Translation of "Tadı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Tadı" in a sentence and their spanish translations:

Tadı mükemmel!

¡El sabor es maravilloso!

Tadı nasıl?

¿Qué tal el sabor?

O tadı vermez

no sabe

İlacın tadı acı.

La medicina sabe amarga.

Etin tadı kötü.

La carne sabe mal.

Sütün tadı ekşi.

La leche tiene un sabor agrio.

Sütün tadı kötüydü.

La leche sabía mal.

Limonun tadı ekşidir.

El limón tiene un sabor ácido.

Bunun tadı iyi.

- Esto sabe bien.
- Esto está bueno.

Onun tadı berbat.

Eso no sabe nada bueno.

Tadı ayırt edebilemem.

- No puedo distinguir el gusto.
- No puedo distinguir el sabor.

Pirincin tadı güzeldir.

- El arroz está rico.
- El arroz está delicioso.

Tadı fena değilmiş.

No sabe mal.

- Şekerin tadı çok dikkat çekicidir.
- Şekerin tadı çok belirgindir.

El sabor a azúcar es demasiado evidente.

Çok iyi tadı var.

- Sabe muy bueno.
- Está muy rico.

Tatlı bir tadı vardı.

Sabía dulce.

Elmanın tatlı tadı var.

La manzana sabe dulce.

Onun tadı gerçekten iyi.

Esto sabe muy bien.

Bunun tadı çaya benziyor.

- Esto sabe como a té.
- Eso sabe a té.

Bu elmaların tadı iyi.

Estas manzanas están buenas.

Tadı tavuğa çok benziyor.

Sabe muy parecido al pollo.

Tadı güzel değil mi?

¿No sabe bien?

Bu domateslerin tadı yok.

- Estos tomates no saben a nada.
- Estos tomates no tienen sabor.
- Estos tomates son insípidos.

Kafeinsiz kahvenin tadı yok.

El café descafeinado no tiene sabor.

O suyun tadı güzel.

Esa agua sabe bien.

Bu hindinin tadı iyi.

Este pavo sabe bien.

Bu elmanın tadı ekşi.

- Esta manzana sabe amarga.
- Esta manzana sabe agria.

Bu yoğurdun tadı tuhaf.

Este yogur sabe extraño.

Bu şarabın tadı iyi.

- Este vino es bueno.
- Este vino tiene buen gusto.
- Este vino sabe bien.

Bu üzümlerin tadı ekşi.

Estas uvas saben ácidas.

Bu biranın tadı acı.

Esta cerveza sabe amarga.

Çorbanın sarımsak tadı var.

La sopa sabe a ajo.

Bu çorbanın tadı iyi.

- Esta sopa sabe bien.
- Esta sopa está buena.

Bu çorbanın tadı nasıl?

¿A qué sabe esta sopa?

Bu kahvenin tadı acı.

- Este café está amargo.
- Este café sabe amargo.

Bu çayın tadı güzel.

Este té está bueno.

Bu sütün tadı tuhaf.

Esa leche tiene un gusto raro.

Tadı dikenli bir salata gibi.

Sabe como una ensalada con espinas.

Her birinin kendi tadı var.

- Cada uno tiene su propio gusto.
- Cada uno tiene sus propios gustos.

Bu meyvenin tadı iyi değil.

- Esta fruta no está buena.
- Esta fruta no sabe bien.

Plütonyumun metalik bir tadı vardır.

El Plutonio tiene gusto metálico.

Sirkenin keskin bir tadı vardır.

El vinagre tiene un sabor fuerte.

Bu meyvenin tadı güzel değil.

Esta fruta sabe mal.

Sütün ekşi bir tadı var.

La leche tiene un sabor agrio.

Bu salatada limon tadı var.

Esta ensalada tiene gusto a limón.

Sütün kötü bir tadı var.

La leche tiene un mal sabor.

Tuzun, tadı güzelleştirdiğine inanıyor musun?

¿Crees que un poco de sal le mejore el sabor?

- Tadı güzel mi?
- Lezzetli mi?

¿Está rico?

Organik gıdanın tadı daha iyidir.

La comida orgánica sabe mejor.

Greyfurtun çok ekşi tadı var.

- La toronja está muy agria.
- El pomelo está muy agrio.

Bu sütün korkunç tadı var.

Esta leche sabe pésimo.

Sandviçin tadı reçelden daha iyidir.

Con mermelada saben mejor los sánduches.

