Translation of "Yapan" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Yapan" in a sentence and their japanese translations:

Hatayı yapan sendin.

間違えたのは君じゃないか!

Tutukluk yapan bağışıklık sistemim

免疫系が機能しないせいで

Fiyaka yapan kızlardan hoşlanmam.

- 気取る女の子は嫌いだ。
- お高くとまってる女の子は嫌いなんだ。

Yolsuzluk yapan siyasetçiler kahrolsun.

汚職政治家を追放せよ。

Onu yapan biz değiliz.

それをしたのは私たちではない。

Hatayı yapan erkek kardeşimdi.

その誤りを犯したのは私の兄だった。

Kek yapan kızı tanıyorum.

私はケーキを作っている少女を知っています。

Bu resmi yapan benim.

この絵を描いたのは私です。

Bunu yapan Tom muydu?

それやったのって、トムだったの?

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

‎高感度カメラなら‎―

Bu resmi yapan sanatçıyı biliyorum.

私はこの絵を描いた画家を知っています。

Bunu yapan kişi Tom muydu?

これをやったのはトムだったの?

O, bu resmi yapan çocuktur.

彼はこの絵を書いた少年だ。

Tom onu yapan kişi değildi.

それやったの、トムじゃないよ。

Tom imkansızı mümkün yapan insandır.

トムは不可能を可能にする男だ。

Bunu yapan ilk kişi bendim.

一番最初にそれやったの、私なんだよ。

- Ben sadece hatalar yapan bir çocuğum.
- Ben sadece hata yapan bir çocuğum.

- 俺はいつも失敗ばかりしているダメな男だ。
- 僕は間違いも犯す一人の少年でしかない。

Dikkate alındığında bizi biz yapan şey.

何が自己を規定するのか 探求することでもあります

Üniversitede görev yapan bir profesör olarak

大学の教員としては これが絶頂期なのかも

Para yardımı yapan burs ve destekçiler,

お金を出してくれる個人の後援者がいます

Ve arena tezahürat yapan fanlarla dolu.

闘技場は 彼を応援するファンでいっぱいです

Bizi insan yapan şeyi yeniden keşfedip

私たちを人間たらしめるものを再発見し

Lanet değil de nimet yapan şeylerdir.

もたらすのは恩恵であって 災いではないことだ

Onlar Çince eğitimi yapan tek öğrenci.

中国語を勉強している学生は彼らだけです。

Tom diğerlerine hile yapan insanları sevmez.

トムは他人を操る癖のある者が気に食わない。

Seni bu kadar meşgul yapan ne?

何がそんなに忙しいの?

Peki ya kötüler? Onu kötü yapan nedir?

では悪人はどうでしょうか?

Birini kahraman ya da kötü yapan nedir?

英雄や悪人とは 実際 何のことなのでしょうか?

Bunu esas yapan bir şey mi var?

何か根本的なものがあるのでしょうか?

Kuzey Amerika boyunca buna benzer şeyler yapan

北米の30以上の漁場で

Bana seni öyle depresif yapan şeyi söyle.

どうしてそんなにふさぎ込んだ顔をしているのか言ってごらん。

Burada onu yapan biri var, değil mi?

だれか身に覚えのある人がいるんじゃないか。

Hukuk öğrenimi yapan her öğrenci avukat olamaz.

法学を学んでいる学生が皆法律家になれるというわけではない。

Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.

彼女の台所は手間を省ける装置が装備されている。

O tür şey yapan insanlardan nefret ediyorum.

そういうことする人、大っ嫌い。

Topluluklar, bu bağımlılık yapan madde tarafından yok ediliyordu

この強烈に中毒性の高い麻薬により コミュニティは崩壊の一途を辿り

Bu aktiviteyi gösteriş ve başarıyla yapan başkalarını da

他の人たちが 上手に かっこよく

7 milyon insana ev sahipliği yapan bir şehir.

700万人が住む都市です

çocukları ziyaret eden, gönüllü olan bağış yapan insanlar

子供たちを訪ねたり ボランティアをしたり 寄付したり

Konuşma yapan biri herkesin onu görebileceği yerde durmalı.

演説する人は皆が見えるところに立つべきだ。

Prens ve prenses tezahürat yapan kalabalığın içinden geçtiler.

皇太子夫妻は歓迎の群集の中を通っていかれた。

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.

教師は、間違いをする生徒を決してからかってはならない。

Güzel Kore yemekleri yapan bir restoran önerebilir misiniz?

おいしい韓国料理のお店知らない?

Tom'un bunu yapan tek kimse olduğundan emin misin?

本当にトムがこれやったの?

Peki bu teknolojiyi özellikle bu kadar tehlikeli yapan nedir?

この技術を特に 危険たらしめるのは何か?

Ya da üniversite masraflarımın yarısının ödemesini yapan kız kardeşim

大学の費用の一部を 支払ってくれた私の姉

Ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada.

私達を人間たらしめるものは何かに 気づかせてくれます

Inceleme yapan herkesin gözünden kaçan bir şeyi keşfetmiş olmamız:

これまで完全に見逃されていたものを 発見しました

Ama termal görüntüleme yapan bir kamera sıcak vücutları görebilir.

‎体温を感知する ‎赤外線カメラを使う

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

‎だが赤外線カメラが ‎闇の中を映し出す

. Ney'in kendisini parlak bir taktik lideri yapan saldırgan içgüdüsünün

。 ネイの攻撃的な本能が彼を素晴らしい 戦術的リーダーに したという兆候がすでにあり、それ

Havaalanında hepsi iş için çığırtkanlık yapan yüzlerce taksi vardı.

空港には数百台のタクシーがいて、皆客引きしていた。

Tom daha iyi ödeme yapan bir işe başvurmayı düşünüyor.

トムはもっと給料のいい仕事に応募することを考慮中である。

Bir öğretmen hata yapan bir öğrencisiyle asla dalga geçmemeli.

教師は、間違いをする生徒を決してからかってはならない。

Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.

いつもクラスの友人のあいだで目立ちたがる子供だった。

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

この殺し屋の危険度を 高めるのは身を隠す能力です

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

‎月明かりのない夜は ‎赤外線カメラが闇の中を映す

Temmuz Devrimi'nden sonra reform yapan Savaş Bakanı ve üç kez

た。 7月革命後、彼は改革戦争大臣を務め 、大臣評議会の議長を

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.

教師は、間違いをする生徒を決してからかってはならない。

Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

たいていのスポーツの場合、最も厳しい練習をするチームがふつう勝利を収める。

- Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.
- Çalan bir kişi cezayı hak eder.

盗みを働く者は罰せられて当然だ。

Soult, önce genelkurmay başkanı olarak görev yapan Lefebvre'den (gelecekteki Mareşal) çok şey öğrendi

。 ソウルトはルフェーブル(将来の仲間の元帥)から多くのことを学び、最初 は参謀

O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağış yapan bir kişinin adı verilmiştir.

その慈善団体には、およそ20億円の寄付をした人物の名前が付けられている。

Ben istasyonun yakınında lezzetli kekler yapan yeni bir pasta dükkanın var olduğunu duydum.

駅の近くにおいしいケーキ屋さんができたらしいよ。

Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.

あの岩の露頭の下を 避難場所にできる 日陰に入って太陽から 逃げられれば十分だよ

Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.

見た目には優しそうだけど、彼って皆から外柔内剛の結構なタフネゴシエータと言われているよ。

Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım.

新しくブログを始めた。三日坊主にならないようがんばるぞ!