Translation of "Nihayet" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "Nihayet" in a sentence and their portuguese translations:

Nihayet.

Finalmente...

Nihayet beslenebilecekler.

Finalmente, uma oportunidade para se alimentarem.

Kurtuldu. Nihayet.

Deixou-o para trás. Finalmente.

- Sonunda!
- Nihayet!

Finalmente!

Nihayet planımızı onayladı.

Ele finalmente aprovou nosso plano.

Nihayet, o geldi!

Finalmente, ela chegou!

Nihayet kararımı verdim.

Eu finalmente me decidi.

Nihayet o burada.

Finalmente ela está aqui.

Hafta nihayet bitti.

A semana finalmente terminou.

Nihayet serbest bırakıldım.

- Finalmente, fui libertado.
- Afinal fui libertado.
- Acabei sendo libertado.

Çocuklar nihayet uyuyor.

- Finalmente, as crianças dormem.
- Finalmente, os miúdos dormem.

Tom nihayet yakalandı.

- Tom finalmente foi pego.
- O Tom finalmente foi pego.

Tom nihayet uyandı.

Tom finalmente acordou.

Nihayet evlendi onunla.

- Até que enfim, ele se casou com ela.
- Ele acabou se casando com ela.
- Ele acabou por se casar com ela.

Tom nihayet geldi.

Tom finalmente chegou.

Tom nihayet yakalanmıştı.

O Tom foi finalmente capturado.

Nihayet bugün Cuma.

- Finalmente é sexta-feira.
- Finalmente é sexta.

Kış nihayet geliyor.

O inverno está finalmente chegando.

Tom nihayet başardı.

Tom finalmente obteve sucesso.

Gelgit nihayet tersine dönüyor.

Finalmente, a maré está a mudar.

Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.

Finalmente, o Sol desaparece no horizonte...

Kız kardeşim nihayet nişanlandı.

Finalmente minha irmã noivou.

Şimdi nihayet kolay uyuyabilirim.

Agora eu posso finalmente dormir sossegado.

Tom nihayet adını değiştirdi.

Tom finalmente mudou de nome.

Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.

Tom finalmente deixou Boston.

Kâşifler nihayet hedefine ulaştı.

Os exploradores finalmente atingiram o seu objetivo.

Nihayet, evime hoş geldiniz.

Seja bem-vinda à minha casa, finalmente.

Tom nihayet affetti beni.

Tom finalmente me perdoou.

Tom nihayet nedenini anladı.

Tom finalmente entendeu o porquê.

Tom nihayet bunu anladı.

O Tom finalmente entendeu.

Tom nihayet istifa etti.

- Tom finalmente se demitiu.
- O Tom acabou se demitindo.
- O Tom acabou por pedir demissão.

Tom nihayet sorunu anladı.

Tom entendeu finalmente o problema.

Tom nihayet uykuya daldı.

O Tom finalmente adormeceu.

Sanırım nihayet şimdi anlıyorum.

- Eu acho que agora eu finalmente entendi.
- Acho que agora eu finalmente entendi.

Nihayet seninle tanıştığıma sevindim.

- Estou feliz por finalmente te conhecer.
- Eu estou feliz por finalmente te conhecer.

Tuvaletten nihayet ne zaman çıkacaksın?

- Quando, finalmente, vai sair do banheiro?
- Quando você vai, finalmente, sair do banheiro?

Tom nihayet emekli olmak zorundaydı.

Tom finalmente teve que se aposentar.

Tom nihayet bir şey kazandı.

Tom finalmente ganhou alguma coisa.

Tom nihayet Mary'nin dikkatini çekti.

Tom finalmente conseguiu a atenção de Maria.

Tom ve Mary nihayet evlenecekler.

O Tom e a Mary finalmente vão se casar.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Finalmente, a cria ouve um chamamento familiar.

Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.

Por fim, um parque urbano sem iluminação.

Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.

Por fim, Mario conseguiu conquistar o amor da princesa.

- Bu an meselesi.
- Nihayet.
- Hele şükür.

- Já está na hora.
- Já era hora.
- É uma questão de tempo.

- Nihayet bugün Cuma.
- Sonunda bugün Cuma.

- Finalmente, é sexta-feira.
- Até que enfim, é sexta-feira.

O nihayet Savaş ve Barış'ı okudu.

Ela finalmente leu "Guerra e Paz".

Tom'un nihayet evet dediğini bana söyleme.

Não me diga que o Tom finalmente disse sim.

Tom nihayet geçen yaz Boston'a gitti.

- Finalmente o Tomás foi a Boston no verão passado.
- Finalmente o Tomás foi para Boston no verão passado.

Tom nihayet onun yapmasını istediğimiz şeyi yaptı.

Tom finalmente fez o que lhe pedimos que fizesse.

Tom senin nihayet geldiğini bilmekten mutlu olurdu.

Tom ficaria feliz em saber que você finalmente veio.

Tom nihayet bu sözlerle Mary'yi ikna etti.

Com essas palavras, Tom finalmente convenceu Maria.

Mary nihayet bu sözlerle Tom'u ikna etti.

Com essas palavras, Maria finalmente convenceu Tom.

Tom ve Mary nihayet evlenmeye karar verdiler.

Tom e Mary finalmente decidiram se casar.

Tom nihayet bizim için çalışmayı kabul etti.

- Tom finalmente concordou em trabalhar para nós.
- Tom finalmente concordou em trabalhar para a gente.

- Sonunda dağın tepesine ulaştılar.
- Nihayet dağın zirvesine vardılar.

Eles finalmente alcançaram o pico da montanha.

Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.

Depois de oito meses, ele finalmente recomeçou a ter encontros com meninas.

Bugün nihayet ona seni seviyorum deme cesaretini buldum.

Hoje eu finalmente tive a coragem de lhe dizer "Eu te amo!".

Sen onun nihayet eve geri döndüğünü zaten duydun mu?

- Você já está sabendo que ele finalmente voltou para casa?
- Você já ouviu dizer que ele finalmente voltou para casa?
- Tu já ouviste falar que ele voltou finalmente para casa?
- Vocês já ficaram sabendo que ele voltou finalmente para casa?

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

Finalmente, outra aranha-branca-da-areia. Mas não era esta que ele procurava.

İnsanların neden beni aptal yerine koyduklarını nihayet bana açıkladığın için teşekkürler.

Obrigado por me explicar finalmente por que as pessoas me tomam por um idiota.

Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.

Finalmente tenho tempo para responder às correspondências que eu recebi durante estas três semanas.

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

Ele sai para poder absorver oxigénio diretamente do ar. Finalmente, o Sol volta.

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

Por fim, os dois chefes das tribos indígenas decidiram fazer as pazes e fumar o cachimbo da paz.