Translation of "Ken" in Spanish

Gidelim, Ken.

Vamos, Ken.

Ken mutlu.

Ken es feliz.

Ken futbolcudur.

Ken es un futbolista.

Gidelim Ken.

Vamos, Ken.

Ken koşmuyodu.

Ken no estaba corriendo.

- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- Ken adını hatırlayamadı.

Ken no podía recordar su nombre.

- Ken iyi yüzebilir.
- Ken iyi bir yüzücüdür.

Ken es un buen nadador.

Köpeğin adı Ken.

El perro se llama Ken.

Ken yanıma oturdu.

- Ken se sentó a mi lado.
- Ken se sentó junto a mí.

Ken adını hatırlayamadı.

Ken no podía recordar su nombre.

Ken mumları yaktı.

Ken encendió las velas.

Ken ne yapıyor?

¿Qué está haciendo Ken?

Ken mutlu görünüyor.

Ken parece feliz.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken ha llegado a Kioto.

Ken seni arıyordu.

Ken te estaba buscando.

Onu Ken yaptı.

Eso lo ha hecho Ken.

Ken, Tom'u küçümsüyor.

Ken desprecia a Tom.

Ken elbiselerini giydi.

Ken se puso su ropa.

Ken hızlı koşmalıdır.

- Ken debe correr rápido.
- Ken tiene que correr rápido.

Ken ne yiyor?

¿Qué está comiendo Ken?

Ken ağaçtan indi.

Ken se bajó del árbol.

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

Mike y Ken son amigos.

- Sizinle tanışmak hoştu, Ken.
- Tanıştığımıza memnun oldum, Ken.

- Es un placer conocerlo, Ken.
- Encantado de conocerlo, Ken.

- Ken tenis oynuyor mu?
- Ken tenis oynar mı?

¿Ken juega al tenis?

- Ken beni satrançta yendi.
- Ken satrançta beni yendi.

- Ken me batió al ajedrez.
- Ken me ganó al ajedrez.
- Ken me venció en ajedrez.

- Ken şu anda ne yapıyor?
- Ken şimdi ne yapıyor?

¿Qué está haciendo Ken ahora?

Ken yüzebilir, değil mi?

Ken sabe nadar, ¿no?

Eve geldiğimde, Ken okuyordu.

Ken estaba leyendo cuando llegué a casa.

Ken hızlı koşmak zorundadır.

Ken tiene que correr rápido.

Ken hızlı koşmak zorunda.

Ken debe correr rápido.

Ken hâlâ arabayı yıkamadı.

- Ken aún no ha lavado el auto.
- Ken todavía no ha lavado el coche.

Ken, gelemeyecek kadar meşgul.

Ken está demasiado ocupado para venir.

Ken için oy kullandım.

Yo voté por Ken.

Ken henüz arabayı yıkamadı.

Ken aún no ha lavado el auto.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Ken es mayor que Seiko.

Ken otobüsle okula gidiyor.

Ken va al colegio en autobús.

Dün Ken ile buluştum.

Ayer me encontré con Ken.

Ken kızlara karşı naziktir.

Ken es amable con las chicas.

Ken bir futbol oyuncusu.

Ken es un futbolista.

Ken zaten İngiltere'ye gitti.

Ken ya fue a Inglaterra.

Ken gömleğini ters giymişti.

Ken se puso la camisa al revés.

Ken duvarın üzerinden atladı.

Ken saltó por encima de la pared.

Ken onun ismini hatırlayamadı.

Ken no podía recordar su nombre.

Ken hevesli bir öğrenci.

Ken es un estudiante diligente.

Ken trenin gelişini bekliyor.

Ken está esperando la llegada del tren.

Ken, bir bisiklet istiyor.

Ken quiere una bicicleta.

Ken bisikletini beyaza boyadı.

Ken pintó blanca su bicicleta.

Ken dün evde miydi?

¿Ken estaba en casa ayer?

Ken eski paralar toplar.

Ken colecciona monedas antiguas.

Ken otobüsle okula gider.

