Translation of "Hepsini" in Polish

- Ben onların hepsini seviyorum.
- Onların hepsini seviyorum.

Lubię ich wszystkich.

Hepsini duydun mu?

- Czy słyszeliście to wszystko?
- Czy słyszałeś to wszystko?

Bunun hepsini yiyemem.

Nie mogę tego wszystkiego zjeść.

Onların hepsini istiyorum.

Chcę je wszystkie.

Ben hepsini size borçluyum.

- Zawdzięczam wszystko tobie.
- Wszystko zawdzięczam wam.

Bu kitapların hepsini okumadım.

Nie przeczytałem tych wszystkich książek.

Ben onların hepsini seviyorum.

Lubię ich wszystkich.

Betty onların hepsini öldürdü.

Betty zabiła wszystkich.

Onun hepsini okudun mu?

Przeczytałeś wszystko?

Şimdi onun hepsini anlıyorum.

Teraz rozumiem wszystko.

O, onun hepsini kendi yaptı.

Zrobiła to wszystko sama.

Gerçekten bunların hepsini alabilir miyiz?

Naprawdę możemy wziąć te wszystkie?

Gerçekten bunun hepsini kullanabilir misin?

Naprawdę mogę je wszystkie wykorzystać?

Gerçekten bunların hepsini alabilir miyim?

Naprawdę mogę wziąć te wszystkie?

Ben onun hepsini unutmak istiyorum.

Chciałbym o tym wszystkim zapomnieć.

Kredi kartlarımdan biri hariç hepsini kestim.

Zlikwidowałem wszystkie moje karty kredytowe oprócz jednej.

Onun hepsini kendiniz mi yemeyi planladınız?

Zamierzałeś to wszystko sam zjeść?

Onun hepsini dinledikten sonra, o ağladı.

Usłyszawszy to wszystko, zapłakał.

Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?

Naprawdę masz zamiar wszystko to zjeść?

2.000 tane vantuzu var ve hepsini bağımsız kullanıyor.

Ma 2000 przyssawek i używa ich niezależnie.

Latince, Fransızca ve İngilizce konuşurdum, fakat şimdi hepsini unuttum.

Kiedyś potrafiłem mówić po łacinie, francusku i angielsku, ale teraz zapomniałem już je wszystkie.

- Bir torba patates kızartmasının hepsini yememeliydim.
- Patates çipsinin tüm torbasını yememeliydim.

Nie powinienem był jeść całej torebki czipsów.

Dondurmanın nerede olduğunu merak ediyorum. Onun hepsini Tom'un yemiş olabileceğini düşünüyor musun?

Zastanawiam się, gdzie są lody. Myślisz, że Tom mógł zjeść wszystkie?

- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.

- David ma tak dużo dziewczyn, że nie pamięta ich wszystkich imion.
- David ma tyle dziewczyn, że nie potrafi spamiętać ich imion.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

Położyłem na stole ciastka, a dzieci zjadły je natychmiast.