Translation of "Oradan" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Oradan" in a sentence and their spanish translations:

oradan çıktım.

me marché.

Hadi oradan.

Sigue moviéndote.

Çekil oradan.

Aléjate de allí.

Oradan geliyorum.

Vengo de allí.

Gelsin oradan yemek

ven y come desde allí

oradan açarak izleyebilirsiniz

puedes verlo abriendo desde allí

Oradan aşağıya in.

Bájate de ahí.

Oradan yeni geldim.

Acabo de volver de allí.

Herkes oradan mı?

- ¿Está todo el mundo allí fuera?
- ¿Está ahí fuera toda la gente?
- ¿Están todos ahí fuera?

Onu oradan çıkar.

Sácalo de ahí.

Oradan uzakta yaşıyor.

Vive lejos de allí.

İnsanlar oradan geliyorlar.

La gente viene de allí.

- Oradan evin çatısını görebilirsin.
- Evin çatısını oradan görebilirsin.

Puedes ver el techo de la casa desde allí.

Onları oradan çıkarabilir misin?

¿Puedes sacarlos de allí?

Alt kısma ulaşabilirsem... Oradan yakacağım!

Y puedo encenderlo desde aquí dentro.

Tapınağın oradan akan bir ırmak,

Si pasaba un río por el santuario,

Bu ise oradan öğrendiğim şey:

Y esto es lo que aprendí.

Oradan sonra hızla zirveye ulaştım.

Y de allí fui hacia a la cima.

öğrenciler oradan yazılıda soru sorabiliyor

los estudiantes pueden hacer preguntas por escrito desde allí

Hiç kimse oradan canlı dönmedi.

Nadie regresó con vida de ahí.

Parlak kelebekler oradan oraya uçtu.

Brillantes mariposas volaban de aquí para allá.

Hadi be oradan geri zekalı.

Fuera de aquí tarado.

Onu sadece oradan satın alırsın.

Solo lo compras allá.

Oradan başka hiçbir yerde onu alamazsın.

- Sólo lo puedes comprar ahí.
- No se puede comprar en ningún otro lugar.
- No se puede comprar en ningún otro lugar, solo allí.

Lütfen sandalyeyi oradan çekin. Yolda duruyor.

Por favor mueva la silla. Está en el camino.

Biz saat on birde oradan dışarı çıktık.

Salimos de allá a las once.

Tom bana oradan çıkmak için bekleyemediğini söyledi.

Tom me dijo que no podía esperar por salir de ahí.

Matarayı oradan geçirip sıkacağım ve buraya basitçe gömeceğim.

Pongo el termo en el medio, lo ajusto. Ahora, simplemente, vamos a enterrarlo aquí.

oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana

de allí al área formada por las líneas de fuerza que entran nuevamente

O bir mucize olmadan oradan kaçamayacak, değil mi?

Sería un milagro que escapara, ¿verdad?

Demokrat Parti'ye girdi ama oradan çok geçmeden ayrıldı.

Él entró al partido demócrata, pero se salió enseguida.

Oradan buradan konuştu ama yararlı bir şey söylemedi.

Él habló de esto y aquello, pero no dijo nada útil.

Oradan çıkabileceklerini ve dünyayı değiştirebileceklerini fark etmek de öyle.

de que pueden salir y cambiar el mundo.

Oradan da okyanusa ulaşmak için açık bir yolu var.

Desde allí, tiene el camino hecho para llegar al océano.

oradan aldıkları baharat ve ipekleri de Batı Avrupa'ya sattılar.

donde compraron especias y seda para vender a Europa occidental.

Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.

Después Arica, donde llevó 40 barras de plata.

İlk olarak Valparaíso'daki İspanyol limanını vurdu. Oradan Şilili altını ve şarabı çaldı.

Primero atacó el puerto español de Valparaíso, donde llevó oro y vino Chilenos.

Kazalım mı? Yoksa geri dönüp biraz su alarak onu oradan çıkartmaya mı çalışayım?

¿Deberíamos cavar? ¿O volver por algo de agua para que salga?