Translation of "Iyice" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Iyice" in a sentence and their spanish translations:

iyice geriyorsunuz.

y, luego, lo tensan.

İyice bağlayalım.

Algunas envolturas.

İyice doyduklarında da...

Cuando ya no pueden comer más,

Haliçten iyice uzaklaştı.

Muy lejos del estuario.

iyice artık gerilmişti

estaba apretado ahora

Ellerinizi iyice yıkayın

Lávate bien las manos.

Odayı iyice temizleyeceğim.

Le haré una buena limpieza a la habitación.

Gazeteleri iyice okudu.

Echó un buen vistazo a los papeles.

İyice delirdin mi?

¿Te has vuelto completamente loco?

İyice dinlenmen lazım.

- Necesitas tomar un buen descanso.
- Necesitas descansar bien.

Tom iyice depresifti.

Tom estaba profundamente deprimido.

iyice dibe doğru gitmiştim,

Habia girado mas profundo, y mas profundo

Rüzgâr şiddetini iyice arttırıyor.

El viento aumenta cual ventarrón.

Konuyu iyice çalışmak gerekliydi.

Era necesario estudiar el asunto a fondo.

Bunu kafana iyice sok.

Métetelo bien en la cabeza.

Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.

El invierno se intensifica y las noches son más largas.

Kafamızdaki soru işaretleri iyice artıyor

los signos de interrogación en nuestras cabezas están aumentando

Tom ofiste olanların iyice farkında.

Tom tiene muy claro lo que está pasando en la oficina.

...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.

y absorbe la escena con sus ocho ojos.

Kuraklık sırasında, suyun değerini iyice anladım.

Durante la sequía, yo comprendí profundamente el valor del agua.

- Onu iyice çalıştı.
- Ben tamamen çalıştım.

Lo estudié en profundidad.

Lütfen marulu yemeden önce iyice yıkayın.

Por favor, lava bien la lechuga antes de comértela.

Eğer basitçe açıklayamıyorsan, onu iyice anlayamamışsın.

Si no lo puedes explicar de manera sencilla es que no lo entiendes lo suficientemente bien.

Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...

A medida que el sol pasa más cerca del hemisferio norte,

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

En la naturaleza, la comida es más escasa al acercarse el invierno.

Artık ortam iyice ısınmış, savaş kaçınılmaz olmuştur.

El escenario estaba listo para el conflicto.

Amerika, Irak'tan çekilmeyince, işler iyice sarpa sardı.

Pero surgieron problemas cuando los Estados Unidos luchaban por reemplazar a Saddam.

Çikolatayı eritin tereyağı ekleyin ve iyice karıştırın.

Funda el chocolate, agregue la mantequilla y revuelva bien.

Sonra ikinci sınıf başladı ve depresyonum iyice kötüleşti,

A principios del segundo año mi depresión empeoró,

Hava soğudukça... ...şehirlerimizi ziyaret eden yaratıklar iyice tuhaflaşır.

Cuando se pone más frío, las criaturas que visitan nuestras ciudades se vuelven aún más extrañas.

O çiçekleri onları iyice görebileceğimiz bir yere koy.

Pon esas flores dondequiera que podamos verlas bien.

- Atlamadan önce bak.
- Hareket etmeden önce iyice düşün.

- Ten cuidado con lo que haces.
- Mira antes de saltar.

İyice düşünmeden evlenirsen düşünmeye vakit bulunca pişman olursun.

Boda instantánea, largo arrepentimiento.

Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.

- Asegúrese de que todas las cajas están bien selladas antes de la entrega.
- Asegúrate de que todas las cajas estén bien selladas antes de la entrega.

- İyice delirdin mi?
- Tamamen mi delirdin?
- Tamamen delirdin mi?

- ¿Te has vuelto completamente loco?
- ¿Te has vuelto completamente loca?

Bu nedenle kendime bir pelerin yaptım ve iyice içine saklandım.

Así que inventé mis propias capas, y me envolvía en ellas.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Bien, toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Nihayet, bu açmazda geçen iki hafta sonunda Hannibal askerlerine akşam yemeğini iyice yemelerini...

Finalmente, unas semanas en el estancamiento de Hannibal ordenó a las tropas comer una buena cena

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

Muchos animales usan la visión de los colores para encontrar fruta. Es hora de una última comida antes de que sea muy difícil ver.

- Benim doğru konuşup konuşmadığımı anlamak için gözleri yüzümü aradı.
- Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için beni iyice süzdü.

Sus ojos recorrieron mi cara para ver si estaba diciendo la verdad.