Translation of "Keskin" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Keskin" in a sentence and their portuguese translations:

Makas keskin değil.

As tesouras não estão afiadas.

Bıçak keskin değil.

- A faca não está afiada.
- A faca não é afiada.
- A faca está cega.

- Bıçağım keskin.
- Bıçağım keskindir.

Minha faca está amolada.

Bu bıçak çok keskin.

Esta faca está bem afiada.

Tom, oldukça keskin biri.

Tom é bem perspicaz.

Köpeklerin keskin dişleri vardır.

Os cachorros têm dentes afiados.

- Benim burada keskin bir ağrım var.
- Burada keskin bir ağrım var.

Tenho uma dor aguda aqui.

Çatı keskin bir açıyla eğimlidir.

O telhado declina num ângulo agudo.

Midemde keskin bir ağrı hissettim.

Senti uma dor aguda no estômago.

Korku keskin kılıçlardan daha zararlıdır.

O medo machuca mais do que a mais afiada das espadas.

Dikkatli ol! Bıçak çok keskin.

Cuidado! A faca é muito afiada.

Bu bıçak çok keskin değil.

Esta faca não está muito afiada.

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Escolher o pedregulho afiado foi um erro,

Sorun, şu çıkıntıların... ...çok keskin olması.

O problema é que as arestas são muito afiadas.

Tom'un keskin bir bıçağa ihtiyacı var.

Tom precisa de uma faca afiada.

Koklama duyusu, tazınınkinden dört kat daha keskin.

É quatro vezes mais apurado do que o de um cão de caça.

Geçen yıl fiyatlarda keskin bir artış vardı.

Houve um aumento acentuado de preços no ano passado.

Tom bir keskin nişancı tarafından başından vuruldu.

Tom levou um tiro na cabeça por um franco atirador.

En güzel çiçeklerin en keskin dikenleri vardır.

As flores mais bonitas têm espinhos mais agudos.

Jilet gibi keskin kenarları sizi testere gibi keser.

As suas folhas extremamente afiadas cortam como lâminas.

- Göğsümde keskin bir ağrı var.
- Göğsümde şiddetli bir ağrı var.

Eu estou com uma dor aguda no peito.

Ama sorun şu ki bu keskin kayalar halatı bir bıçak gibi kesebilir.

O problema é que estas rochas afiadas podem cortar a corda.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

Ou posso pôr folhas e paus na minha mochila e disfarçar a minha silhueta.

- Alıştırma mükemmel yapar.
- Uygulama usta yapar.
- Bıçak ne kadar çok dövülürse o kadar keskin olur.

A prática faz o mestre.