Translation of "Hayatta" in Korean

0.017 sec.

Examples of using "Hayatta" in a sentence and their korean translations:

Hayatta kalmak zorundasın.

이겨내야 해.

Hayatta kalamayanlar optimistlerdi.

살아남은 사람은 낙관주의자가 아니었습니다.

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

야생에선 좋은 피난처만이 악천후에서 살아남는 길입니다

hayatta kalmanın tek yolu

우리가 생존할 수 있는 유일한 길은

Hayatta kalmak isteyen kişinin

생존가에게 물고기는

Hayatta kalma arzusu kamçılandığında

생존 본능에 따라

Bir türün hayatta kalma çabaları

단순한 종의 생존을 위한 움직임이라고 생각합니다

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

정글 생존은 쉬운 일이 아닙니다만

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

시체는 생존에 유용한 자원입니다

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

하지만 몇개의 세포는 살아남습니다.

Hayatta, görünüşleri ve diğer insanların

다른이에게 어떻게 보이는지

Durumu umutsuzdu ama hayatta kaldı.

모든 환경이 절망적이었지만 그분은 살아남았습니다.

Kendi çapında bizi hayatta tutan.

각각의 방식으로 우리에게 생명력을 갖게 해주죠.

Bu şekilde hikâyeler hep hayatta kaldı ve hayatta kalmaya da devam edecek.

이것이 바로 이야기가 생존하는 방식입니다.

Küresel hayatta kalmamız için bir gereklilik.

개인의 권리를 위협한다는 인식은 배제해야 합니다.

Gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

헬리콥터가 저를 후송하러 올 때까지요

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

야생에서 생존할 때 중요한 건 기지를 발휘하는 것이고

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

갓 잡은 물고기는 정말 훌륭한 생존용 식량이죠

Ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu

당신의 현명한 결정 덕에 저는 살아남았고

Bazen hayatta kötü geçen dönemlerimiz olur.

모두 살다 보면 어려운 시기가 있습니다.

Ve sosyal hayatta bunu anlamaya çalışıyoruz.

소셜 미디어에 관해서는 아직 알아가는 단계죠.

...hayatta kalmak için süper duyular gerekir.

‎살아남으려면 초감각이 필요하죠

hayatta olduğum için ne kadar şanslı olduğumu,

계속해서 제가 살아남은 것이 얼마나 큰 행운인지 되뇌었습니다.

Biliyoruz ki hayatta önceler ve sonralar var.

우리는 삶에 전과 후가 있다는 것을 압니다.

hayatta kaldığını gösteren cihazlara bağlı durumda olduğu

마크가 시트 하나만 덮고 나체로 누워 있었습니다.

Ve bu iki şeyi de günlük hayatta

이 두 가지 모두를 이해할 수 있어요.

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

‎살아 있는 문어를 보니 ‎그제야 마음이 놓였어요

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

인간에게 닥친 다음 단계에서 생존이 가능하려면,

Hayatta kalmak isteyen için bu harika bir haber!

생존자에겐 이만한 희소식도 없죠!

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

좋습니다! 우리의 생존을 위한 많은 기회가 있을 겁니다

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

조용히! 시체는 생존에 유용한 자원입니다

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

당신의 생존 기술을 다른 지역에서 시험해보시려면

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

당신이 생존 전략을 선택하기 전에는 임무를 시작할 수 없습니다

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a tıklayın.

동적 생존을 시도하시려면 '오른쪽'을 탭하세요

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

잘하셨습니다! 이 사막에서 살아남기는 쉽지 않지만

Ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE

‎어둠 속 깊은 곳에 있습니다

Ve hayatta kalmaya çalışan biri olarak, ellerimi kullanamazsam

생존가로서 야생에서 손을 쓸 수 없다면

Bugün tırmanış ekibinden hayatta kalan tek kişi benim.

당시 원정에 참가한 셰르파 중에 나만 아직 살아있어요.

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

하지만 생존가에게 알은 대개 훌륭한 에너지 공급원입니다

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

불필요한 위험을 피하는 것도 생존 기술의 일부입니다

Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.

생존자에겐 훌륭한 식량이죠

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak

우리 임무는 내일까지 혹독한 기후에서 생존하는 것인데

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,

우리 임무는 내일까지 혹독한 기후에서 생존하는 것인데

Uzun yıllar hayatta kalmayı başaran bir nörolog ve psikiyatrist.

나치 수용소에서 살아 남았지요.

Sonra, gerçek hayatta mümkün olduğu kadar hızlı tanışmak istedim,

다음으로, 저는 가능한 빠르게 실제 만남을 갖고 싶었습니다.

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

‎이 어린 사자 무리의 생존은 ‎우두머리 암사자에 달렸습니다

Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.

‎일본에서는 ‎또 다른 종이 생존 가능한 ‎극한의 환경에서 살아갑니다

Bu, hayatta kalma mücadelesi verenler için iyi bir şey

우리 생존가들에겐 다행이죠

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

‎최대 50만 마리의 새끼 중에 ‎살아남는 건 극소수입니다

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

서식지 없이는 오랑우탄이 지구상에서 번식하고 생존할 곳은 없을 겁니다

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

생존을 위한 중요한 결정을 몇 분마다 내려야 할 겁니다

Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.

벌써 더워집니다 이 더위 아래에서는 그리 오래 버틸 수 없습니다

Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı

지금까지 당신의 현명한 선택 덕에 이 거친 사막에서 살아남았고

Hayatta kalmak için protein kaynaklarını hiç pas geçmemeyi erkenden öğrendim.

제가 일찍이 배우기로 생존하려면 단백질을 섭취할 기회를 놓쳐선 안 되죠

Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.

벌써 더워집니다 이 더위 아래에서는 그리 오래 버틸 수 없습니다

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

‎한겨울이 될 때쯤이면 ‎개구리는 이렇게 송장 같은 상태로 ‎몇 주씩이나 버틸 수 있습니다

Anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.

‎아직은 어미 없이 생존할 ‎능력과 힘을 갖추지 못했습니다

Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.

‎도시가 표범의 숲속 보금자리를 ‎에워싸고 뻗어 나가면서 ‎표범은 거리에서 살아남는 법을 ‎배워가고 있습니다

Statik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sol"a ve "Tamam"a basın.

정적 생존을 시도하시려면 '왼쪽'을 누른 다음 '결정' 버튼을 누르세요

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a ve "Tamam"a basın.

동적 생존을 시도하시려면 '오른쪽'을 누른 다음 '결정' 버튼을 누르세요

Kancha Sherpa, bugün o ilk tırmanış ekibinden hayatta olan tek kişi.

칸차 셰르파는 당시 등반에 참가한 원정대원 중 유일한 생존자입니다.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

당연히 생존을 위해 망가진 환경에서 자신을 방어하려는 움직임 같습니다

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

저는 베어 그릴스입니다 세계 곳곳의 오지에서 살아남았죠

Ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.

이 더위 아래에서는 그리 오래 버틸 수 없습니다 서둘러서 더 많은 생물을 잡아야 합니다

Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.

그러다 갑자기 아시아의 유일한 유인원인 녀석이 작가와 가이드에게 나뭇가지를 쏘기 시작했습니다