Translation of "Babamın" in Spanish

0.019 sec.

Examples of using "Babamın" in a sentence and their spanish translations:

Babamın arabası yenidir.

El auto de mi padre es nuevo.

Bu, benim babamın.

Es de mi padre.

Babamın işini devralacağım.

- Voy a heredar el negocio de mi padre.
- Voy a seguir el negocio de mi padre.

Babamın sesine benziyor.

Parece la voz de mi padre.

Bu benim babamın.

Esto es de mi padre.

Babamın işi ilginç.

El trabajo de mi padre es interesante.

Babamın yardımını istedim.

Le pedí ayuda a mi padre.

Babamın hobisi balıkçılıktır.

El pasatiempo de mi padre es la pesca.

Babamın saçları ağarıyor.

- A mi padre le están saliendo canas.
- Mi padre se está quedando canoso.

Bu, babamın evi.

Es la casa de mi padre.

- Profesör Hudson babamın arkadaşıdır.
- Profesör Hudson babamın arkadaşı.

El profesor Hudson es amigo de mi padre.

- Bu, babamın ilk mektubu.
- O, babamın ilk mektubu.

Es el primer escrito de mi padre.

Babamın söylediği şey buydu.

Eso es lo que mi padre dijo.

Babamın söylediği şeylerden biri,

una de las cosas que dijo mi padre,

Onu babamın hesabına yaz.

Ponelo en la cuenta de mi padre.

Babamın odası çok büyüktür.

El cuarto de mi padre es muy grande.

Babamın yıllık gelirini bilmiyorum.

No conozco los ingresos anuales de mi padre.

Babamın bir restoranı var.

Mi padre tiene un restaurante.

Ben babamın yerini alacağım.

Yo sustituiré a mi padre.

Babamın mezarını ziyaret ettim.

Visité la tumba de mi padre.

Halam, babamın kız kardeşidir.

Mi tía es la hermana de mi padre.

"Bunlar kimin gazeteleri?" "Babamın."

¿De quién son estos periódicos? -Son de mi padre.

Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

- No me avergüenza que mi padre sea pobre.
- No me avergüenzo de que mi padre sea pobre.

Babamın fakirliğinden utanç duymuyorum.

No me avergüenzo de la pobreza de mi padre.

Burası babamın doğduğu yer.

Éste es el lugar donde nació mi padre.

Babamın filmi izlemesini istiyorum.

Quiero que mi padre vea la película.

Uçak babamın çiftliğine indi.

- El avión aterrizó en la granja de mi papá.
- El avión aterrizó en la finca de mi padre.

Bu babamın öğrencilerinden biri.

Es uno de los estudiantes de mi padre.

Babamın birçok kitabı var.

Nuestro padre tiene muchos libros.

Bu, babamın ilk mektubu.

Esta es la primera carta de mi padre.

Bu, babamın doğduğu köydür.

Éste es el pueblo en el que nació mi padre.

Bu araba benim babamın.

- Este es el auto de mi papá.
- Este coche es de mi padre.

Babamın birsürü kitabı var.

Mi padre tiene muchos libros.

Babamın yaptığı evde yaşıyorum.

Yo vivo en la casa que mi padre construyó.

Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.

La empresa de mi padre está al borde de la bancarrota.

Babamın arabası İtalya'da yapılmıştır.

El auto de mi padre es hecho en Italia.

Masadaki kelime işlemci benim babamın.

El procesador de texto del escritorio es el de mi padre.

Ama babamın yapmamı istediğini sanmıyorum.

Pero no creo que mi padre quisiera que yo lo hiciera.

Babamın içki içmekten vazgeçmesi zordur.

Es difícil para mi padre dejar la bebida.

Onlar, babamın halini hatırını sordular.

Ellos preguntaron por mi padre.

Cumartesi babamın boş olduğu gündür.

El sábado es cuando mi padre está libre.

Bu, babamın yazdığı ilk şey.

Es la primera cosa que escribió mi padre.

Babamın bana verdiği saati kaybettim.

Perdí el reloj que me dio papá.

"Bunlar kimin gözlükleri?" "Onlar babamın."

"¿De quién son estos anteojos?" -- "Los anteojos son de mi padre."

Babamın erkek kardeşi benim amcamdır.

El hermano de mi padre es mi tío.

Babamın kız kardeşi benim halamdır.

La hermana de mi padre es mi tía.

Babamın kırmızı bir sakalı var.

Mi padre tiene una barba roja.

