Translation of "Kol" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Kol" in a sentence and their spanish translations:

Kol saatim bozuk.

Mi reloj no anda correctamente.

Bu kol dönmüyor.

Esta manija no se gira.

Dirsek; üst kol ve alt kol arasındaki eklemdir.

El codo es la articulación entre el brazo superior y el brazo inferior.

- Dirsek kol ve önkol arasında eklemdir.
- Dirsek ön kol ile üst kol arasındaki eklemdir.

El codo es la articulación entre el brazo y el antebrazo.

...katiller sokakta kol geziyor.

hay asesinos sueltos.

Dün kol saatim çalındı.

- Ayer me robaron el reloj.
- Ayer me robaron mi reloj.

Sevenler kol kola yürüyordu.

Los amantes iban del brazo.

- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.

Mi tío me regaló este reloj.

Nehir kıyılarında jaguarlar kol gezer.

Los jaguares patrullan la orilla del río.

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

Hay peligro a cada paso.

Onlar birbirleriyle kol kola yürür.

Caminan cogidos del brazo.

- Kol saatimi kaybettim.
- Saatimi kaybettim.

He perdido mi reloj.

Kol saatim geri kalmış olmalı.

Mi reloj debe de estar atrasado.

Annemize bir kol saati verdik.

Le regalamos un reloj a nuestra madre.

Bu bir kol saati değil.

No es un reloj.

Babası ile kol kola yürüdü.

Paseó con su padre del brazo.

Kullandıkları kol saatindeki özellikler daha yüksek

Las características en el reloj de pulsera que usan son más altas

Molly'nin büyük bir kol saati var.

Molly tiene un reloj grande.

Tom altından yapılmış bir kol saati takıyor.

Tom usa un reloj de pulsera de oro.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

Las cámaras con poca luz revelan a los poderosos depredadores

Herhangi bir kol saati çok pahalı değilse iyidir.

Cualquier reloj de pulsera está bien mientras que no sea muy caro.

İster kelimelerle ister el kol hareketi veya çizimlerle söylesinler

Y la contaron con palabras, gestos o dibujos,

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

Con el peligro vagando en la oscuridad, no puede arriesgarse a dejarlos solos.

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

Finalmente, unos 100 días después, el brazo había crecido del todo.

Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.

Chris no pudo ocultar su tristeza cuando oyó que Beth no había sido capaz de encontrar su valioso reloj.

Tom en iyi kol düğmelerini bulmaya çalışırken sorun yaşıyordu.

Tom estaba teniendo problemas tratando de encontrar su mejor par de gemelos.

O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.

Era muy alto y delgado, con piernas y brazos largos.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar

No uso un reloj, pero los observadores deben mirar un reloj de pulsera de inmediato.

O bana kol kanat gerdi ve bildiği her şeyi bana öğretti.

Ella me tomó bajo su protección y me enseñó todo lo que había aprendido.

- Bu benim dün aldığım kol saati.
- Dün satın aldığım saat budur.

Este es el reloj que compré ayer.

Üç kol geçmeye başlıyor, göğüslerine kadar buz gibi nehir suyuna batmış halde.

Las tres columnas empiezan el cruce, metidos en el agua helada.

Ağır piyadeler 3 kol halinde formasyon aldı, her biri 3.5 km uzunluğunda idi.

La infantería pesada se forma en tres columnas - cada una de unos 3.5 kilómetros de largo.