Translation of "دائما" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "دائما" in a sentence and their turkish translations:

سيعملون دائما

sürekli de çalışacaklardır

سأتذكرك دائما .

Seni her zaman hatırlayacağım.

كانت دائما هناك

Her zaman oradaydı ve de.

نسمع ذلك دائما

Hep duyarız bunu ya

تريد دائما جاهل

her daim cahil kalsın istiyorsunuz

دائما صراع الأنا

Hep bir ego çatışması

لماذا تتأخر دائما؟

Neden her zaman geç kalıyorsun?

أشعر دائما بالتعب.

Sürekli üzerimde bir yorgunluk hissediyorum.

توم دائما مفلس.

Tom her zaman parasız.

كنا دائما نحتقره.

Biz ona her zaman tepeden baktık.

يبالغ توم دائما.

- Tom her zaman abartır.
- Tom hep abartır.

توم دائما يتحدث

- Tom hep konuşuyor.
- Tom'un ağzı hiç boş durmuyor.

لم تتدخّل دائما؟

Neden sen sürekli yer almak zorundasın?

ليلى متعبة دائما.

Leyla her zaman yorgundur.

غرفتي دائما نظيفة.

Odam hep düzenlidir.

النساء الطيبات دائما جميلات, أما النساء الجميلات لسن دائما طيبات.

İyi kalpli kadınlar her zaman güzeldir ama güzel kadınlar her zaman iyi kalpli değildir.

كنت دائما مهتمة بالسياسة.

Siyasetle her zaman ilgilendim.

نزحوا دائما عبر التاريخ

tarih boyunca hep yer değiştirmiş

أنا دائما فخور بعائلتي.

Ben aileme her zaman sadığımdır.

لقد فتنت دائما البشر ،

her zaman insanları büyüledi,

يسأل توم دائما لرأيي.

Tom her zaman benim fikrimi ister.

لم تفعل هذا دائما؟

Neden bunu her zaman yapıyorsun?

هذا ما نستخدمه دائما.

Bu her zaman kullandığımız şey.

توم دائما ما يفاجئني.

Tom beni her zaman şaşırtır.

هو دائما نفس الصّوت.

Her zaman aynı ses.

كانت ملابسنا دائما نظيفة.

Giysilerimiz her zaman temizdi.

سامي يتخاصم معي دائما.

Sami benimle her zaman tartışıyor.

كان سامي يتّصل دائما.

Sami her zaman aradı.

في الواقع كان دائما هناك.

Hep oradaydı aslında.

كيف كنت دائما منعزلة بشدة.

net bir şekilde görebildim.

دائما انتقد الجميع ضحك فقط

hep eleştirildi herkes sadece güldü

لقد قاتلنا دائما عبر التاريخ

tarih boyunca hep savaşmışız

سمعنا دائما شعار مثل هذا

buna benzer sloganı hep duyduk biz

دائما أخبار كاذبة ، أخبار كاذبة

her daim yalan haberler, yanlı haberler

دائما في الإنتاج وفي الميدان

üretimde ve tarlada hep vardı

لا تتذكر دائما أخطاء ماضيك.

Geçmiş hatalarının üzerinde durma!

البلدة دائما ما تدب بالسياح .

Şehir her zaman turistlerle kaynıyor.

هو يستمع دائما للأخبار بالمذياع.

O hep radyodaki haberleri dinler.

أنا دائما ما أنسى الأسماء.

Sürekli olarak isimleri unutuyorum.

دائما ما أنسى أسماء النّاس.

Ben her zaman insanların isimlerini unuturum.

انا دائما اثق في توم

Tom'a her zaman güvendim.

أقوم بأخطاء في الفرنسية دائما.

Fransızcada hâlâ hata yapıyorum.

تحاول دائما لوم شخص آخر.

Her zaman başka birini suçlamaya çalışıyorsun.

لا يظهر توم مشاعره دائما.

Tom genellikle duygularını göstermez.

أنت دائما تقول لي ذلك.

Sen her zaman bana onu söylersin.

أنت دائما ما تنسى إسمي.

Sen hep adımı unutursun.

هل كان "توم" دائما بدينًا

Tom her zaman şişman mıydı?

كان سامي يستعير المال دائما.

Sami her zaman para borç alıyordu.

كانت زوجة سامي تضايقه دائما.

- Sami'nin karısı sürekli olarak onunla alay ediyordu.
- Sami'nin karısı sürekli olarak onu azarlıyordu.

عُرفت دائما بجسدي ذي الثنايا البارزة

Her zaman kıvrımlı hatlarım,

لكننا دائما ما نضحك مرة أخرى

ama biz yine hep güldük

نحن نفوز دائما إذا كنا متحدين

Birlik olursak her daim kazanırız

لا تأتي الحافلة دائما في الوقت.

Otobüs her zaman zamanında gelmez.

هذه القطط تنام دائما على البساط.

Bu kediler hep halının üzerinde uyur.

أبي يتكلم دائما بصوت مرتفع جدا.

Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.

