Translation of "Keyfini" in English

0.116 sec.

Examples of using "Keyfini" in a sentence and their english translations:

Gösterinin keyfini çıkar.

Enjoy the show.

Akşamın keyfini çıkarın.

Enjoy your evening.

Uçuşun keyfini çıkarın.

Enjoy the flight.

Anın keyfini çıkarın.

- Enjoy the moment!
- Enjoy the moment.

Oyunun keyfini çıkarın.

Enjoy the game.

Kedi güneşin keyfini çıkarıyordu.

The cat was basking in the sun.

Tom güneşin keyfini çıkarıyor.

Tom is basking in the sun.

Şehrin keyfini çıkarıyor musun?

Are you enjoying the city?

Yaz mevsiminin keyfini çıkar.

Enjoy your summer.

Hafta sonunun keyfini çıkar.

Enjoy the weekend.

Lütfen dansın keyfini çıkarın.

Please enjoy yourself at the dance.

Umarım izninizin keyfini çıkarırsınız.

- I hope you'll enjoy your leave.
- I hope that you'll enjoy your leave.

Dışarıda yemenin keyfini çıkarıyorum.

I enjoy eating out.

İmkânım varken keyfini çıkarıyorum.

I'm enjoying it while I can.

- İyi tatiller.
- Tatilin keyfini çıkarın.

Enjoy your holidays.

Arkanıza yaslanın ve keyfini çıkarın.

Sit back and enjoy it.

Çiçekler onun keyfini yerine getirdi.

The flowers cheered her up.

Amacım senin keyfini kaçırmak değildi.

That wasn't my intention to get upset you.

Onlar Çin dominosunun keyfini çıkardılar.

They indulged in mahjong.

O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.

He enjoyed cycling.

Biz müzik dinlemenin keyfini çıkardık.

We enjoyed listening to the music.

Lütfen bu otelde kalmanın keyfini çıkarın.

Please enjoy your stay at this hotel.

- Bunun tadını çıkaralım.
- Bunun keyfini çıkaralım.

- Let's make the most of it.
- Let's make the best of it.

Tom'un keyfini kaçırabilecek bir şey yapmayalım.

Let's not do anything that might upset Tom.

Arkanıza yaslanın ve gösterinin keyfini çıkarın.

Sit back and enjoy the show.

Tom muhtemelen bunu yapmanın keyfini çıkaracaktır.

Tom will probably enjoy doing that.

Sami yeni evinin rahatlığının keyfini yaşıyordu.

Sami was enjoying the comfort of his new home.

şimdiki çocuklar pek bunun keyfini çıkaramıyor sanırım

I guess the kids today can't enjoy much

Yazın, Avrupalı insanlar uzun tatilin keyfini çıkarıyor.

In summer, European people enjoy long holidays.

Ay ışığının keyfini çıkarabilmek için ışıkları kapattı.

She turned off the lights so she could enjoy the moonlight.

Temiz havanın keyfini çıkarabilmem için pencereyi açıyorum.

I'm opening the window so I can enjoy the fresh air.

Sadece arkanıza yaslanın ve gösterinin keyfini çıkarın.

Just sit back and enjoy the show.

Tom Mary'ye izin gününün keyfini çıkarmasını söyledi.

Tom told Mary to enjoy her day off.

Sami, Mısır'da ayrıcalıklı bir hayatın keyfini sürdü.

Sami enjoyed a privileged life in Egypt.

Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.

It is difficult for beginners to enjoy windsurfing.

- Bunun keyfini çıkaracaksın.
- Bundan zevk alacaksın.
- Bundan hoşlanacaksın.

You'll get a kick out of it.

Tom gerçekten Mary ile şarkı söylemenin keyfini çıkarmıyor.

Tom doesn't really enjoy singing with Mary.

- Manzara hoşuna gitti mi?
- Manzaranın keyfini çıkardın mı?

Did you enjoy the view?

Onu böyle rahatsız etmeye devam edersen, o, keyfini kaybedecek.

If you persist in bothering her like that, she'll lose her temper.

Ben ailemle birlikte pazar günün keyfini çıkarıyor olmam gerekir.

I should be enjoying Sunday with my family.

Tom ve Meryem Fransa'daki hac yolu yürüyüşünün keyfini çıkarıyor.

Tom and Mary are enjoying a walk along the pilgrims' trail in France.

Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.

I didn't want to go; I preferred to stay home, enjoying my solitude.

Hawaii'de biz okyanusta tüm yıl boyunca yüzmenin keyfini çıkarabiliriz.

In Hawaii, we can enjoy swimming in the ocean all year round.

Cuma geldiğinde benim rahatlama ve hafta sonunun keyfini çıkarma zamanım.

When Friday comes around, it's time for me to let my hair down and enjoy the weekend.

Kendinize biraz patlamış mısır alın, arkanıza yaslanın ve gösterinin keyfini çıkarın.

Get yourself some popcorn, sit back and enjoy the show.

Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.

After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.

- O dikkatsiz araç kullanmanın keyfini çıkarır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan çok büyük zevk alır.

He gets a kick out of reckless driving.