Translation of "Ingiliz" in Spanish

0.020 sec.

Examples of using "Ingiliz" in a sentence and their spanish translations:

- İngiliz misiniz?
- İngiliz misin?

- ¿Es inglesa?
- ¿Es usted inglesa?
- ¿Es inglés?
- ¿Es usted inglés?
- ¿Eres inglés?
- ¿Eres inglesa?
- ¿Sois ingleses?
- ¿Sois inglesas?
- ¿Son ingleses?
- ¿Son inglesas?
- ¿Son ustedes ingleses?
- ¿Son ustedes inglesas?

İngiliz değilim.

No soy inglés.

- İngiliz tekrarladı; "Hayır."
- "Hayır, " İngiliz tekrarladı.

"No", repitió el inglés.

"Hayır, " İngiliz tekrarladı.

"No", repitió el inglés.

İngiliz mizahını anlamıyorum.

No entiendo el humor británico.

İngiliz Büyükelçiliği nerede?

¿Dónde está la embajada británica?

İngiliz askerleri dinlendi.

Los soldados británicos descansaron.

Onlar İngiliz değiller mi?

¿No son ingleses?

İngiliz aksanını çok özledim.

Extrañé tanto el acento británico.

Tom, İngiliz mizahını anlamıyor.

Tom no entiende el humor británico.

Susan bir İngiliz adıdır.

Susan es un nombre inglés.

İngiliz alfabesini değiştirebilir miyim?

¿Puedo cambiar el abecedario inglés?

Tom bir İngiliz vatandaşı.

Tomás es un ciudadano británico.

İngiliz edebiyatı okumayı seviyorum.

Me gusta leer literatura inglesa.

İngiliz edebiyatı'nı okumayı seviyor.

A ella le gusta leer literatura inglesa.

Onlar İngiliz edebiyatını seviyor.

A ellos les gusta leer literatura inglesa.

Kenya bir İngiliz sömürgesiydi.

Kenia solía ser una colonia inglesa.

MI6 İngiliz gizli servisidir.

El MI6 es un servicio de inteligencia británico.

Bradley bir İngiliz gökbilimcidir.

Bradley fue un astrónomo inglés.

BSL'nin açılımı İngiliz İşaret Dili,

BSL significa Lengua de Señas Británica

İngiliz alfabesinin 26 harfi vardır.

El alfabeto inglés tiene 26 letras.

Nijerya bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

Antiguamente, Nigeria era una colonia británica.

İngiliz dili Alman diline soydaştır.

El idioma inglés es pariente del alemán.

Tom'un bir İngiliz aksanı var.

Tom tiene acento británico.

O İngiliz ama Hindistan'da yaşıyor.

Él es inglés, pero vive en la India.

İngiliz kanalını yüzerek geçmeyi başardım.

Pude cruzar a nado el Canal de la Mancha.

Onun ana dalı İngiliz edebiyatıdır.

Es licenciado en literatura inglesa.

O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.

Es inglés pero vive en la India.

Fransız mısın yoksa İngiliz misin?

¿Eres francés o inglés?

O İngiliz edebiyatı okumayı seviyor.

A él le gusta leer literatura inglesa.

Mary İngiliz edebiyatı okumaktan hoşlanır.

A Mary le gusta leer literatura inglesa.

Biz İngiliz edebiyatı okumayı seviyoruz.

Nos gusta leer literatura inglesa.

O beni bir İngiliz zannetti.

Él me tomó por un inglés.

... ve Yorktown'daki İngiliz yenilgisine tanık oldu.

colonos en su Guerra de Independencia ... y fue testigo de la derrota británica en Yorktown.

1066'da gözünü İngiliz tahtına dikti.

1066 puso su mirada en el trono inglés.

Bir İngiliz olarak konuşursak , orada yaptık!

como un inglés, ¡lo hicimos allí!

Lütfen bir İngiliz beyefendisi gibi davran.

Por favor, compórtese como un caballero inglés.

Birçok İngiliz atasözleri bu kitapta toplanır.

Muchos proverbios ingleses son recopilados en este libro.

İngiliz alfabesinde kaç tane harf var?

- ¿Cuántas letras tiene el alfabeto inglés?
- ¿Cuántas letras hay en el alfabeto inglés?

İspanyol erkekleri İngiliz erkeklere tercih ederim.

Prefiero a los hombres españoles que a los ingleses.

- İngiliz mizahını anlamıyorum.
- Britanya mizahını anlamıyorum.

No entiendo el humor británico.

Bir İngiliz erkeğinin evi, onun kalesidir.

La casa de un inglés es su castillo.

İngiliz dilinde en önemli kelime "hayır"

La palabra más importante del idioma inglés es "no"

Onlar da İngiliz mallarını almayı reddettiler.

También se negaron a comprar productos británicos.

İngiliz büyük elçisi Burr'un planını sevdi.

Al embajador británico le gusto el plan de Burr.

İngiliz komutan teslim olmak zorunda kaldı.

El comandante británico fue forzado a rendirse.

İngiliz komutan adamlarına gece dinlenmelerini emretti.

El comandante británico les ordenó a sus hombres que descansaran por la noche.

Peter İngilizdir. Susan da İngiliz midir?

Peter es inglés. ¿Susan también?

J. J. Thomson bir İngiliz bilimciydi.

J. J. Thomson fue un científico inglés.

Boris Johnson, Donald Trump'ın İngiliz versiyonu.

Boris Johnson es el Donald Trump británico.

Bu İngiliz araştırması, aslında çılgın bir hikaye.

Este estudio británico, en realidad, es una historia loca.