Babamın çiçekleri sulamasına yardım ettim.

Ayudé a mi padre a regar las flores.

Babamın yeni bir arabası var.

Mi padre tiene un coche nuevo.

Babamın o zaman söylediği kıymetli.

Mi padre solía decir que el tiempo es oro.

Babamın bana yardım edeceğini biliyorum.

Sé que mi padre me ayudará.

Burası benim babamın çalıştığı yer.

Aquí es donde trabaja mi padre.

Kate babamın restoranına doğru koştu.

Kate corrió hacia el restaurante de mi padre.

Anne babamın ikisi de halen yaşıyor.

Los dos padres aún viven.

Babamın 30 yıldır sakladığı günlüğünü buldum.

Encontré el diario que mi padre mantuvo por 30 años.

Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.

Encontré el diario que mi padre mantuvo por 30 años.

Babamın ne zaman geri döneceğini bilmiyorum.

No sé cuándo regresará mi padre.

Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.

A veces oigo a mi papá cantando en el baño.

Babamın mavi gri bir kravatı var.

Mi padre tiene una corbata azul y gris.

Yılda iki kez babamın evine giderim.

Visito a mi padre dos veces por año.

Babamın erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

La esposa del hermano de mi padre es mi tía.

Babamın kız kardeşinin kocası benim eniştem.

El marido de la hermana de mi padre es mi tío.

Babamın hapiste olduğunu hiç kimseye söylemedim.

Nunca le dije a nadie que mi padre está preso.

Babamın beni beklediği eve gitmek istiyorum.

Yo quiero volver a casa, donde mi padre me está esperando.

Babamın ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

No sé cuándo regresará mi padre.

Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyarım.

A veces oigo a mi padre cantar en el baño.

Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.

Acabo de descubrir que mi papá no es mi padre biológico.

Babamın o zaman söylediğini asla unutmayacağım.

Nunca olvidaré lo que papá dijo entonces.

Babamın hâlâ sağ olduğunu düşünmeden edemiyorum.

No puedo evitar pensar que mi padre sigue con vida.

Babamın tarafından anneannem yüz yaşına girdi.

Mi abuela materna ha cumplido cien.

Babamın 30 yıldır sakladığı günlüğü buldum.

Encontré el diario que mi padre mantuvo por 30 años.

"Babamın geçen yıl öldüğünü öğretmenimin bilmesini istiyorum

"Me gustaría que mi maestra supiese que mi papá murió este año

Geçen yaz babamın doğduğu yeri ziyaret ettim.

Visité la ciudad natal de mi padre el verano pasado.

Anne ve babamın ikisi de hayatta değil.

Mis dos padres no están vivos.

Babamın beni yetiştirdiği gibi oğlumu yetiştirmek istiyorum.

Quiero criar a mi hijo como mi padre me crió a mí.

Doktor, babamın ağır şeyler taşımasına müsaade etmedi.

El médico no permitía a mi padre cargar cosas pesadas.

Bu araba babamın ama yakında benim olacak.

Este coche es de mi padre, pero pronto será mío.

Babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.

Estoy orgulloso de que mi padre sea un buen cocinero.

Ailecek, babamın buluşlarına karşı özel bir sevgimiz var.

En mi familia, tenemos un amor especial por los inventos de mi padre.

Ben anne ve babamın katili ile karşı karşıyaydım.

Quedé cara a cara con el asesino de mis padres.

Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.

El objetivo de mamá era graduarse de la universidad, pero la meta de mi papá era mamá.

Ben babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.

- Estoy orgulloso de que mi padre sea un buen cocinero.
- Estoy orgullosa de que mi padre sea un buen cocinero.

Babamın ve annemin orada büyük bir çiftliği var.

Mi padre y mi madre tienen una gran granja allá.

Her şey düşünüldüğünde, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

Tomándolo todo en cuenta, la vida de mi padre fue feliz.

Babamın, Rudy'nin babasını kurtarması için biraz geç olsa da

Aunque ya era muy tarde para que mi padre salvara al suyo,

Bana babamın ölümünü bildiren telefon konuşmasını aldığımda tamamen telaşlanmıştım.

Cuando recibí la llamada informándome de la muerte de mi padre, estaba completamente aturdido.

O benim babamın babası. O benim baba tarafından büyükbabam.

Él es el padre de mi padre. Es mi abuelo paterno.

Babamın bir çiftliği ve cins sığırları ve atları var.

Mi padre tiene un rancho y cría ganado y caballos.