Translation of "Siyasi" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Siyasi" in a sentence and their japanese translations:

Siyasi bir gösteri gördüm.

政治パフォーマンスと捉えました

Normalde siyasi konulara girmediğiniz

通常なら政治論議をすることを 避けるような人と

Görüyorsunuz, sosyal ve siyasi meseleler

このように社会や政治的な問題ー

Ve iyi bir siyasi azimle

政治からの善意を加えると

siyasi af kapsamında Fransa'ya döndü

、政治的恩赦を受け てフランスに戻りまし

Yeni bir siyasi parti kurdular.

彼らは新しい政党を作った。

Onun siyasi yaşamı sona erdi.

彼の政治寿命はもうない。

Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

私はかれのせいじじょうの考え方に同調する。

Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.

- 政治的意識を持つようになるには時間がかかる。
- 政治意識を持つようになるには時間がかかる。
- 政治意識を育むには時間がかかる。
- 政治意識の涵養には時間を要する。

- Oyun, siyasi dünya üzerine bir taşlamadır.
- Oyun, siyasi dünya üzerine bir hicivdir.

その劇は政界を風刺したものだ。

Ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

政治集会に参加したかったり

siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

単純にその人の政治的立場が 最も重要な予測因子なのです

Beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde

技術面でも 政治的 経済的にも 過去に例のない変革が起こる時代において

O, siyasi değil dini bir figürdü.

彼は政治家ではなくて宗教家だった。

Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

大使館は外国人難民の政治亡命を拒否しました。

Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.

講演者は政界の腐敗をほのめかした。

Siyasi reformlar yoksulların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

政治改革は貧しい人々の生活状態を改善するかもしれません。

Mevcut siyasi durum çok istikrarlı değil.

今日の政治状況はそれほど安定していない。

Onun siyasi skandalla alakalı olduğu söyleniyor.

彼は汚職と何らかの関係があるといわれています。

Organizasyon herhangi bir siyasi partiyle bağlantılı değildir.

その団体はどの政党とも関係がありません。

Zalim hükümetler sık ​​sık siyasi rakiplerini hapsederler.

圧政的な政府はしばしば政敵を投獄する。

Onlar yeni bir siyasi parti kurmaya çalışıyorlar.

彼らは新しい政党を作ろうとしている。

Bir bütün olarak ulus, siyasi reformun lehinde.

全体として国民は政治改革に賛成である。

Bunlar istatistiksel veya siyasi reklam aracı hâline geldiğinde

これらの問題が統計や政治の中傷キャンペーン といった形で目に入る時

Buna ister siyasi bir hata, yanlış bir adım

これを何と呼びましょう

Siyasi mahkumlar daha iyi şartlar için açlık grevindeler.

政治犯たちは待遇改善を求めてハンストをしています。

Çoğunlukla anlamlı değişiklikler yapılırsa ben siyasi reformdan yanayım.

意味のある変革がなされるならば、私は政治改革に総じて賛成だ。

Acımasız hükümetler sık ​​sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.

圧政的な政府はしばしば政敵を投獄する。

Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.

与党の首脳たちは政治改革法案で知恵をしぼっています。

Yani bu gibi siyasi partilerin savundukları fikirler, eninde sonunda

このような政治的な流れによって 広まった考え方のせいで

Bir anlamda, böyle bir siyasi harekete bir devrim denilebilir.

ある意味でそのような政治活動は一つの革命と言える。

Küçümsemeye çalışan bir toplumda siyasi bir davranıştır, bir başkaldırıdır der.

おとしめようとする社会においての 政治的行為であり抵抗であると書いています

Liderliğin değişmesi uluslararası siyasi ekonomi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

指導部の交代は、国際政治経済に重要な影響を与える。

Yeni siyasi partinin isminin "Politika Üzerinde Politika" olacağı kararı alındı.

新しい政党の名前は「政局より政策」と決まった。

Neredeyse iki ay kadar sonra, bir başka siyasi gösteri daha gördüm.

わずか2カ月後 別の政治パフォーマンスを目にしました

Diyet üyesi siyasi katkı üzerine bir tasarı getirdi, ama o geçmedi.

その議員は政治資金に関する法案を提出したが通らなかった。

siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.

」の間、 これらの政治的に疑わしい将軍との関係は、ベルティエ自身を脚光を浴びさせました。

Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.

ここまでで、この時期の政治不安増大に関する概要を述べてきた。