Translation of "Ağaç" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Ağaç" in a sentence and their spanish translations:

Ağaç diktir.

El árbol está recto.

Ağaç yeşil.

- El árbol es verde.
- El árbol está verde.

Ağaç dikin!

- ¡Planta árboles!
- ¡Plante árboles!

Ağaç nerede?

¿Dónde está el árbol?

Ağaç düştü.

El árbol se cayó.

Ağaç devrildi.

El árbol se cayó.

Bu ağaç yaklaşık şu ağaç kadar uzundur.

Este árbol es casi tan alto como ese.

Tırmanacak ağaç kalmadı.

Se está quedando sin árbol.

Ağaç çok uzadı.

El árbol creció muy alto.

O bir ağaç.

Eso es un árbol.

Birçok ağaç yıkıldı.

Se cayeron muchos árboles.

Ağaç yolu kapattı.

- El árbol obstruyó el camino.
- El árbol bloqueó la calle.

Bu bir ağaç.

Esto es un árbol.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

- El árbol ha dejado de crecer.
- El árbol paró de crecer.

Gördüğün ağaç meşe.

El árbol que viste era un roble.

Bir ağaç meyvesinden tanınır.

Por su fruto se conoce al árbol.

Ağaç henüz hazır değil.

El árbol no está listo aún.

Görünürde bir ağaç yoktu.

No había ni un árbol a la vista.

Bir ağaç çizmek istiyorum.

Me gustaría dibujar un árbol.

Hiç ağaç devirdin mi?

¿Has derribado alguna vez un árbol?

Hiç ağaç diktin mi?

¿Has plantado un árbol alguna vez?

Hiç ağaç budadın mı?

¿Has podado un árbol alguna vez?

Bu ağaç kaç yaşında?

¿Cuántos años tiene este árbol?

Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.

Tengo que plantar árboles en el jardín.

Ben bir ağaç diktim.

Yo he plantado un árbol.

Ben, bir ağaç diktim.

Yo he plantado un árbol.

Bir ağaç meyvelerinden tanınır.

Se reconoce a un árbol por sus frutos.

Adada hiç ağaç yoktu.

No había árboles en la isla.

Şuraya bir ağaç dikin.

- Planta un árbol por allí.
- Plantad un árbol por allí.
- Plante un árbol por allí.
- Planten un árbol por allí.
- Planta un árbol por allá.
- Plantad un árbol por allá.
- Plante un árbol por allá.
- Planten un árbol por allá.

En sevdiğiniz ağaç nedir?

¿Cuál es tu árbol favorito?

- Parkta birçok ağaç var mı?
- Parkta çok ağaç var mı?

¿Hay muchos árboles en el parque?

Bu ağaç oldukça iyi olabilir.

Este árbol podría funcionar.

Bir ağaç kovuğu incelemeye değerdir.

Vale la pena investigar el hueco de un árbol.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

En la naturaleza, se posan en los huecos de los árboles.

100 milyon ağaç yok oldu

100 millones de árboles desaparecieron

Çoğu ağaç kışın yapraklarını kaybeder.

Muchos árboles pierden las hojas en invierno.

Arka bahçemde bir ağaç var.

Hay un árbol en mi patio trasero.

Devrilen bir ağaç yoku kapattı.

Un árbol derribado bloqueó el camino.

Ağaç her an düşmeye hazırdı.

El árbol se podía caer en cualquier momento.

Bir ağaç evin önünde duruyor.

Frente a la casa hay un árbol.

Ben bu ağaç gölgesini satmayacağım.

No voy a vender la sombra de este árbol.

O bahçede bir ağaç kesti.

Él tumbó un árbol en el jardín.

Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.

Este árbol lleva frutos desagradables.

Eski bir ağaç gölge sağlar.

Un árbol viejo da sombra.

Avlumuzda üç tane ağaç var.

- Tenemos tres árboles en nuestro patio trasero.
- Tenemos tres árboles en nuestro traspatio.

Tom bir ağaç evde yaşıyor.

Tom vive en una casa árbol.

Devrilmiş bir ağaç yolu kapattı.

Un árbol caído bloqueaba el paso.

O bir ağaç dalı kesti.

Él cortó una rama del árbol.

