Examples of using "يبدأ" in a sentence and their turkish translations:
beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.
Çözüm reformlarla başlıyor.
Film kaçta başlıyor?
Gelecek şimdi başlar.
Şehvetle başlayan,
Zor iş şimdi başlıyor.
Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.
Peki bu adil yargılanma algısı ne ile başlar ?
- Film saat onda başlar.
- Film saat onda başlıyor.
- Film saat onda başlayacak.
İnsan ırkının kurtuluşu aile ile başlar.
bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor
dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor
Sami yeni bir hayata başlamak için ortadan kayboldu.
Şimdi, hikâye burada biraz tuhaflaşıyor.
Moktor!" demeye başlarken, o da "Moktor" demeye devam ediyor.
ancak ilerleme her birimizle başlıyor.
Çünkü tedavi edilmek, iyileşmenin bittiği anlamına gelmez.
İyileşme asıl burada başlar.
Bir hayal sona ererken diğeri başlıyordu.
fakat asıl ilginçlik şurda başlıyor
daha sonrasında babasının emlak firmasında çalışmaya başlıyor
Tom Fransızca öğrenmeye başlama kararı verdi.
Fadıl yeni bir hayata başlamak istedi.
orta yaşlarda azalmaya başlıyor ve menopoz boyunca azalıyor,
Bu duygu bir kutucuğu onaylamakla başlar.
bu sıvıların çıkmaya başladığını görebilirsiniz.
herkesin başlangıç olarak yapabileceği şeyler var.
Mahkemeye katılanlarla hakimin konuşma şekli ile başlar.
ve bir süre sonra ise toplumdan dışlanmaya başlıyor ve yalnızlaşıyor
Ama kız arkadaşı Kay ile etkileşime başladığı anda
Bu çizgi yükselmeye başlamadan gamzeler yoldaydı.
Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.
- Okul sabah 8:30 da başlar.
- Okul 8:30'da başlar.
Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.
Eğer sokulduysanız zehir solunum yollarınızı tıkamadan önce 60 dakikanız var demektir.