Translation of "Doğal" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Doğal" in a sentence and their japanese translations:

Plastikten doğal materyallere,

プラスチックから 自然由来の物質まであり

Oldukça doğal gözüküyor.

まるで自然物のようです

O kusursuzca doğal.

- それって、全くもって当然だよ。
- 至極当然のことだ。

Doğal olarak sinirlendi.

彼が怒ったのも当然だ。

- Elbette.
- Doğal olarak.

当然だよ。

Onun başarısını doğal karşıladık.

我々は彼が成功したのは当たり前だと思った。

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

我々は天然の資源を保存するように勤めなければならない。

Biz doğal olarak heyecanlandık.

我々が興奮したのは当然だった。

Ülkemiz doğal kaynaklarını geliştirmeli.

我が国は自国の天然資源を開発しなければならない。

Elmas doğal olarak serttir.

ダイヤモンドは本来堅いものだ。

Ona kızması çok doğal.

彼女が彼を怒るのも当然である。

Onun kızması oldukça doğal.

- 彼女が怒るのはきわめて当然だ。
- 彼女が怒るのは極めて当然だ。

Japonya doğal güzellikleriyle zengindir.

日本は美しい景色に富んでいる。

Doğal kaynaklar sınırsız değildir.

天然資源は無限に存在するわけではない。

Bütün doğal kaynakları tükettik.

私たちはすべての天然資源を使い果たしてしまっている。

Kuşlar böceklerin doğal düşmanıdır.

鳥は昆虫の天敵です。

Her şeyi doğal karşılar.

彼女はあらゆることを当然だと思っている。

Doğal çevrenin bozulmasını durduralım.

自然環境の悪化を阻止しましょう。

İnsanlar doğal olarak yürür.

人は(生得的に)歩ける。

Onun doğal olduğunu sanıyorum.

私たちはそれが自然なものとみなしているのです。

Onun doğal karizması var.

彼女には生まれつきの気品がある。

- Japonya doğal kaynakları bakımından zengin değildir.
- Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.

日本は天然資源が豊富ではない。

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

奴隷制度は 普通 自然 必要

Doğal bir haşere kontrol aracı,

天然の害虫駆除です

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

天然(てんねん)の抑止力(よくしりょく)になる

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

‎地球上で最も不自然な場所

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

肉体労働に励む人々のことです

Doğal gıda sana iyi gelecektir.

自然食品は体によい。

Daha doğal konuşsan iyi olur.

君はもっと自然に話す方がよい。

Doğal düşünmeyi öğretmek okullarda zordur.

学校で自発的にものを考えるのを教えるのは難しい。

Doğal kaynaklarımızdan faydalansak iyi olur.

我々は天然資源をもっと有効に利用する必要がある。

Yorgunluk, fazla çalışmanın doğal sonucudur.

過労は働き過ぎの当然の結果だ。

Doğal sınır işaretleri var mı?

何か目印がありますか。

Mary Bill'in kibarlığını doğal karşılıyor.

メアリーはビルの親切を当然のことのように思っている。

Bölge doğal kaynaklar açısından zengindir.

その地方は天然資源に富む。

Ülke doğal kaynaklar açısından zengindir.

- その国は天然資源に恵まれている。
- その国は天然資源が豊かだ。

O ülke doğal kaynaklara sahip.

その国は天然資源がある。

Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

彼女の髪は天然パーマだ。

O, doğal olarak çok kızmıştı.

彼がとても怒ったのは当然だ。

Japonya doğal güzelliği ile ünlüdür.

日本は景色の美しさで有名だ。

Tom'un doğal bir yeteneği var.

- トムには生まれ持った才能がある。
- トムには持って生まれた才能がある。

Japonya doğal kaynaklar bakımından yoksuldur.

- 日本は天然資源に乏しい。
- 日本は天然資源が乏しい。

Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.

日本は天然資源に富んでない。

Bu ülke doğal kaynaklarda kötü.

- この国は天然資源が乏しい。
- この国は天然資源に乏しい。

Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.

この病原体から身を守る防御力は、誰も持っていないということです。

Profesörün İngilizce konuşabilmesini doğal karşıladık.

私達はみんな教授は当然英語が話せると思っていた。

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

- 中国は天然資源に富んでいる。
- 中国は天然資源が豊富だ。

Uçak kalktığında gergin olmak doğal.

飛行機が離陸するときに緊張するのは当たり前さ。

Depremler ve seller doğal felaketlerdir.

- 地震や洪水は天災です。
- 地震や洪水は自然災害です。

İsviçre doğal güzelliği ile ünlüdür.

- スイスは風光明媚なことで有名である。
- スイスは風光明媚なことでよく知られている。
- スイスは風光の美で有名である。

Jane doğal bir ölümle ölmedi.

