Translation of "Tutmak" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Tutmak" in a sentence and their spanish translations:

Balık tutmak eğlencelidir.

Pescar es divertido.

Sır tutmak zordur.

Es difícil guardar un secreto.

Kendini tutmak zorundasın.

Hay que aguantarse.

Sözünü tutmak zorundasın.

Debe mantener su promesa.

Yarayı sıcak suya tutmak.

Poner la herida en agua caliente

Gerçekten elini tutmak istiyorum.

Realmente quiero tomarte de la mano.

Arabamı orada tutmak istiyorum.

Quiero dejar mi auto ahí.

Burada balık tutmak yasaktır.

Está prohibido pescar aquí.

Bir hizmetçi tutmak istiyorum.

Quiero contratar a un sirviente.

Verdiğim sözleri tutmak isterim.

Quiero cumplir las promesas que hice.

Bölge savcılarını sorumlu tutmak için

Estamos formando grupos locales y comunidades

Bu çocuk, bebeği tutmak istedi.

Y quería sostener al bebé.

Önemli olan bunu akılda tutmak.

Lo importante es tener esto en mente.

Kısa tutmak ince zekanın ruhudur.

- Lo bueno, si breve, dos veces bueno.
- Una síntesis vale por diez análisis.

Sadece onun elini tutmak istiyorum.

Solo deseo tomar su mano.

Bunu o şekilde tutmak istiyorum.

Me gustaría dejarlo así.

Bu duvar insanları dışarıda tutmak için mi içeride tutmak için mi örülmüş ?

- ¿Este muro se construyó para mantener a la gente fuera o para mantenerla dentro?
- ¿Este muro se construyó para mantener a la gente afuera o adentro?

Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.

Quiero mantener mi cuarto tan ordenado como posible.

Kendi kasabamızı temiz tutmak bizim görevimizdir.

Nuestra obligación es mantener limpia la ciudad.

Bence bir kediyi evde tutmak acımasızcadır.

Yo pienso que es cruel mantener a un gato dentro de la casa.

Acelemden dolayı taksi tutmak zorunda kaldım.

Como iba con prisa, tuve que tomar un taxi.

Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.

Es difícil mantener limpias las alfombras blancas.

Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

Tuvimos que contratar a un abogado.

Sivrisinekleri dışarıda tutmak için pencereyi kapadım.

Cerré la ventana para que no entraran los mosquitos.

Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.

Llevar un diario de vida es un buen hábito.

Tom, Mary'yi John'dan uzak tutmak istiyor.

Tom quiere que Mary se mantenga alejada de John.

Hobilerim balık tutmak ve televizyon izlemektir.

Mis hobbies son pescar y ver la televisión.

Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı

Hablé con una organización que recientemente había decidido

Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.

La fianza nunca tuvo la intención de mantener a las personas en la cárcel.

Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak

La investigación muestra que mantener a alguien en la cárcel

tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

Acuerdo Climático de París como el primer acuerdo global jurídicamente

Bence bir kediyi kapalı yerde tutmak acımasızcadır.

Yo pienso que es cruel mantener a un gato dentro de la casa.

Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.

Es una tradición estadounidense pedir un deseo por tu cumpleaños.

Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.

Debo tener cuidado de no hacer sombra... ...sobre la superficie del agua.

Her biri avcıları uzak tutmak için flaş çakıyor.

Cada uno genera un destello para advertir a los depredadores.

Ölünün arkasından ağıt tutmak iyi birşey değil denir

mantener a los muertos desde atrás probablemente no sea algo bueno llamado

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

Ya no dejaba los brazos atrás por si tenía que ocultarse.

Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.

Tuve que agarrarla para evitar que se cayera.

Kendimi uyanık tutmak için bir bardak çay içtim.

Me tomé una taza de té para mantenerme despierto.

Önemli olan, alttan kaldırıp nazikçe tutmak, böylece toprak dağılmaz.

El problema es empujarlo de abajo y agarrarlo con suavidad. Que no se rompa el terrón.

- Burada balık tutmak yasak.
- Burada balık tutmaya izin verilmez.

Aquí no está permitido pescar.

Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para controlar su temperamento.

Doktorlar Tom'u canlı tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.

Los doctores hicieron todo lo que pudieron para mantener con vida a Tom.

- Onun için sözünü tutmak kolay değildi.
- Onun sözünü tutması kolay değildi.

No fue fácil para él cumplir su promesa.

- Tom balık tutmaya nereye gitmiş?
- Tom balık tutmak için nereye gitti?

¿Adónde se fue Tom a pescar?

Bu ilaçlar için iyi olmaz. Onları serin tutmak için başka bir plana ihtiyacımız var.

Eso no es bueno para la medicina. Necesitaremos un plan para mantenerla fresca. 

Bu da ilaçlar için iyi olmaz. Onları serin tutmak için başka bir plana ihtiyacımız var.

Eso no es bueno para la medicina. Necesitaremos un plan para mantenerla fresca.