Translation of "Elmas" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Elmas" in a sentence and their japanese translations:

Bu elmas sahte.

- このダイヤ、偽物だよ。
- このダイヤモンドは偽物です。

Elmas doğal olarak serttir.

ダイヤモンドは本来堅いものだ。

Elmas pırıl pırıl parlıyordu.

ダイヤは明るく光った。

Elmas gerçek gibi görünüyor.

そのダイヤモンドは本物らしい。

Bu bir taklit elmas.

- これは模造ダイヤモンドです。
- これね模造ダイヤなんだよ。

Bu yüzükteki elmas parlatılır.

この指輪のダイヤは研磨してある。

Bu elmas gerçek değil.

- このダイヤは本物ではない。
- このダイヤモンドは偽物です。

Bu elmas gerçek değildir.

このダイヤは本物ではない。

Bu elmas gerçek mi?

このダイヤは本物ですか。

Günümüz elmas veya altın madencileri.

子どもが輝く手助けをしたいと 望んでいるのです

Lisa elmas arazisinde yürüyor olsa

リーサがダイヤモンドの上を 歩こうとしても

Bu muhtemelen gerçek bir elmas.

- これは本物のダイヤでしょう。
- これは恐らく本物のダイヤモンドです。

Bu gerçek bir elmas olamaz.

これは本物のダイヤであるはずがない。

O gerçek bir elmas mı?

それって、本物のダイヤモンド?

Bu gerçek bir elmas değil.

- これは本物のダイヤじゃないんだ。
- これは本物のダイヤモンドではありません。

Bu gerçek bir elmas olmalı.

これは本物のダイヤに違いない。

Bu gerçek bir elmas olmayabilir.

これは本物のダイヤではないかもしれない。

Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.

ダイヤモンドほど硬いものはない。

O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.

彼女が部屋に帰ってみると、ダイヤの指輪は消えていた。

Bu gerçek bir elmas, değil mi?

これは本物のダイヤでしょう。

Sen asla gerçek bir elmas görmedin.

あなたは本当のダイヤモンドを見たことがないのです。

Ben bir elmas yüzük takmıyorum, ama mutluyum.

ダイヤの指輪なんて身につけていないけど、私は幸せだ。

Elmas 1873 yılında bir çocuk tarafından keşfedildi.

そのダイヤは1873年に、ある少年によって発見された。

O elmas yüzük, bir servete mal oldu.

そのダイヤの指輪は目が飛び出るほど高価な物だった。

Bu elmas yüzük benim için çok abartılı.

このダイヤの指輪は私にはぜいたくすぎる。

Annemin elmas yüzüğünü satmaktan başka seçeneği yoktu.

母はダイヤの指輪を手放す他なかった。

Sol elinin üçüncü parmağına bir elmas yüzük taktı.

彼女は左手の薬指にダイヤの指輪をはめていた。

Kate her zaman elmas yüzüğü ile gösteriş yapar.

ケイトはいつも彼女のダイヤの指輪を見せびらかします。

Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.

敷き詰められたダイヤモンドの上を 歩くのと変わりませんね

Karısını sevindirmek umuduyla, Tom ona güzel elmas bir gerdanlık aldı.

妻を元気付けようとして、トムは美しい真珠のネックレスを買ってやった。

Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.

ケイトは婚約者からもらった大きなダイヤモンドの指輪をいつもみせびらかしている。

Tom'un sağlam delili yoktu, fakat o, annesinin elmas yüzüğünü çalan kişinin Mary olduğunu düşünüyordu.

確たる証拠はなかったが、母親のダイヤの指輪を盗んだのはメアリーだと、トムは思った。