Translation of "Kalbi" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Kalbi" in a sentence and their portuguese translations:

- Onun kalbi kırıktır.
- Onun kalbi kırık.

Seu coração está partido.

Kalbi atmayı bırakıyor.

O coração para de bater.

Onun kalbi kırıktı.

- Ele estava com o coração partido.
- Ele estava magoado.

Kalbi çılgınca çarpıyordu.

Seu coração batia desenfreadamente.

Onun kalbi geniş.

Ele tem um grande coração.

Tom'un kalbi kırık.

Tom está de coração partido.

Onun kalbi hasta.

Seu coração está doente.

İnsanın kalbi yozlaşmış.

O coração do homem está corrompido.

- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.

Ela tem bom coração.

Onun kalbi yavaş atıyordu.

Seu coração batia devagar.

Tom'un annesi kalbi kırıktı.

A mãe de Tom ficou de coração partido.

Tom kalbi kırık olacak.

Tom ficará de coração partido.

Onun iyi bir kalbi vardır.

Ele tem bom coração.

Onun kötü bir kalbi var.

Ele tem um mau coração.

Tom'un büyük bir kalbi var.

Tom tem um grande coração.

Onun saf bir kalbi var.

Ela tem o coração puro.

Onun kalbi altın kadar iyidir.

Ela tem um coração de ouro.

Onun altından bir kalbi var.

Ela tem um coração de ouro.

Ann'in müşfik bir kalbi var.

A Ana tem um bom coração.

Ahtapotların üç tane kalbi vardır.

Os polvos têm três corações.

Tom kalbi kırık olduğunu söyledi.

Tom disse que está com o coração partido.

Sami'nin kalbi çok hızlı çarpıyordu.

O coração de Sami estava batendo super rápido.

Sigara içmek kalbi için kötü olabilir.

Fumar pode ser nocivo ao seu coração.

O, onu bütün kalbi ile sevdi.

Ela o amava de todo o coração.

Milyonlarca insanın kalbi bu durumda kırılmaz mıydı?

Os corações de milhões não seriam quebrados neste caso?

O, kalbi umutla dolu olan bir adam.

Ele é um homem cujo coração está cheio de esperança.

Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.

Eu não sabia que ele tinha o coração fraco.

Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.

O coração de Tom começou a bater mais forte de repente.

Kalbi eğitmeden zihni eğitmek hiç eğitim görmemektir.

Educar a mente sem educar o coração não é educação nenhuma.

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

O coração e o punho de uma pessoa são mais ou menos do mesmo tamanho.

Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu canlandırmayı başardılar.

O coração de Dan parou, mas os médicos conseguiram reanimá-lo.

O iyi adamın ne asil bir kalbi var!

Que nobre coração tem esse bom homem!

- Çok üzgündüm.
- Ben kalbi kırıktım.
- Kalbim kırıktı.
- Dertliydim.

Eu estava de coração partido.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.

Basta uma palavra para partir um coração, mas para consertar um coração partido, nem um pedido de desculpas nem uma vida são suficientes.

Mary onu terk ediyor olduğunu söylediği zaman Tom'un kalbi kırılmıştı.

O Tom estava com o coração despedaçado quando a Mary lhe disse que o ia deixar.

- Onun iyi bir kalbi var.
- O iyi bir kalbe sahip.

Ela tem bom coração.

Sekiz ay geçtikten ve onun kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla flört etmeye başladı.

Oito meses depois, quando seu coração partido se curou, George finalmente voltou a namorar.