Translation of "Bulmak" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Bulmak" in a sentence and their portuguese translations:

Onları bulmak zor.

Eles são difíceis de encontrar.

Onları bulmak zorundayız.

Temos de encontrá-los.

Onu bulmak zorundayız.

- Nós temos de encontrá-lo.
- Nós temos de encontrá-la.
- Devemos encontrá-lo.
- Devemos encontrá-la.

Onları bulmak zorundayım.

- Preciso achá-los.
- Preciso achá-las.
- Preciso encontrá-los.
- Preciso encontrá-las.
- Tenho de encontrá-las.

Mükemmel yeri bulmak zorundayım.

Tenho que encontrar o lugar perfeito.

Sadece Tom'u bulmak istiyorum.

Eu só quero encontrar Tom.

Önce Tom'u bulmak zorundayız.

Temos que encontrar o Tom primeiro.

Bir doktor bulmak zorundayız.

- Temos que encontrar um médico.
- Temos que achar um médico.

Onun ofisini bulmak kolaydı.

Foi fácil encontrar o escritório dele.

Ben onu bulmak zorundayım.

- Eu tenho que encontrá-lo.
- Devo encontrá-lo.
- Eu tenho de encontrá-lo.
- Tenho de encontrá-lo.

Gerçek aşkı bulmak istiyorum.

- Eu quero encontrar o amor verdadeiro.
- Quero encontrar o amor verdadeiro.

Bir denge bulmak zor.

É difícil encontrar um equilíbrio.

Kendi yolunu bulmak zorundasın.

Você tem de achar seu próprio caminho.

Önce onları bulmak zorundayız.

- Precisamos encontrá-los primeiro.
- Precisamos encontrá-los antes.
- Precisamos encontrá-las primeiro.
- Precisamos encontrá-las antes.

Bir cevap bulmak imkansızdı.

Era impossível encontrar uma resposta.

Onun evini bulmak kolay.

- A casa dele é fácil de encontrar.
- A casa dele é fácil de achar.

Tom'un evini bulmak kolaydır.

- A casa do Tom é fácil de ser encontrada.
- É fácil de encontrar a casa do Tom.

Sadece Fadıl'ı bulmak istiyorum.

Eu só quero encontrar Fadil.

Fadıl'ı bulmak zor değildir.

Encontrar Fadil não é difícil.

Gerçek aşkı bulmak zordur.

O amor verdadeiro é difícil de achar.

ABD'de iş bulmak zordur.

É difícil encontrar emprego nos EUA.

İşe yarayan kuralları bulmak zorundayız.

Temos que encontrar regras que funcionem.

Çocuklarıma bakacak birini bulmak istiyorum.

Eu gostaria de encontrar alguém para tomar conta dos meus filhos.

Sadece bir taksi bulmak istiyorum.

Apenas quero encontrar um táxi.

Neden Tom bizi bulmak istiyor?

Por que o Tom quer encontrar a gente?

Tom'u bulmak için birine ihtiyacım.

Eu preciso de alguém para encontrar o Tom.

Herkes beni bulmak için dışarıdaydı.

Todo mundo estava contra mim.

Şimdi, ne olduğunu bulmak zorundayız.

Agora, nós precisamos descobrir o que aconteceu.

- Onu bulmalıyım.
- Onu bulmak zorundayım.

- Eu tenho que encontrá-lo.
- Devo encontrá-lo.

Seni bulmak biraz zamanımı aldı.

Me levou um tempo até eu te achar.

İnsanlar mutluluğu kolayca bulmak isterler.

As pessoas querem encontrar a felicidade com facilidade.

Bunun neden olduğunu bulmak zorundayız.

- Temos que descobrir por que isso aconteceu.
- Nós temos que descobrir por que isso aconteceu.

Medeniyeti bulmak için doğuya doğru gidiyoruz.

Estamos a ir para leste, à procura da civilização.

Medeniyeti bulmak için hâlâ yardımınız gerekiyor.

