Translation of "Yaşamış" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yaşamış" in a sentence and their spanish translations:

Benden önce yaşamış olup hayatlarını kendi istediği gibi yaşamış

me siento increíblemente agradecido por todos los que han venido antes de mí,

Prostat sorunu yaşamış mıydınız?

¿Ha tenido algún problema con su próstata?

Birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir.

para que a uno le entre a gustar el tango.

O, İspanya'da yaşamış gibi görünüyor.

El parece haber vivido en España.

Bu, ailemin yaşamış olduğu yerdir.

Aquí es donde mi familia solía vivir.

Tom'un büyükbüyükannesinin annesi İskoçya'da yaşamış.

La tátara-tátara-tátara-abuela de Tom vivía en Escocia.

Efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

alguien que ha vivido el viaje del héroe mítico,

Boston'da yaşamış olan birkaç arkadaşım var.

Tengo un par de amigos que vivían en Boston.

Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.

Esa es la casa en la que estaban viviendo.

- Hititler, Anadolu'da yaşamış eski çağ uygarlıklarından bir tanesidir.
- Etiler, Anadolu'da yaşamış antik dönem medeniyetlerinden biridir.

Los hititas son una de las civilizaciones de época antigua que vivieron en Anatolia.

çünkü okumakta sorun yaşamış bir çocuk olarak,

porque practicaba desde que era chico

O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.

Él es el mayor arquitecto que ha vivido jamás.

Ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,

y, contra viento y marea, vivió para contar la historia,

Batı medenıyeti ise yalnızca birkaç saniye yaşamış olurdu.

La civilización occidental ha existido por unos segundos.

- Kendisi yaşamış en cesur askerdir.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- O, şimdiye kadar yaşamış en cesur askerdir.

Él es el soldado más valiente que jamás existió.

Binlerce yıl önce yaşamış çoğu hayvanın şimdi nesli tükendi.

Muchos animales que vivieron hace miles de años atrás ahora están extintos.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

- La madre Teresa era una monja católica que vivía y trabajaba en Calcuta, en la India.
- La Madre Teresa era una monja católica que vivió y trabajó en Calcuta, India.

Dahası, bu kadar zorlu koşullarda yaşamış olmasak bugün olduğumuz kişiler olmazdık.

Te diría más. No seríamos lo que somos si no hubiéramos tenido una coyuntura tan dramática y adversa.

Bilim adamları tek boynuzlu atların bir zamanlar Sibirya'da yaşamış olduğunu keşfettiler.

Los científicos han descubierto que antes había unicornios en Siberia.

Tarih, 126 Himalayalı köylüyü yediği kaydedilen 19'uncu yüzyılda yaşamış bir kaçaktan,

La historia habla del leopardo come-hombres de Rudraprayag, un pillo del siglo XIX,