Tadı biraz şey... ...karton çiğnemek gibi.

Es como... ...masticar cartón.

Bu çorbanın balık gibi tadı var.

Esta sopa sabe a pescado.

Bu kötü kokuyor ama tadı iyi.

Huele mal, pero sabe bien.

Eğer açsan, her şeyin tadı iyidir.

- Cuando tienes hambre, cualquier cosa sabe bien.
- Cuando tienes hambre, todo sabe bueno.

Onun tadı çok iyi, değil mi?

- Está muy bueno. ¿No crees?
- Sabe muy bien, ¿no?

Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.

El café sabe a agua de fregar.

Bu kahvenin acı bir tadı var.

Este café tiene un sabor amargo.

Bu dondurmayı sevmiyorum, hiç tadı yok!

No me gusta este helado, ¡no tiene sabor a nada!

Bu elmanın çok ekşi tadı var.

Esta manzana sabe muy amarga.

Bu sütün tuhaf bir tadı var.

- Esta leche tiene un sabor peculiar.
- Esa leche tiene un gusto raro.

- Sakızın tadı kaçtı.
- Sakız tadını kaybetti.

El chicle perdió el sabor.

Ve tadı o kadar hoşuna gidiyor ki

y se convirtió en una variedad comercial muy importante en el siglo XIX,

- Balık somon gibiydi.
- Balığın tadı somonunkine benziyordu.

El pescado sabía a salmón.

Çay gerçekten acı ve tadı iyi değil.

El té sabe muy amargo y no está bueno.

İlk öpücüğün tadı benim bellekte canlı kalır.

El sabor del primer beso está muy vivo en mi memoria.

- Bu ilaç acı.
- Bu ilacın tadı acı.

Este medicamento tiene un sabor amargo.

Bu pastanın tadı benim için çok tatlı.

- Esta tarta está demasiado dulce para mí.
- Esta torta es muy dulce para mí.

Bu kurabiyeler pahalı değildir, ancak tadı iyidir.

Estas galletas no son caras, pero saben rico.

Ananası sevmiyorum. Çok ekşi bir tadı var.

- No me gusta comer ananá. Tiene un sabor bastante ácido.
- No me gusta la piña. Tiene un sabor muy ácido.

Tadı oldukça kötü ama... ...iyi protein, iyi enerji.

Saben desagradable... ...pero son proteínas, energía.

Tadı oldukça kötü ama... ...İyi protein, iyi enerji.

Saben desagradable... ...pero son proteínas, energía.

Tadı oldukça kötü, ama... ...İyi protein, iyi enerji.

Saben desagradable... pero son proteínas, energía.

Ama hayal edebileceğiniz gibi, tadı pek harika sayılmaz!

Pero, como, de seguro, imaginan, ¡no sabe muy bien!

Fıçı birasının tadı sıcak bir günde özellikle iyidir.

La cerveza de barril sabe especialmente buena en un día caliente.

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

tiene un sabor más suave, es mucho más sencillo de usar

Bunun plastik olduğunu biliyordum ama ahşap gibi tadı vardı.

Sabía que era plástico pero que tenía sabor a madera.

- Bu ilaç çok kötü tadıyor.
- Bu ilacın tadı çok kötü.

Esta medicina sabe horrible.

İkisinin de tadı oldukça iğrenç ama ancak biri beni hasta edebilir.

Ambos van a saber horrible, pero solo uno me enfermará.

İkisinin de tadı oldukça iğrenç, ama ancak biri beni hasta edebilir.

Ambos van a saber horrible, pero solo uno me enfermará.

Böyle pahalı bir şarap olduğu için, gerçekten bundan daha iyi tadı olmalı.

Por ser un vino tan caro, realmente debería saber mejor que esto.

Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.

El té sabrá mejor si pones más hojas de té en la tetera.

Eğer elmaya benziyorsa ve elme gibi tadı varsa, o, muhtemelen bir elmadır.

Si se parece a una manzana y sabe a manzana, probablemente es una manzana.

Benim yemek pişirmemin tadı hakkında şikayetin varsa, yarından başlayarak onu kendin yapmaya başlayabilirsin.

Si tienes quejas con el sabor de mi comida, tú podrías empezar a hacerla desde mañana.

- İnek sütü soya sütünden daha lezzetlidir.
- İnek sütü, soya sütünden daha lezzetli.
- İnek sütünün tadı soya sütünden daha güzel.

La leche de vaca es más sabrosa que la leche de soja.