Ainda preciso da sua ajuda para encontrar a civilização.

Kelimelerin anlamlarını bulmak için sözlük kullanırız.

Usamos um dicionário para procurar o significado das palavras.

Oturup dinlenebileceğim bir yer bulmak istiyorum.

Quero achar um lugar onde eu possa me sentar e relaxar.

Ben sadece doğru adamı bulmak istiyorum.

Eu só quero encontrar o cara certo.

Bu şehirde bir taksi bulmak zordur.

Nesta cidade é complicado encontrar um táxi.

Ruh ikizimizi bulmak istersek ne yapılmalı?

O que deve ser feito se quisermos encontrar a nossa alma gêmea?

Bu, samanlıkta bir iğne bulmak gibidir.

Isso é como procurar uma agulha num palheiro.

Yeni bir bir iş bulmak zorundayım.

- Tenho de encontrar um emprego novo.
- Tenho que encontrar um emprego novo.

Tom bulmadan önce onu bulmak zorundayız.

Nós temos que achar isso antes que Tom o faça.

Parka giden yolu bulmak kolay değildir.

Não é fácil achar o caminho para o parque.

Onları bulmak için birine ihtiyacım var.

- Preciso que alguém os encontre.
- Preciso que alguém as encontre.
- Eu preciso que alguém as encontre.
- Eu preciso que alguém os encontre.

Bu köpek uyuşturucu bulmak için eğitilmiştir.

Este cão é treinado para localizar drogas pelo faro.

Bunun gibi bir şey bulmak istiyorum.

Eu quero encontrar algo assim.

Bir iş bulmak ne kadar zordur?

- Qual é a dificuldade de achar trabalho?
- Qual é a dificuldade de conseguir um emprego?
- Qual é a dificuldade de arranjar trabalho?

Daha hızlı bir rota bulmak zorundayım.

Eu preciso encontrar um caminho mais rápido.

Bunu yapacak birini bulmak kolay olacak.

Será fácil encontrar alguém que faça isso.

Bunu yapacak birini bulmak zor olacak.

Será complicado encontrar alguém que faça isso.

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

Mas o tempo para encontrar uma solução para o conflito está a esgotar-se,

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

Nestas condições, é quase impossível encontrar lenha seca.

Medeniyeti bulmak için en güvenli güzergâh hangisi?

Qual dos caminhos é a melhor aposta para encontrar a civilização?

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

Não quero ir parar ao fundo sem ter como sair.

Dışarıda başka şeyler bulmak için madenden çıkıyoruz.

Vamos sair da mina para ver o que mais conseguimos encontrar.

Mücadelem; yapabildiğimin en iyisiyle onun merkezini bulmak.

e sim encontrar o olho da tempestade o melhor modo que eu puder.

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

Perfeito para farejar uma ceia faustosa.

O, çiçekleri kimin gönderdiğini bulmak için meraklıdır.

Ela está curiosa em saber quem foi que mandou as flores.

Gerçekten tatmin edici bir çözüm bulmak imkansızdı.

Não foi possível chegar-se a uma solução realmente satisfatória.

En uygun çözümü bulmak biraz zaman alacak.

Encontrar uma solução ideal levará algum tempo.

Almanya'da iş bulmak sana göre kolay mıydı?

- Foi fácil para você encontrar um emprego na Alemanha?
- Foi fácil para vocês encontrar um emprego na Alemanha?
- Foi fácil para você encontrar trabalho na Alemanha?
- Foi fácil para vocês encontrar trabalho na Alemanha?

İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.

- É difícil achar um trabalho permanente bem remunerado.
- É difícil encontrar um emprego permanente que pague bem.

Tom'u bulmak için senin yardımına ihtiyacım var.

- Preciso de sua ajuda para encontrar Tom.
- Necessito de seu auxílio para localizar Tom.
- Gostaria de sua colaboração para achar Tom.
- Conto com você para descobrir o Tom.