Bu çok uzun bir ağaç.

Este es un árbol muy alto.

Bu ağaç diğerlerinden daha büyük.

Este árbol es más grande que todos los otros.

Büyük bir ağaç fırtınada düştü.

Un gran árbol cayó en la tormenta.

Büyük bir ağaç fırtınada devrildi.

Un gran árbol fue tumbado por la tormenta.

Birçok ağaç fırtına tarafından yıkıldı.

La tormenta derribó muchos árboles.

Bu ağaç benden daha yaşlı.

Este árbol es más viejo que yo.

Bu ne tür bir ağaç?

¿Qué tipo de árbol es éste?

Bu ağaç harika bir gözlem noktası.

Este árbol es un punto de observación perfecto.

Bu ağaç gibi bir şeyi kullanabiliriz.

Podemos usar algo como este árbol.

Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.

Esa corteza sí que arde. Es muy inflamable.

Tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı.

Solía haber un árbol alto junto al templo.

Evimin önünde uzun bir ağaç vardı.

- Había un alto árbol frente a mi casa.
- Había un árbol alto frente a mi casa.

Parkta bir sürü uzun ağaç var.

Hay muchos árboles altos en el parque.

Şimdiye kadar ilk kez ağaç kestim.

Es la primera vez que he derribado un árbol.

Evimin önünde uzun bir ağaç var.

Hay un árbol alto en frente de mi casa.

Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.

Hay muchos árboles alrededor de la laguna.

Yeryüzünde yüzün üzerinde ağaç çeşidi vardır.

Hay más de cien especies de árboles en la Tierra.

Tom başını bir ağaç dalına çarptı.

Tom golpeó su cabeza con la rama de un árbol.

Bu ağaç, o arabadan daha yaşlı.

Este árbol es más viejo que ese auto.

İyi bir ağaç, kötü meyveler veremez.

No hay árbol bueno que dé frutos malos.

Kaçak ağaç kesimi önemli ölçüde azalmıştır.

La explotación forestal ilegal ha disminuido considerablemente.

Çocuklar kendilerine bir ağaç ev yaptılar.

Los niños se construyeron una casita en el árbol.

Meyve bahçende kaç tane ağaç var?

¿Cuántos árboles hay en tu huerto?

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

En estas condiciones, es casi imposible encontrar madera seca.

Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!

Esa corteza sí que arde. Es muy inflamable.

Geceleri... ...ormanın ağaç örtüsü fantastik yaratıklarla canlanır.

A la noche, el dosel de la jungla se llena de vida con bestias fantásticas.

Bir çok ağaç meyve ve çiçek görebiliriz

podemos ver muchos árboles, frutas y flores

O, Paul'ün onu ağaç ettiğini fark etti.

Se dio cuenta de que Paul le había dejado plantado.

O kişi, kedimin ağaç üzerinde yaşadığını düşünüyor.

Esa persona piensa que mi gato vive en el árbol.

Şimdiye kadar ilk kez bir ağaç diktim.

Esta es la primera vez que he plantado un árbol.

Sen hiç balta ile ağaç kestin mi?

¿Alguna vez haz talado un árbol con un hacha?

Onun caddesinde çiçek ya da ağaç yoktu.

No había flores o árboles en su calle.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç.

Es el árbol más alto que he visto hasta ahora.

Geri geri gitme. Arkada bir ağaç var.

- No dé marcha atrás que hay un árbol.
- No des marcha atrás. Hay un árbol detrás de ti.

Bu ağaç her yıl iyi şeftali verir.

Cada año, este árbol da deliciosos duraznos.

Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.

Si un árbol muere, planta otro en su lugar.

Ölen yapraklarını döken bir ağaç gibi ol.

Sé como un árbol y deja caer las hojas muertas.

Dünyanın en kurak çölü olan Atacama'ya ağaç dikebiliriz.

se puede forestar Atacama, el desierto más seco del mundo.

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

Cada una da frutos solo unos días al año.

Uzun boylu bir ağaç evini bizim bakışımızdan sakladı.

Un árbol grande nos tapaba la casa.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Lleno de pasto fresco que no crece bajo el espeso dosel del bosque,

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Las ranas punteadas tienen una forma ingeniosa de verse entre sí a la noche.