Translation of "Olmakla" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Olmakla" in a sentence and their japanese translations:

- İstemek sahip olmakla aynı değildir.
- İstememek sahip olmakla eştir.

欲しくないという事は持っていると同じことだ。

Zafer kazanmış olmakla övündü.

彼は勝利を得たことを自慢した。

Beni sorumsuz olmakla suçladı.

彼女は私を無責任だと非難した。

Yasayı çiğnemiş olmakla suçlandı.

彼は法を犯したかどで訴えられた。

Kendi vücudunuzun uzmanı olmakla alakalı.

自分の体の専門家になる ということです

Adam beni sorumsuz olmakla suçladı.

その男は私を無責任だと非難した。

Bir artist olmakla çok övünüyor.

彼は芸術家であることを自慢している。

Beni bir yalancı olmakla suçladı.

- 彼女は私をうそつきだと非難した。
- 彼女は、私が嘘つきだと責めた。

Dikkatli sürücü olmakla alakan yok.

あなたはけっして注意深いドライバーではありませんよ。

O, bir casus olmakla suçlanıyordu.

彼女はスパイと疑われた。

Plastiği desteklememe karbona karşı olmakla aynı

プラスチックの中立性は カーボンニュートラルと似ています

O, bir doktor olmakla gurur duyuyor.

彼は医者であることを誇りにしている。

Paris'te eğitim görmüş olmakla gurur duyar.

彼はパリで教育を受けたことを自慢している。

O, beni bir yalancı olmakla suçladı.

彼は私をうそつきだと言って非難した。

O, bir müzisyen olmakla gurur duyuyor.

彼はミュージシャンであることを誇りにしている。

O, yemek pişirmede iyi olmakla övünür.

彼女は料理がうまいと自慢している。

Sokrates, Zeus'a inanmadığı için ateist olmakla suçlanırdı.

ソクラテスは主神ゼウスを信じなかったので無神論の罪に問われた。

Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.

- 彼らは子供に対して厳しすぎると言って先生を非難した。
- 彼らは子供たちに厳しすぎるといって先生を非難した。
- 彼らは子供たちに厳しすぎるという理由で先生を責め立てた。

Onun en iyi atıcı olmakla öğündüğü doğrudur.

彼が最優秀投手だという自慢は本当だ。

O onu ona karşı ihmalkar olmakla suçladı.

- 彼女は彼が彼女に無関心なのを責めた。
- 彼女は彼が自分に無関心であることをなじった。

- Doktor olmaktan gururluyum.
- Doktor olmakla gurur duyuyorum.

私は自分が医者であることを誇りに思っている。

Bu, insanlık tarihindeki en büyük topluluk olmakla birlikte

人類史上最大の 同世代の集団です

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

- 彼らは彼が面倒を起こすために教室にいると責めた。
- 彼のせいでクラスにトラブルが起きるのだと、彼らは彼に言い掛かりをつけた。

Benzer şekilde, medeni olmak, iyi biri olmakla aynı şey olamaz,

また シビリティは「良い人であること」と 同義ではありません

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

男性と同じくらいオーガズムを 得られるようにすることでもありません

- O güzel olmasının yanı sıra zekiydi.
- O hem zeki hem de güzeldi.
- O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- Güzel olduğu kadar zekiydi de.

彼女はきれいな上にものわかりがよい。