ بنهاية عملية الشفاء.

Çünkü tedavi edilmek, iyileşmenin bittiği anlamına gelmez.

ولكن يبدأ حيث تبدأ عملية الشفاء نفسها.

İyileşme asıl burada başlar.

لذلك كان هذا حلمًا ينتهي وآخر يبدأ.

Bir hayal sona ererken diğeri başlıyordu.

لكن الشيء الحقيقي المثير للاهتمام يبدأ هنا

fakat asıl ilginçlik şurda başlıyor

ثم يبدأ العمل في شركة عقارات والده

daha sonrasında babasının emlak firmasında çalışmaya başlıyor

قرر "توم" أن يبدأ بتعلم اللغة الفرنسية

Tom Fransızca öğrenmeye başlama kararı verdi.

كان فاضل يريد أن يبدأ حياة جديدة.

Fadıl yeni bir hayata başlamak istedi.

يبدأ بالتلاشي في منتصف العمر، أثناء انقطاع الطمث،

orta yaşlarda azalmaya başlıyor ve menopoz boyunca azalıyor,

يبدأ ببساطة عند وضع علامة (صح) في مربع.

Bu duygu bir kutucuğu onaylamakla başlar.

‫انظر، ترى كل هذا السائل...‬ ‫يبدأ في النزول منه.‬

bu sıvıların çıkmaya başladığını görebilirsiniz.

هناك بعض الأشياء التي يمكن للجميع أن يبدأ فيها.

herkesin başlangıç olarak yapabileceği şeyler var.

يبدأ بالكيفية التي يتكلم فيها القاضي إلى من بالمحكمة.

Mahkemeye katılanlarla hakimin konuşma şekli ile başlar.

وبعد فترة يبدأ في الاستبعاد من المجتمع ويصبح وحيدا

ve bir süre sonra ise toplumdan dışlanmaya başlıyor ve yalnızlaşıyor

ولكن في اللحظة التي يبدأ فيها بالتعامل مع حبيبته "كاي"،

Ama kız arkadaşı Kay ile etkileşime başladığı anda

كانت الدمامل في الطريق قبل أن يبدأ هذا الخط في الارتفاع ،

Bu çizgi yükselmeye başlamadan gamzeler yoldaydı.

‫بمجرد أن يلسع، فالأمر يتطلب بضع دقائق‬ ‫حتى يبدأ مفعول سم القنفذ البحري.‬

Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.

- تبدأ المدرسة الساعة الثامنة و النصف.
- يبدأ الدوام الدراسي في الثامنة و النصف.

- Okul sabah 8:30 da başlar.
- Okul 8:30'da başlar.

‫المشكلة هي أنه بمجرد ‬ ‫أن يقل الأكسجين الذي تحصل عليه‬ ‫يبدأ عقلك في خداعك.‬

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

‫إن لسعتك عقرب، لديك حوالي 60 دقيقة‬ ‫قبل أن يبدأ هذا السم في سد تنفسك.‬

Eğer sokulduysanız zehir solunum yollarınızı tıkamadan önce 60 dakikanız var demektir.