Translation of "Yaramaz" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yaramaz" in a sentence and their spanish translations:

O yaramaz.

Ella es maliciosa.

Tom yaramaz.

Tom es travieso.

- O işe yaramaz.
- Bu, işe yaramaz.

¡Esto no funciona!

Teklifiniz işe yaramaz.

Tu sugerencia no tiene uso práctico.

Onlar işe yaramaz.

Son inútiles.

Yaramaz çocuklara katlanamıyorum.

No soporto a los niños traviesos.

O işe yaramaz.

¡Esto no funciona!

İşe yaramaz hissediyorum.

Me siento inútil.

Tom işe yaramaz.

- Tomás es inservible.
- Tomás es un cero a la izquierda.
- Tomás es un bueno para nada.

Ağlamak işe yaramaz.

Llorar no sirve de nada.

Onun görüşü işe yaramaz.

Su opinión no vale nada.

Kitapları neredeyse işe yaramaz.

Sus libros son casi inútiles.

Bu bütünüyle işe yaramaz.

Es completamente inútil.

Ben yaramaz bir çocuktum.

Yo era un niño travieso.

Sen yaramaz bir çocuksun.

Eres un chico travieso.

Bu çocuk çok yaramaz.

Este niño es muy malo.

Kendini gizlemen işe yaramaz.

No te sirve esconderte.

O kitap işe yaramaz.

Este libro no sirve para nada.

Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

Gritarle a tu ordenador no te ayudará.

Yaramaz oğul, babasını sevdi.

El malicioso hijo amaba a su padre.

İtalyan televizyonu işe yaramaz.

La televisión italiana es inútil.

Herkes "Bu işe yaramaz." dedi,

Y todo el mundo decía: "Eso nunca funcionará.

Pratiği olmayan teori işe yaramaz.

La teoría sin práctica no servirá de nada.

- O işe yaramaz.
- O çalışmayacak.

Eso no va a funcionar.

Tom oldukça yaramaz bir çocuktur.

Tom es un niño bastante travieso.

- O çalışmaz.
- O işe yaramaz.

No servirá.

Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyordum.

Sabía que Tom no era bueno.

Bu benim için işe yaramaz.

Eso no funcionará conmigo.

Saygı olmadan diğer ilkeler işe yaramaz.

que sin él ninguno de los otros principios puede funcionar.

Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

Esos zapatos no son adecuados para escalar.

Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.

El chico tenía una maliciosa sonrisa en su cara.

Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

No servirá de nada seguir pensando.

Issız bir adada para işe yaramaz.

El dinero es inútil en una isla desierta.

Bu numarayı neden işe yaramaz bulduğumu açıklayayım.

Les voy a explicar por qué creo que este truco es molesto.

Yaramaz kız kaleminin sonunu çiğneme alışkanlığı içinde.

La muchacha nerviosa tiene la costumbre de masticar el extremo de su lápiz.

Eğer bunu bir ritmle yapmazsan işe yaramaz!

¡Es inútil si no lo haces con ritmo!

Bu çocuk olacağını düşündüğümüz kadar yaramaz değil.

Ese chico no es tan travieso como pensábamos que sería.

- Bu tamamen işe yaramaz.
- Bu tamamen yararsız.

Es totalmente inútil.

Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.

Ojalá no hubiera comprado algo tan inútil.

Her zaman korkan insanların işe yaramaz olduğunu düşünüyorum.

Creo que la gente que siempre tiene miedo es inútil.

- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.

No sirve de nada discutir con ella.

İşe yaramaz bir gösteri çünkü özünde bu bir bulmaca.

Creo que es molesto porque realmente es como un puzzle;

Sen burada halk olarak bağırırsın ama hiç bir işe yaramaz

gritas aquí como pueblo pero no funciona

Bu yaramaz adam bir de üzerine islamafobik açıklamalarda da bulundu

este hombre travieso también hizo declaraciones islamofóbicas al respecto

Çocukluğumda en sevdiğim masallardan biri, yaramaz bir tilki ruhunun hikayesiydi.

Uno de mis favoritos cuentos de hadas cuando era un niño, fue la historia de un malicioso espiritu de zorro.

- O, yaramaz bir çocuktur.
- O, terbiyesiz bir çocuktur.
- O afacandır.

Él es un niño travieso.

John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.

John alegó que el vendedor deshonesto lo había estafado para que comprara una pieza de maquinaria inútil.