Translation of "Arabaya" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Arabaya" in a sentence and their spanish translations:

Arabaya bin.

- Subí al auto.
- Sube al auto.

Arabaya bindik.

Nos metimos en un coche.

Arabaya binelim.

Entremos al auto.

Bagajımızı arabaya yükledik.

Echamos nuestro equipaje en el auto.

Şimdi arabaya bin.

Entra ya en el coche.

Arabaya binmeni istiyorum.

Quiero que te metas en el auto.

Arabaya geri dön.

- Regresa al auto.
- Vuelve al auto.

Tom arabaya atladı.

Tom saltó dentro del coche.

Arabaya ihtiyacım yok.

No necesito un coche.

Tom arabaya binmedi.

Tom no se metió en el coche.

Tom arabaya bindi.

Tom se metió en el coche.

Biz arabaya bindik.

Subimos al coche.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

Él tiene un coche nuevo y un coche viejo.

Tom arabaya benzin koydu.

Tom le puso gasolina al auto.

Arabaya bindi ve uzaklaştı.

Cogió el coche y se alejó.

Bir arabaya ihtiyacımız var.

Necesitamos un coche.

Arabaya yürümeye devam ettim.

Seguí caminando hacia el coche.

Bütün parasını arabaya harcadı.

- Él gastó todo su dinero en un coche.
- Se gastó todo su dinero en un coche.

Arabaya bin seni götüreyim.

Entra al coche y te llevo.

Bavulları arabaya yerleştirebilir misin?

¿Puedes colocar estas maletas en el auto?

Tom arabaya binen son kişiydi.

Tom fue el último en entrar al coche.

Yeni bir arabaya ihtiyacım var.

- Necesito un auto nuevo.
- Necesito un coche nuevo.

Sessiz olun ve arabaya dönün.

Cállate y vuelve al auto.

Bir arabaya ihtiyacın var mı?

- ¿Necesitás un auto?
- ¿Necesitás un coche?
- ¿Necesitas carro?

Tom'un bir arabaya bindiğini gördüm.

Vi a Tom subirse a un carro.

Sarı bir spor arabaya sahibiz.

- Somos dueños de un auto deportivo amarillo.
- Poseemos un auto deportivo amarillo.

Arabaya bin ve beni bekle.

Metete en el auto y esperame.

İstediğimiz şey bir arabaya sahip olmaktı.

Este es el auto que queríamos.

Tom arabaya yakından bakmak için durdu.

Tom se detuvo para echarle una mirada de cerca al auto.

Tom'un yeni bir arabaya ihtiyacı var.

- Tom necesita un auto nuevo.
- Tom necesita un coche nuevo.

O, bayanın arabaya binmesine yardımcı oldu.

Él le ayudó a la dama a entrar al auto.

Ne için dört arabaya ihtiyacın var?

¿Para qué necesitas cuatro coches?

Tom arabaya bindi ve motoru çalıştırdı.

- Tom entró en el coche y encendió el motor.
- Tom se metió en el coche y encendió el motor.
- Tom se metió en el coche y arrancó.

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

Le hice una señal al auto para que fuera más lento.

Gerçekten başka bir arabaya ihtiyacım yok.

Realmente no necesito otro carro.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

- John tiene un auto japonés.
- John tiene un coche hecho en Japón.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.

Tom ayudó a Mary a entrar al auto.

- Yeni bir arabayı göze alamam.
- Yeni bir arabaya gücüm yetmez.
- Yeni bir arabaya param yetmez.

No me puedo costear un auto nuevo.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

El ladrón usó un destornillador para entrar en el coche.

O, arabaya binmemiz için bizi davet etti.

Él nos invitó a montarnos en el coche.

Ellerinde bir av tüfeği ile arabaya bindi.

Él se subió con una escopeta en las manos.

Yürüyerek arabaya binmekten daha hızlı işe varabilirim.

Puedo llegar al trabajo más rápido caminando que por el coche.

Tom arabaya bindi ve kapıyı çarparak kapattı.

Tom se subió al auto y cerró de golpe la puerta.

Babam Bay Kimura ile aynı arabaya sahip.

Mi padre tiene el mismo coche que el señor Kimura.

Ya da bir otoyolda sürülen bir arabaya ilişkin

O si le mostramos un sinfín de fotos, vídeos y datos de sensores

Başkasının sürdüğü arabaya da Kemal Sunal güvenmiyordu ayrıca

Kemal Sunal no confiaba en el automóvil que otra persona conducía.

Eğer sürmüyorsan bir arabaya sahip olmanın yararı nedir?

¿Para qué quieres un coche si no lo conduces?

Ben, genellikle bu servis istasyonunda arabaya benzin alırım.

Yo normalmente lleno el coche en esta estación de servicio.

O, büyük bir ev ve iki arabaya sahipti.

Él tenía una casa grande y dos autos.

- Bir arabaya ihtiyacım var.
- Bana bir araba lâzım.

- Necesito un coche.
- Necesito un auto.

Arabaya bindiğinde her zaman bir emniyet kemeri takmalısın.

Deberías llevar siempre puesto el cinturón de seguridad cuando vas en el coche.

Bütün aile için yeterince büyük bir arabaya ihtiyacımız var.

Necesitamos un coche lo suficientemente grande para toda la familia.

Tom benim sahip olduğumdan daha güzel bir arabaya sahip.

Tom tiene un coche mucho mejor que el mío.

Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve gelen bir arabaya vurdu.

No vio la señal de stop en la intersección y chocó contra un auto que venía.

- Bir asansöre ihtiyacın var mı?
- Arabaya ihtiyacın var mı?

- ¿Necesitas un aventón?
- ¿Necesitas que te lleve?

Geri giderken başka bir arabaya çarptım ve onun alarmı çaldı.

Cuando daba marcha atrás, choqué con otro coche, haciendo que le saltara la alarma.

Kendi güvenliğin için, sarhoş bir sürücüsü olan bir arabaya asla binme.

Por tu propia seguridad, nunca te subas a un auto con un conductor borracho.

- O, kırmızı arabada karar verdi.
- Kırmızı arabaya karar verdi.
- Kararı kırmızı arabadan yana oldu.

Él se decidió por el auto rojo.

- Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- Hep bir spor arabam olsun istemişimdir.

Siempre he querido tener un auto deportivo.