Translation of "çıkarıyor" in Spanish

0.025 sec.

Examples of using "çıkarıyor" in a sentence and their spanish translations:

Motor hırıltı çıkarıyor.

El motor está ronroneando.

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

como una manera de estar en el mundo.

TT: (Pes ses çıkarıyor)

TT: (Tono grave)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

TT: (Tono agudo)

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

que acechan las calles de Bombay.

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

revela buenas imágenes

Iyi bir iş çıkarıyor.

pero hace un buen trabajo.

Bu beni çileden çıkarıyor.

- Me está volviendo loco.
- Esto me está volviendo loco.

Tom iyi iş çıkarıyor.

Tom hace un buen trabajo.

Tom güneşin keyfini çıkarıyor.

Tom está disfrutando bajo el sol.

Şehrin keyfini çıkarıyor musun?

¿Estás disfrutando la ciudad?

Otomat garip sesler çıkarıyor.

La máquina expendedora está haciendo unos ruidos extraños.

Çocuklar çok fazla gürültü çıkarıyor.

- Los chicos están haciendo demasiado ruido.
- Los niños están metiendo demasiado ruido.

Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.

La arqueología revela los secretos del pasado.

Motor garip bir ses çıkarıyor.

El motor está haciendo un ruido raro.

Tom bana çok sorun çıkarıyor.

Tom me causa muchos problemas.

Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.

Tom me causa mucho trabajo extra.

TT: (Tiz ve pes sesler çıkarıyor)

TT: (Tonos agudos y graves)

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

La luz ultravioleta revela cazadores ocultos.

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la noche presenta a los animales oportunidades y desafíos

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la noche presenta a los animales oportunidades y desafíos

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

Las cámaras nocturnas revelan su mundo secreto.

Nasıl bunu benim karşıma çıkarıyor diye

¿Cómo me hace enfrentar esto?

Blackie yemek yerken çok ses çıkarıyor.

Blackie hace mucho ruido mientras come.

Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.

El ladrido de la hiena suena como una carcajada.

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

Pero el sol bajo revela la silueta del lobo.

Yazın, Avrupalı insanlar uzun tatilin keyfini çıkarıyor.

En verano, los europeos disfrutan de largas vacaciones.

Benim çalar saatim çok gürültülü ses çıkarıyor.

Mi despertador hace tictac demasiado fuerte.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

La luz infrarroja, invisible para los monos, revela su posición elevada.

Bu kişiyi tanıyor olabilir misiniz diye karşınıza çıkarıyor

puedes conocer a esta persona

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Trabaja duro para ganarse la vida.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

Nuestras cámaras nocturnas revelan lo que, quizá, sea un nuevo comportamiento.

Ben ailemle birlikte pazar günün keyfini çıkarıyor olmam gerekir.

Yo debería estar disfrutando el domingo con mi familia.

Tom, hava durumunu tahmin etmede oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

- Tom es bueno previendo el tiempo.
- A Tom se le da bastante bien prever el tiempo.

Hannibal tarafına geçmesini sağladığı Galya'lılar ile neredeyse ordusunu iki katına çıkarıyor.

Hannibal tuvo éxito en llevar a los galos a su lado, casi duplicando su ejército.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Una mamá puma y sus cuatro cachorros aprovechan el calor antes del anochecer.

Belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

regularmente emerge en cierto orden algoraitma.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Más arriba, una cámara sensible al calor revela a otro cazador escondido en la oscuridad.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Pero las cámaras con poca luz revelan una especie con un enfoque diferente.