Translation of "Kalem" in Portuguese

0.024 sec.

Examples of using "Kalem" in a sentence and their portuguese translations:

- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.

A caneta não está funcionando.

Kalem siyah.

O lápis é preto.

- Bir kalem almalıyım.
- Bir kalem bulmalıyım.

Eu preciso arranjar uma caneta.

Bu kalem beyazdır.

Este lápis é branco.

Bu kalem benim.

Esta caneta é minha.

Ne çok kalem!

Quantas canetas!

Kalem, mürekkep akıtıyor.

A caneta está soltando tinta.

Kalem uzun değildir.

O lápis não é comprido.

Kalem uzun mudur?

O lápis é comprido?

- Bu kalem gri değil.
- Bu kurşun kalem gri değil.

Este lápis não é cinza.

Bu bir kurşun kalem ve o bir dolma kalem.

Isso é um lápis e aquilo é uma caneta.

Kalem kılıçtan daha güçlüdür.

A caneta é mais forte que a espada.

Bu kurşun kalem kırmızı.

Este lápis é vermelho.

Bu kalem bana ait.

Essa caneta é minha.

Bu kalem en iyisidir.

Esta caneta é a melhor.

Ona bir kalem vereceğim.

Eu lhe darei uma caneta.

Mesela, bu bir kalem.

Por exemplo, isto é uma caneta.

Kalem kutumu evde unuttum.

Eu esqueci o meu estojo em casa.

Bir kalem getirmeyi unutma.

Não se esqueça de trazer uma caneta.

Bu kalem senin mi?

Aquele é o seu lápis?

Bu kalem kullanabilir miyim?

Posso usar esta caneta?

Bu kalem ne kadar?

Quanto custa esta caneta?

Bir kalem ödünç alacağım.

Eu emprestarei uma caneta.

Tom bir kalem istedi.

O Tom pediu uma caneta.

Mavi bir tükenmez kalem, kırmızı ve siyah bir tükenmez kalem istiyorum.

Quero uma caneta azul, uma vermelha e uma preta.

Masada hiç dolma kalem yok.

Não há canetas na mesa.

Masada bir kalem var mı?

Há uma caneta sobre a carteira?

Tom bana bir kalem verdi.

- Tom me deu uma caneta.
- O Tom me deu uma caneta.

Onun kalem emme alışkanlığı var.

Tem o costume de chupar o lápis.

Bir kalem olmadan nasıl yazıyorum?

Como estou escrevendo sem uma caneta?

Kaç tane dolma kalem aldın?

- Quantas canetas você comprou?
- Quantas canetas vocês compraram?

Tom bir kurşun kalem aldı.

Tom pegou um lápis.

Bir dolma kalem bulmaya gideceğim.

Vou achar uma caneta.

Bu kurşun kalem bana ait.

Este lápis me pertence.

Yazı yazdığım kalem Tom'a aittir.

A caneta com a qual estou escrevendo pertence a Tom.

Bu en iyi dolma kalem.

Esta é a melhor caneta.

Bu kalem ne kadar uzundur?

Qual o tamanho deste lápis?

Burada beş kurşun kalem var.

Há cinco lápis aqui.

O kırmızı bir kalem mi?

- Essa é uma caneta vermelha?
- Aquela é uma caneta vermelha?

Bu kalem şundan daha iyi.

Este lápis é melhor que aquele.

Sana bir kalem ödünç vereceğim.

Eu lhe emprestarei uma caneta.

İki düzine kalem satın aldım.

- Comprei vinte e quatro lápis.
- Comprei duas dúzias de lápis.

O, elinde bir dolma kalem tutuyordu.

Ele estava segurando uma caneta na sua mão.

Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?

Você me empresta um lápis?

Bugün bir düzine kurşun kalem aldım.

Comprei uma dúzia de lápis hoje.

Bana bir kurşun kalem ödünç ver.

Me empreste um lápis.

Onu bir kalem satın almayı düşünüyorum.

- Eu pretendo comprar-lhe uma caneta.
- Eu pretendo comprar uma caneta para ele.

Cümle düzenlemek için kalem ikonuna tıklayın.

Para editar uma frase, clique no ícone em forma de lápis.

Kullanmanız için işte bir dolma kalem.

Aqui está uma caneta para você usar.

Bana bir kalem ödünç verebilir misin?

Você pode me emprestar uma caneta?

Bir kalem aldım ve yazmaya başladım.

Peguei um lápis e comecei a escrever.

Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?

Quantas canetas há na mesa?

Bir dolma kalem aldım fakat onu kaybettim.

Eu comprei uma caneta, mas eu a perdi.

Babam bana yeni bir dolma kalem verdi.

O meu pai me deu uma caneta-tinteiro nova.

Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.

- Ontem eu comprei uma caneta da que você tem.
- Eu comprei uma caneta igual à sua ontem.

Bir dolma kalem ve kâğıda ihtiyacım var.

Preciso de caneta e papel.

Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı.

Tom pegou uma caneta e começou a escrever.

- Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
- Bu dolmakalem mi yoksa kurşunkalem mi?

Isto é uma caneta ou um lápis?

- Bu kalem ne kadar?
- Bu kalemin maliyeti nedir?

Quanto custa esta caneta?

Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.

- Escreva o seu nome a lápis, por favor.
- Por favor utilize um lápis para escrever o seu nome.

O, onların her birine bir kurşun kalem verdi.

Ele deu um lápis a cada um.

Tom çekmeceyi açtı ve bir kurşun kalem çıkardı.

Tom abriu a gaveta e pegou o lápis.

- Bana fosforlu kalem lazım.
- Bana tahta kalemi lazım.

Eu preciso de um marcador.

- Bu bir kurşun kalemdir.
- Bu bir kurşun kalem.

Isto é um lápis.

Ben mektupları her zaman kalem ve mürekkeple yazarım.

Eu sempre escrevo cartas com pena e tinta.

Sonra dolma kalem elimden düştü ve ben sadece dinledim.

Então a caneta caiu da minha mão e eu apenas ouvi.

Hangisi daha uzun, bu kalem mi yoksa o mu?

Qual caneta é maior, esta ou aquela?

Doğum günü hediyen olarak sana bir dolma kalem aldım.

Comprei uma caneta de presente para o seu aniversário.

Yeni bir defter ve birkaç kurşun kalem satın aldım.

Comprei um caderno novo e alguns lápis.

Benim dolma kalem ile ne yaptın? Bir dakika önce buradaydı.

O que você fez com a minha caneta? Ela estava aqui um minuto atrás.

"Bana bir kalem ödünç verecek misin?" "Hiç yok ki bende."

"Você quer me dar uma pena?" "Não tenho nenhuma."

"Bana yazacak bir şeyler verin." "Bu tükenmez kalem işe yarar mı? "

"Dê-me algo para escrever." "Esta caneta esferográfica dá?"

Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

O presidente tinha o poder de salvar os homens da execução com uma canetada.

İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

Uma boa cabeça e um bom coração constituem sempre uma combinação formidável. Mas se a isso se acrescenta uma língua ou uma pena cultas, então se tem algo muito especial.