هل توم دائما يتكلم من أجلك؟

Tom her zaman senin adına konuşur mu?

سأتذكر دائما أول مرة رأيتها فيها.

Onu gördüğüm ilk zamanı hep hatırlayacağım.

توم قال بماذا يريد هو دائما.

Tom bunun her zaman istediği şey olduğunu söyledi.

هي دائما ما تنسى رقم هاتفي.

O her zaman telefon numaramı unutur.

دائما ما يتصرف جمال بلطف معي.

Jamal her zaman bana karşı çok kibardır.

كان سامي دائما يحمل مسدّساته معه.

Sami silahlarını her zaman yanında taşıyordu.

كانا سامي و ليلى يتخاصمان دائما.

Sami ve Leyla daima tartışırlardı.

هو دائما في المنزل أيام الإثنين.

O, Pazartesi günleri her zaman evdedir.

- كانت عند سامي دائما حبوب في متناول اليد.
- كانت لدى سامي دائما أقراص في متناول اليد.

Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.

في مجتمع فيه المرأه دائما محور الموضوع،

şiddetin yüceltildiği ve uyuşturucunun övüldüğü bir kültür olan

كنت دائما أبحث عن شيء آخر لنفسي.

Hep kendim için başka bir şey arayıp durdum.

ولأكون دائما متطلعاً على ما يقدمه الكون

ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.

في البندقية , دائما هنالك الكثير من السياح .

Venedik'te her zaman çok turist vardır.

في كلّ مرّة أخرج، أنسى شيئا. دائما!

Her zaman dışarı çıkarım, bir şey unuturum. Her zaman!

أتوتر دائما قبل أن أخرج إلى المسرح.

Sahneye çıkmadan önce her zaman sinirlenirim.

تساءلت دائما عن ما يوجد في عليتك

Tavan aranda ne olduğunu her zaman merak ettim.

هل أنت دائما في المنزل في المساء؟

Akşamları her zaman evde misin?

كان سامي يريد دائما المزيد من المال.

Sami her zaman daha fazla para istiyordu.

عادة لأن الناس الذين قابلتهم هكذا دائما خذلوني،

Genelde böyle tanıştığım insanlar beni hep hayal kırıklığına uğrattıkları için,

التعاسة دائما، والتشاؤم، والناس الذين لا وطن لهم،

Hep mutsuzluktan, karamsarlıktan, ülkesiz kalmış insanlardan,

‫في البرية،‬ ‫لا يمكنك دائما الاعتماد على التقنية.‬

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

قاموا بصنع الفيروس ، هاجموا. هذه هي القوى دائما

virüsü yaptılar saldılar. Hep dıj güçler bunlar

الشمس نرى دائما الكثير من الأطنان الحلوة اللطيفة

bizim hep sevimli tatlı ton ton gördüğümüz güneş

توم لا يقوم دائما بما ينتظره منه الآخرون.

Tom her zaman diğerlerinin beklediği şeyi yapmaz.

يصّلي المسلمون دائما و هم متوجّهون نحو الكعبة.

Müslümanlar hep Mekke'ye doğru namaz kılarlar.

جمال سفّاح خطير. دائما ما يتورّط في مشاكل.

Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.

كنت دائما مبهورة بكيفية تحرك العالم بالضبط كيفما يجب.

dünyanın olduğu gibi çalışması beni hep çok büyüledi.

دائما ما أحاول أن يكون لدي ما يدفعني للأمام.

Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.

- لم يكُن دوما هكذا.
- هو لم يكن دائما هكذا.

O her zaman öyle değildi.

‫يقولون دائما إن تحكمت في رأس الأفعى‬ ‫تتحكم في جسمها.‬

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

‫يقولون دائما إن تحكمت في رأس الأفعى،‬ ‫تتحكم في جسمها.‬

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

كان هناك دائما فيروس في هذه الخفافيش ، لماذا اتضح الآن

bu yarasalarda hep virüs vardı da şimdi neden ortaya çıktı

حتى هذا الوقت كانوا دائما يعلموننا مثل هذا ، كان صحيحا.

Bu zamana kadar hep bize böyle öğrettiler, doğruymuş.

نحن دائما ما نتوقع ما الذي يمكن أن يحدث قبل حدوثه .

düşündüğümüz şey olmadan önce muhtemelen olacağını ön görürüz.

أحب دائما أن أستمع للموسيقى الكلاسيكية عندما يكون لدي وقت فارغ.

Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.

- دائما ما كان سامي يرتدي خواتما.
- كان سامي يرتدي خواتما طوال الوقت.

Sami daima yüzük taktı.

فليكن كلامك مصحوبا بِ‍”من فضلك،“ و”شكرا لك“، و”لو سمحت“ و”على الرحب والسعة“ دائما.

- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" deyin.
- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" de.

- فيما عدا أيام الجمعة، فإن توم دائماً ما يرتدي ربطة عنقٍ إلى العمل.
- توم دائما ما يرتدي ربطة عنق إلى العمل، فيما عدا يوم الجمعة.

Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.