ジェーンの死は尋常ではない。

Bu araba doğal gazla çalışır.

この車は天然ガスで動く。

Avustralya doğal kaynaklar bakımından zengindir.

- オーストラリアは天然資源が豊かである。
- オーストラリアは天然資源に富んでいる。
- オーストラリアは天然資源に恵まれている。

Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.

日本は天然資源が豊富ではない。

Bu ilaç doğal bir zehirdir.

この薬は、本来毒である。

Vücudumuzda doğal östrojenler gibi faaliyet gösterirler.

これは体内で 弱いエストロゲンのように作用します

Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.

これは天然のいいねどこだ

Hem doğal hem de leziz olacak.

おいしくて 自然なやつを

Burada doğal tepki mekanizmayı yok etmek,

きっと人々は 機械を破壊し

Elektrik üretmek için doğal gaz kullanan

天然ガスを使って発電するものですが

Genellikle doğal gazdan elektrik elde ettiğinizde,

通常 天然ガスで発電した場合

Yapmaya devam edersek doğal ekosistem tarafından

今まで通りの生活を続けるとしたら

Neden doğal affetlere ihtiyacımız olsun ki?

いけないのでしょうか

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

引力とは物体が相互に引き付け合う自然界の力のことである。

Doğal kaynaklarımız için yabancı milletlere bağımlıyız.

わが国は天然資源を諸外国に依存している。

Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil.

ラジオの放送で普段と同じように話をするのは容易ではない。

Spor her zaman ona doğal gelir.

どんなスポーツでも彼にはわけなく出来る。

Bu sorun, doğal olarak tartışma yarattı.

その問題は自然に論議を呼びました。

Bu ülke doğal kaynak açısından zengindir.

その国は天然資源に富んでいる。

O doğal olmayan bir ölümle öldü.

彼は不慮の死を遂げた。

- Tom doğal sporcu.
- Tom doğuştan sporcu.

トムは生まれながらのアスリートだ。

İngilizceyi çok doğal bir şekilde konuşabilir.

彼女は英語をすらすらと話せます。

O doğal olarak daveti kabul etti.

もちろん彼女はその招待に応じた。

Hokkaido kısmı hâlâ doğal durumunda duruyor.

北海道の一部分はまだ自然のままの状態で残っている。

Onlar tepeden doğal görünüme hayran oldu.

彼らはその丘から素晴らしい眺めに感心した。

O, doğal olarak faturayı ona ödetti.

彼女は当然のこととして彼に勘定を払わせた。

Sydney'in güzel bir doğal limanı vardır.

シドニーは天然の美しい港がある。

Amerika Birleşik Devletleri'nin doğal kaynakları boldur.

米国は天然資源に富んでいる。

Yoksa bu geçtikleri doğal bir süreç mi?

それとも自然な成長の 一段階に過ぎないのでしょうか?

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

‎彼女が近づいてきた時 ‎僕は本能的に——

Su, ormanlar ve madenler önemli doğal kaynaklardır.

水と森と鉱物は重要な自然の資源です。

Doğal bir diyet, insan sindirimi için uygundur.

自然食は人間の消化に合っている。

O bölgenin doğal özelliklerinin bazılarından bahsedebilir misiniz?

その地方の自然の特色を教えてくれませんか。

"Ryu, göremiyorum!" "Doğal, çünkü senin gözlerini kapıyorum."

「隆ちゃん見えな~い~」「目隠ししてるんだから当然だ」

Onun müzik için doğal bir eğilimi var.

彼は生まれつき音楽に向いている。

O soru doğal olarak tartışmayı davet etti.

その問題は自然に論議を呼びました。

O sorun doğal olarak tartışmayı davet etti.

その問題は自然に論議を呼びました。

O soru doğal olarak tartışmaya davet etti.

その問題は自然に論議を呼びました。

Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.

すべての人間は自然に互いを憎み合う。

Bu, kulağa çok doğal gelen bir Japonca.

とても日本語らしい日本語ですね!

MCAT sınavını geçmeye hazırlanıyoruz, doğal bir afete hazırlanıyoruz.

医大の入学試験や 自然災害に備えての対策ならわかりますが

Mars'ın doğal çevre koşullarını incelemek için bir şans.

火星での居住についての コンペティションでした

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

‎水中ではおのずと ‎リラックスできる

Su hayati bir önem taşıyan doğal bir kaynaktır.

水はとても大切な天然資源だ。

Biz doğal olarak ülkemizin eski tapınaklarıyla gurur duyuyoruz.

我々が自国の古い寺院を自慢に思うのは当然のことだ。

O bir canlı, dolayısıyla doğal olarak sıçıyor da.

生き物なんだからウンコするに決まってんだろ。

Bir Amerikalı olarak, bu cümle bana doğal gelmiyor.

この文章はアメリカ人の私には不自然に感じます。