Ken va al colegio en autobús.

Ken kamp yapmayı sever.

A Ken le gusta acampar.

Ken seni ben zannetti.

Ken te confundió conmigo.

Kim, Ken ile yaşıyor.

Kim vive con Ken.

Araban Ken tarafından yıkandı.

Ken lavó tu coche.

Mike ve Ken arkadaşlar.

Mike y Ken son amigos.

Mike ve Ken arkadaştırlar.

Mike y Ken son amigos.

- Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
- Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken decidió ir al extranjero.

Meg Ken kadar uzun boylu.

Meg es tan alta como Ken.

Meg ve Ken bankta oturdu.

- Meg y Ken se sentaron en la banca.
- Meg y Ken se sentaron en el banco.

"Ken megul mü?" "Evet,meşgul."

"¿Ken está ocupado?" "Sí."

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken es tan alto como Bill.

Ken kazara yanlış otobüse bindi.

Ken cogió el autobús equivocado por error.

Bu Ken. O köpeğini sever.

- Este es Ken. Él ama a su perro.
- Este es Ken. Él quiere a su perro.

- Ken'e güveniyorum.
- Ken' e güveniyorum.

Confío en Ken.

Ken ağabeyi ile odasını paylaştı.

Ken compartía su habitación con su hermano mayor.

Ken dün arkadaşları ile konuştu.

Ken habló ayer con sus amigos.

Ken her gün beni arar.

Ken me llama todos los días.

Jill filmi Ken ile izledi.

Jill vio la película con Ken.

Merhaba, benim adım Ken Saitou.

Hola, me llamo Ken Saitou.

Ken günden güne yüzmeye gider.

Ken va a nadar día tras día.

Ken, babası hakkında soruşturma yaptı.

Ken preguntó por su padre.

Ken köpeğine orada beklemesini söyledi.

Ken le dijo a su perro que esperara allá.

Ken dün gece İngilizce çalıştı.

Ken estudió anoche.

Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.

Ken decidió ir al extranjero.

Ken eve dönerken onunla karşılaştı.

Ken se la encontró de camino a casa.

Ken asla New York'ta bulunmadı.

Ken nunca ha estado en Nueva York.

Ken bu öğleden sonra meşgul.

Ken está ocupado esta tarde.

Ken iyi bir fikir buldu.

Ken descubrió una buena idea.

Ken senden daha hızlı koşar.

Ken corre más rápido que tú.

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.

A Ken le gustaría pulir su inglés.

Ken ile kavga ettin mi?

¿Tuviste una pelea con Ken?

Ken her gün futbol oynar.

- Ken juega al fútbol todos los días.
- Ken juega fútbol todos los días.

Ken, geçen yıl Japonya'da idi.

Ken estuvo en Japón el año pasado.

Ken Tom'un kız arkadaşını öptü.

Ken besó a la novia de Tom.

- Ken uzun boylu, ama ben değilim.
- Ken uzun boyludur ama ben değilim.

Ken es alto, pero yo no.

Araba Ken tarafından ne zaman yıkandı?

¿Cuándo lavó Ken el auto?

Ken uzun boylu, ama ben değilim.

Ken es alto, pero yo no.

Ken Yumi'yi karşılamak için parka gitti.

- Ken fue al parque a juntarse con Yumi.
- Ken fue al parque para reunirse con Yumi.

"Ken meşgul mü?" "Evet, o meşgul."

"¿Ken está ocupado?" "Sí, él está ocupado."

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

Invité a Ken, a Bill y a Yumi.

Ken gelecek yıl on beş olacak.

Ken tendrá quince años el año que viene.

Ken gelecek sefer ne söyleyeceğini şaşırmıştı.

Ken no sabía qué decir a continuación.

Ken her sabah kendi yatağını yapar.

- Ken se hace la cama cada mañana.
- Ken se hace la cama todas las mañanas.

Ken şu anda meşgul, değil mi?

Ken está ocupado ahora, ¿no?

Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.

Ken se ha aprendido de memoria muchas canciones japonesas.