Translation of "Geniş" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Geniş" in a sentence and their portuguese translations:

Deniz çok geniş.

O mar é vastíssimo.

Ağzınızı geniş açın.

Abra bem a boca.

Onun kalbi geniş.

Ele tem um grande coração.

Geniş alanlar ormansızlaştı.

Grandes áreas foram desmatadas.

Geniş aileleri imdada yetişiyor.

Outros parentes vêm em seu auxílio.

Oda geniş ve aydınlıktır.

O quarto é vasto e claro.

Onun geniş omuzları vardı.

Ele tem ombros largos.

Geniş kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.

Nós moramos perto da grande biblioteca.

Mary'nin geniş omuzları var.

Mary tem ombros largos.

Benim geniş omuzlarım var.

Eu tenho ombros largos.

Onun geniş omuzları var.

Ela tem ombros largos.

Bizim geniş omuzlarımız var.

Nós temos ombros largos.

Tom'un gözleri geniş açıldı.

Os olhos de Tom se arregalaram.

Sanırım Tom geniş görüşlü.

- Eu acho que Tom é tolerante.
- Eu acho que o Tom é tolerante.

Tom'un geniş omuzları var.

Tom tem ombros largos.

Kanada geniş bir ülkedir.

O Canadá é um grande país.

Güzel ve geniş bir açı.

Postura ampla.

Onların yemek odası çok geniş.

A sala de jantar deles é muito espaçosa.

Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

O chá é muito cultivado na Índia.

Orijinal qipao geniş ve boldu.

O qipao original era largo e folgado.

Biz geniş bant aboneliği paylaşıyoruz.

Compartilhamos uma assinatura de banda larga.

Rusya dünyanın en geniş ülkesidir.

A Rússia é o maior país do mundo.

- Nehri yüzerek geçmek imkânsız. Çok geniş!
- Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.

- Não dá para atravessar o rio a nado, ele é muito extenso!
- Não é possível atravessar o rio a nado, ele é muito extenso!

Geniş kolugo sosyal ağının bir üyesi.

É membro de uma vasta rede social de colugos.

Ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Eu posso ver uma área muito grande

Bizim geniş bir kitap seçeneğimiz var.

- Nós temos uma ampla variedade de livros.
- Temos uma vasta gama de livros.
- Temos uma ampla variedade de livros.

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

O rio inundou uma grande área.

O daha geniş bir izleyiciye ulaşmak istiyor.

Ele quer alcançar um público maior.

Bu ürün için geniş bir pazar var.

Há um mercado amplo para este produto.

Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.

Essa decisão terá amplas e sérias consequências.

Çok geniş bir pirinç tarlası kenti çevreler.

Um enorme campo de arroz circunda a cidade.

Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

As crianças ocuparam a sala de aula grande e espaçosa.

Daha geniş bir dizi koruyucu önlemlerin parçası olmasıdır.

junto com o distanciamento social e a lavagem das mãos.

Görüş alanım eskisi kadar geniş değil gibi görünüyor.

Parece que meu campo de visão não é tão amplo como era.

Ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik.

mas queríamos olhar para isso de modo mais abrangente.

Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.

Patas amplas e peludas deslizam sobre a camada espessa de neve.

Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti.

Desde a guerra, o Japão tem avançado enormemente em ciência e tecnologia.

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

Árvores frutíferas necessitam de muito espaço para crescer.

Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

Nós repartiremos a enorme extensão de terra da família igualmente entre os nossos filhos.

Tom, böylesine geniş bir kitlenin önünde şarkı söylemek istemeyebilir.

O Tom pode não querer cantar na frente de um público tão grande.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Existem grandes diferenças de país pra país na velocidade e qualidade da banda larga.

- Tom birçok şeyle ilgileniyor.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.

Tom tem uma ampla variedade de interesses.

Avrupa ötesinde, savaş tüm dünyaya yayılıyor okyanuslar ve geniş Avrupa kolonileri.

Bir polarize fişin biri diğerinden daha geniş olan iki ağzı vardır.

Um plugue polarizado tem duas lâminas, uma mais larga que a outra.