Hafızamı geliştirmek için bir yol bulmak istiyorum.

Gostaria de encontrar um jeito de melhorar a minha memória.

Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.

Achar um bom local para morar não é fácil.

Evi boş bulmak için işten geri döndüm.

Voltei do trabalho e não encontrei ninguém em casa.

Cumartesi geceleri, buralarda park yeri bulmak zor.

Nas noites de sábado, é difícil encontrar estacionamento por aqui.

Avrupa'da bir iş bulmak, zor, ama mümkündür.

Embora possível, é difícil conseguir emprego na Europa.

Bir arkadaşı bulmak zor ve kaybetmek kolaydır.

Um amigo é difícil de encontrar e fácil de perder.

Onu yaptırmak için bir yol bulmak zorundayız.

- Nós temos que arrumar um jeito de fazer isso.
- Temos que arrumar um jeito de fazer isso.

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

Qual é o caminho mais seguro para encontrar a Dana?

Tamam, bu durumda onu bulmak için zekice davranmalıyız.

Vamos ter de pensar bem para conseguirmos encontrá-la.

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

A maioria dos animais só visita áreas urbanas à procura de alimento.

Ama Uruguay'ın, turistlerin kafayı bulmak için ziyaret edeceği

Mas não pensem que o Uruguai será um destino turístico

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

A primeira missão é encontrar os destroços e recuperar a carga perdida.

Unutmayın, o enkazı bulmak için yardımınıza ihtiyacım var.

Lembre-se que preciso da sua ajuda para encontrar os destroços.

Biz beklemek için güvenli bir yer bulmak zorundayız.

Nós temos que encontrar um lugar seguro para esperar.

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

É uma palavra para a qual eu gostaria de achar uma substituta.

- Anahtarı bulmalıyım.
- Anahtarı bulmak zorundayım.
- Anahtarı bulmam gerekiyor.

- Eu tenho de encontrar a chave.
- Tenho de encontrar a chave.

Nasıl bilmiyorum ama, sen bir çözüm bulmak zorundasın.

Eu não sei como, mas você deve encontrar uma solução.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak zor olacak.

Será complicado encontrar alguém que faça isso por ti.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak zor olmayacak.

Não será complicado encontrares alguém que faça isso por ti.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olmayacak.

Não será fácil encontrares alguém que faça isso por ti.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olacak.

Será fácil encontrares alguém que o faça por ti.

Bunu sizin için yapacak birilerini bulmak zor olmayacak.

Não será difícil encontrares alguém que faça isso por ti.

Bunu senin için yapacak birilerini bulmak zor olacak.

Será difícil encontrar alguém que faça isso por ti.

Bir plan yapmadan yolunuzu buna göre bulmak mı istiyorsunuz?

Vai tentar combater isto e continuar em frente sem ter um plano?

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

Mas é difícil orientar-se nas dunas vastas e uniformes à noite.

Fiziksel olarak mevcut olmadan sosyal ilişki kurma yolları bulmak.

sobre maneiras de se conectar socialmente sem estar presente fisicamente.

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

Temos de tentar sair da água e ficar num ponto alto.

Kaynak, yiyecek bulmak ve susuz kalmamak için en iyi şansınız,

É a melhor hipótese de encontrarmos comida e hidratação,

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Os predadores têm de desenvolver formas mais sofisticadas de enganar as presas.

Güvenli bir demirleme noktası bulmak her halatlı iniş için hayatidir.

Ter um sítio seguro para ancorar é essencial no rapel.

Peter bir süre için yeni bir daire bulmak için çalışıyor.

Peter tem tentado encontrar um novo apartamento faz um tempo.

Konuşmak için bir şeyler bulmak bizim için hiç zor değildi.

Nunca foi difícil para nós encontrar algo sobre o que falar.

Onun kadar güzel bir şekilde Çince yazan birini bulmak zordur.

É difícil encontrar alguém que escreva um chinês tão bonito como o dele.