Examples of using "دائما" in a sentence and their turkish translations:
sürekli de çalışacaklardır
Seni her zaman hatırlayacağım.
Her zaman oradaydı ve de.
Hep duyarız bunu ya
her daim cahil kalsın istiyorsunuz
Hep bir ego çatışması
Neden her zaman geç kalıyorsun?
Sürekli üzerimde bir yorgunluk hissediyorum.
Tom her zaman parasız.
Biz ona her zaman tepeden baktık.
- Tom her zaman abartır.
- Tom hep abartır.
- Tom hep konuşuyor.
- Tom'un ağzı hiç boş durmuyor.
Neden sen sürekli yer almak zorundasın?
Leyla her zaman yorgundur.
Odam hep düzenlidir.
İyi kalpli kadınlar her zaman güzeldir ama güzel kadınlar her zaman iyi kalpli değildir.
Siyasetle her zaman ilgilendim.
tarih boyunca hep yer değiştirmiş
Ben aileme her zaman sadığımdır.
her zaman insanları büyüledi,
Tom her zaman benim fikrimi ister.
Neden bunu her zaman yapıyorsun?
Bu her zaman kullandığımız şey.
Tom beni her zaman şaşırtır.
Her zaman aynı ses.
Giysilerimiz her zaman temizdi.
Sami benimle her zaman tartışıyor.
Sami her zaman aradı.
Hep oradaydı aslında.
net bir şekilde görebildim.
hep eleştirildi herkes sadece güldü
tarih boyunca hep savaşmışız
buna benzer sloganı hep duyduk biz
her daim yalan haberler, yanlı haberler
üretimde ve tarlada hep vardı
Geçmiş hatalarının üzerinde durma!
Şehir her zaman turistlerle kaynıyor.
O hep radyodaki haberleri dinler.
Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
Ben her zaman insanların isimlerini unuturum.
Tom'a her zaman güvendim.
Fransızcada hâlâ hata yapıyorum.
Her zaman başka birini suçlamaya çalışıyorsun.
Tom genellikle duygularını göstermez.
Sen her zaman bana onu söylersin.
Sen hep adımı unutursun.
Tom her zaman şişman mıydı?
Sami her zaman para borç alıyordu.
- Sami'nin karısı sürekli olarak onunla alay ediyordu.
- Sami'nin karısı sürekli olarak onu azarlıyordu.
Her zaman kıvrımlı hatlarım,
ama biz yine hep güldük
Birlik olursak her daim kazanırız
Otobüs her zaman zamanında gelmez.
Bu kediler hep halının üzerinde uyur.
Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.
Tom her zaman senin adına konuşur mu?
Onu gördüğüm ilk zamanı hep hatırlayacağım.
Tom bunun her zaman istediği şey olduğunu söyledi.
O her zaman telefon numaramı unutur.
Jamal her zaman bana karşı çok kibardır.
Sami silahlarını her zaman yanında taşıyordu.
Sami ve Leyla daima tartışırlardı.
O, Pazartesi günleri her zaman evdedir.
Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
şiddetin yüceltildiği ve uyuşturucunun övüldüğü bir kültür olan
Hep kendim için başka bir şey arayıp durdum.
ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.
Venedik'te her zaman çok turist vardır.
Her zaman dışarı çıkarım, bir şey unuturum. Her zaman!
Sahneye çıkmadan önce her zaman sinirlenirim.
Tavan aranda ne olduğunu her zaman merak ettim.
Akşamları her zaman evde misin?
Sami her zaman daha fazla para istiyordu.
Genelde böyle tanıştığım insanlar beni hep hayal kırıklığına uğrattıkları için,
Hep mutsuzluktan, karamsarlıktan, ülkesiz kalmış insanlardan,
Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.
virüsü yaptılar saldılar. Hep dıj güçler bunlar
bizim hep sevimli tatlı ton ton gördüğümüz güneş
Tom her zaman diğerlerinin beklediği şeyi yapmaz.
Müslümanlar hep Mekke'ye doğru namaz kılarlar.
Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
dünyanın olduğu gibi çalışması beni hep çok büyüledi.
Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.
O her zaman öyle değildi.
Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.
Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.
bu yarasalarda hep virüs vardı da şimdi neden ortaya çıktı
Bu zamana kadar hep bize böyle öğrettiler, doğruymuş.
düşündüğümüz şey olmadan önce muhtemelen olacağını ön görürüz.
Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.
Sami daima yüzük taktı.
- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" deyin.
- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" de.
Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.