Ama İngiliz çalışmasıyla çalışmış olan bilim insanları

Pero los científicos que trabajan con este estudio británico

İmparator Fransa'ya döndüğünde, İngiliz ordusunun takibini Mareşal

Cuando el emperador regresó a Francia, confió la persecución del ejército británico al mariscal

O bir İngiliz vatandaşı, ancak Hindistan'da yaşıyor.

Él es un ciudadano británico pero vive en la India.

O bir İngiliz vatandaşı fakat Hindistan'da yaşıyor.

Él es ciudadano británico, pero vive en la India.

Amerikan İngilizcesi, İngiliz İngilizcesinden daha iyi değildir.

El inglés americano no es mejor que el británico.

Onun babası orta sınıftan bir İngiliz erkeği.

El padre de ella es un inglés de clase media.

Bir İngiliz ile Amerikan'ı nasıl ayırt edersiniz?

¿Cómo podéis distinguir a un inglés de un estadounidense?

Ailem İngiliz ancak 2001 yılında Brezilya'ya geldi.

Mis padres son ingleses, pero vinieron a Brasil en el 2001.

Onun İngiliz olduğuna dair hiçbir şüphe yok.

No cabe duda de que es inglés.

Bu İngiliz restoranındaki biftek hoşuna gitmiyor mu?

¿No te está gustando el bistec de este restaurante inglés?

Bir İngiliz farklı bir şekilde hareket ederdi.

Un inglés actuaría de una manera diferente.

O bir İngiliz vatandaşı, ama Hindistan'da yaşıyor.

Él es un ciudadano británico pero vive en la India.

O beni bir İngiliz erkeği ile karıştırdı.

Él me tomó por un inglés.

Herhangi bir İngiliz yemeğini yemeğe ilgim yok.

No tengo ningún interés en comer comida inglesa.

- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi biliyor.
- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi bilir.

Él se siente cómodo en la literatura inglesa moderna.

- Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı, Brezilya takımını yendi.
- İngiliz takımı, uluslararası futbol turnuvasında Brezilyalı takımı yendi.

El equipo inglés venció al brasileño en el torneo internacional de fútbol.

1990 yılında İngiliz dergisi ''The Lancet''te yayımlandı.

publicado en la revista británica "The Lancet" en 1990.

Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.

Oí que toma tiempo hacerse amigo de personas inglesas.

Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı Brezilya takımını yendi.

El equipo inglés venció al brasileño en el torneo internacional de fútbol.

Hiç İngiliz dilinde bir gazeteye abone oldun mu?

¿Te has suscrito alguna vez a un periódico de habla inglesa?

Bana 12 mm ingiliz anahtarı verir misin, lütfen?

¿Podrías darme la llave inglesa de 12 mm, por favor?

Bir İngiliz keşif heyeti 1953'te Everest'i fethetti.

Una expedición británica conquistó el Everest en 1953.

Hükümdarın başı, tüm İngiliz madeni paralarının önünde görünür.

En la cara de las monedas de Gran Betraña aparece el rey.

İngiliz halkının % 70'i ikinci bir dil konuşmuyor.

El 70% de los ingleses no habla un segundo idioma.

Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

Los Viajes de Gulliver fueron escritos por un famoso escritor inglés.

Bir İngiliz anahtarı, yaygın olarak kullanılan bir araçtır.

Una llave es una herramienta habitual.

İngiliz komutan General O'Hara'nın yakalanmasına yardım ederek kendini gösterdi.

por ayudar a capturar al comandante británico, el general O'Hara.

. Bizim özel tavsiyemiz, İngiliz yayıncı ve yazar Bettany Hughes

Nuestra recomendación particular es 'El Nilo: 5000 años de historia', presentado por la

Londra'nın nüfusu, diğer tüm İngiliz şehirlerinden çok daha büyüktür.

La población de Londres es mucho mayor que la de cualquier otra ciudad Británica.

Shakespeare'in eserleri sıklıkla ingiliz dilinin en büyükleri arasında düşünülür.

Las obras de Shakespeare a menudo son consideradas unas de las mejores en el idioma inglés.

O, İngiliz Edebiyatı okumak amacıyla Amerika Birleşik Devletlerine gitti.

Ella fue a Estados Unidos con el propósito de estudiar literatura inglesa.

Cock Lane'in Hayaleti, 18.yy'dan bir İngiliz hayalet hikayesidir.

El Fantasma de Cock Lane es un cuento de fantasmas inglés del siglo 18.

Partizanlar daha iyi organize oldu ve tedarik edildi; İngiliz donanması,

Los partisanos se organizaron y abastecieron mejor; la armada británica pudo desembarcar

İngiliz hukuku 16 yaşın altındaki çocukların sigara satın almasını yasaklar.

Las leyes inglesas prohiben a los niños menores de 16 años el comprar cigarrillos.

Yazar George Orwell yaklaşık yirmi yıl İngiliz polisi tarafından gözlendi.

El escritor George Orwell fue vigilado durante alrededor de 12 años por la policía británica.

Yıllar önce Everest Dağı'nda ölecek olan büyük İngiliz kaşif George Mallory'ye

Hace muchos años, se le preguntó al gran explorador británico George Mallory, que iba a morir en el monte Everest,

Normanların İngiltere'yi istila etmesinin İngiliz dili üzerinde çok büyük etkisi olmuştur.

La conquista de Inglaterra por los normandos tuvo un gran efecto sobre la lengua inglesa.

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken

Cuando la sobrina del rey hizo llorar a su esposa, Ney se enfrentó a ella y le gritó: "Yo y