Translation of "Kırmızıya" in Portuguese

Işık kırmızıya döndü.

- A luz ficou vermelha.
- A luz se tornou vermelha.

Bisikletini kırmızıya boyadı.

- Ele pintou a bicicleta dele de vermelho.
- Ele pintou sua bicicleta de vermelho.

Kasabayı kırmızıya boyayalım.

Pintemos o bairro de vermelho.

Neden bankı kırmızıya boyadın?

Por que você pintou o banco de vermelho?

Trafik ışığı kırmızıya döndü.

O semáforo ficou vermelho.

Neden çitini kırmızıya boyadın?

- Por que você pintou a cerca de vermelho?
- Por que vocês pintaram a cerca de vermelho?

Tom ahırı kırmızıya boyadı.

Tom pintou o celeiro de vermelho.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

As folhas das árvores ficaram vermelhas.

Saçımı kırmızıya boyamak istiyorum.

Eu quero tingir o meu cabelo de vermelho.

O, kapıyı kırmızıya boyadı.

Ela pintou a porta de vermelho.

Son baharda yapraklar kırmızıya döner.

As folhas ficam vermelhas no outono.

O, saçını kırmızıya boyamak istiyor.

- Ela quer pintar o cabelo de vermelho.
- Ela quer pintar o cabelo dela de vermelho.

O, tırnaklarını hep kırmızıya boyar.

Ela sempre pinta suas unhas de vermelho.

Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.

- As unhas de Mary estavam pintadas de vermelho vivo.
- As unhas da Mary estavam pintadas de vermelho vivo.

Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

Eu não percebi o sinal ficar vermelho.

Babam posta kutusunu kırmızıya boyadı.

Meu pai pintou a caixa de correio de vermelha.

Tom son günlerde saçını kırmızıya boyadı.

Tom pintou o cabelo de vermelho faz pouco tempo.

Tom'un omuz hizasında kırmızıya boyanmış saçları var.

Tom tem o cabelo na altura do ombro pintado de vermelho.

O, trafik ışığı kırmızıya döndüğü için, arabasını durdurdu.

Como o semáforo ficou vermelho, ele parou o carro.

Çubuğun bir ucunu kırmızıya diğer ucunu maviye boya.

Pinte uma extremidade da haste de vermelho e a outra de azul.

Diğer AB ülkeleriyle uyumlu olarak bordo kırmızıya geçti.

mudou para vermelho borgonha em linha com outros países da União Europeia.

Tom Mary'yi saçını kırmızıya boyaması için ikna etmeye çalıştı.

- Tom tentou convencer Mary a pintar seu cabelo de vermelho.
- Tom tentou convencer Mary a pintar o cabelo dela de vermelho.