Translation of "Alışverişe" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Alışverişe" in a sentence and their japanese translations:

- O, alışverişe gitti.
- Alışverişe gitti.

- 彼女は買い物に出かけた。
- 彼女は買い物に行った。

Alışverişe gidecekler.

彼らは、買い物に行く。

Alışverişe gidiyorlar.

彼らは、買い物に行く。

Alışverişe giderler.

彼らは、買い物に行く。

- Dün Shibuya'da alışverişe çıktım.
- Dün Shibuya'da alışverişe gittim.
- Dün Shibuya'da alışverişe gittik.

私たちは、昨日渋谷に買い物に行きました。

Yarın alışverişe gidiyorum.

明日は買い物に行きます。

Annem alışverişe gitti.

母は買物に出かけました。

O, alışverişe gitti.

彼女は買い物に行ってしまいました。

Arkadaşlarımızla alışverişe gittik.

私たちは友達と一緒に買い物へ行った。

Alışverişe gitmem gerekiyor.

買い物に行かないといけないの。

Jane alışverişe çıktı.

ジェーンは買い物に出かけている。

Günaşırı alışverişe giderim.

1日おきに買い物に行く。

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

- 毎朝買い物をします。
- 毎朝ショッピングに出かけます。
- 毎朝、買い物に行くよ。

Geçen Cumartesi alışverişe gittim.

先週の土曜日は買い物に行ったんだ。

Benimle alışverişe gitmeyecek misin?

一緒に買い物に行きませんか。

O sadece alışverişe gidiyor.

彼女はちょうど買い物に出かけるところです。

Ben alışverişe gitmek zorundayım.

- 買い物に行かなければならない。
- 買い物に行かなきゃ。
- 買い物に行かないといけないの。

Annesi ile alışverişe gitti.

彼女はお母さんといっしょに買い物に行った。

Bir süpermarkete alışverişe gitti.

彼女はスーパーへ買い物へ行った。

Her sabah alışverişe gidiyorum.

- 毎朝ショッピングに出かけます。
- 毎朝、買い物に行くよ。

Alışverişe gitmeye ne dersin..

買い物に行くのはどうですか。

Onunla alışverişe gitmediğimi söyledim.

私は彼女とは買い物に行かないと言った。

Bugün şehirde alışverişe gittim.

今日は町へ買い物に行ったんだ。

O mağazada alışverişe gittim.

私はあのデパートへ買い物に行った。

Benimle alışverişe gidecek misin?

- 私と一緒に買い物に行きませんか。
- 買い物に付き合ってくれない?

Alışverişe yalnız gitmek istemiyorum.

- 私は一人では買い物に行きたくない。
- 私は一人ではショッピングに行きたくない。

Onun annesi alışverişe gitti.

彼女のお母さんは買い物に行きました。

Yoko dün alışverişe gitti.

洋子はきのう買い物に行った。

O, alışverişe gitmeyi düşündü.

彼女は買い物に行くつもりだった。

Anne mağazaya alışverişe gitti.

母はデパートへ買い物に行きました。

Arada sırada birlikte alışverişe gittiler.

ときどき彼らはいっしょに買い物に出かけた。

Annem az önce alışverişe çıktı.

母はちょうど買い物に出かけたところです。

O bir mağazaya alışverişe gitti.

彼はデパートへ買い物に行った。

Benimle alışverişe gitmek ister misin?

買い物一緒に行く?

Anne az önce alışverişe gitti.

母はちょうど買い物に出かけたところです。

Ne kadar yakında alışverişe gidiyorsun?

いつ買い物に出かけるの?

Öğleden sonra alışverişe gitmesi gerekiyor.

彼女は午後に買い物に行かなければならない。

Annem dün çarşıya alışverişe gitti.

母は昨日、繁華街へ買い物をしに行った。

Bugün sadece alışverişe gitmek istemiyorum.

今日は買い物に行きたくないだけだよ。

Tom bir mağazada alışverişe gitti.

トムはデパートへ買い物に行った。

Alışverişe gittiğinizde lütfen muhakkak uğrayın.

お買い物にお越しの際には是非、お立ち寄りください。

Her gün alışverişe gider misin?

あなたは毎日買い物に行きますか。

Annem erkek kardeşimle alışverişe gitti.

母は兄と一緒に買い物をしに行った。

O, çoğunlukla tatillerde alışverişe gidecek.

彼女は休日になるとよく買い物に行きます。

Tom alışverişe gitmek istediğini söyledi.

トムが買い物に行きたいって言ってたよ。

Tom kız arkadaşıyla alışverişe gitti.

トムは彼女と買い物に出かけた。

- Gelecek hafta sonu alışverişe gidecek misin?
- Önümüzdeki hafta sonu alışverişe gidecek misin?

次の週末は買い物に行く予定なの?

- Öğle yemeğini çabucak bitirip alışverişe gitti.
- Öğle yemeğini çabucak bitirdi ve alışverişe gitti.

彼女はお昼をすませ、買い物に出かけた。

Şişe suyu almak için alışverişe gittiyseniz

ボトル入りの水を買おうと思えば

Bebeğimi ona emanet edip alışverişe gittim.

私は子どもを彼女に預けて買い物に行った。

Acil iş seninle alışverişe gitmemi engelledi.

急用のため私はあなたと一緒に買物に行けなかった。

Benim için alışverişe gider misin, tatlım?

ねえあなた、私の代わりに買い物へ行ってくださる?

O, kitabı okuduktan sonra alışverişe gitti.

本を読み終えると、彼女は買い物に出かけた。

O, başka bir yere alışverişe gitti.

彼女はどこか他に買い物に行った。

Benden alışverişe gitmemin rica edilmesinden hoşlanmam.

- 私は買い物に行くよう頼まれるのが好きではない。
- 買い物を頼まれるのは好きじゃない。

Tek başıma alışverişe gitmeyi tercih etmem.

- 私は一人では買い物に行きたくない。
- 私は一人ではショッピングに行きたくない。

Alışverişe genellikle Pazar öğleden sonra giderim.

日曜の午後はたいてい買い物に出かけます。

Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

買い物に行くよりも、むしろ家にいたい。

O bana Shibuya'da alışverişe gideceğini söyledi.

彼は渋谷に買い物に行くと私に言いました。

Ben bir arkadaş ile alışverişe gittim.

友達と買い物に行った。

Tek başına alışverişe gitmeye karar verdi.

彼女は一人で買物に行くことにした。

Tom köpek yiyeceği için alışverişe gitti.

トムはドッグフードを買いに行きました。

"Alışverişe gidiyorum. Gelmek istiyor musun?" "Kesinlikle!"

「買い物行くけどついて来る?」「行く!」

Haftada kaç defa süpermarkete alışverişe gidersin?

あなたは一週間に何回ぐらいスーパーへ買い物に行きますか。

Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.

あなたが買い物に行っている間、子供達の面倒を見ましょう。

Alışverişe gitmek zorundayım. Bir saat içinde döneceğim.

買い物に行かなければならない。一時間で戻るよ。

Ben otelde kaldım ama diğerleri alışverişe gitti.

私はホテルにいましたが、ほかの人たちは買い物に出かけました。

John Mary'ye alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.

ジョンはメアリーに買い物に行きたいかどうか尋ねた。

Kız annesi ile alışverişe gitmek için ısrar etti.

その女の子は母親と買い物に行くと言って聞かなかった。

Sen telefon ettiğinde ben sadece alışverişe çıkmak üzereydim.

私がちょうど買い物に出かけようとしていたら、あなたから電話があった。

John Mary'ye öğleden sonra alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.

ジョンはメアリーに午後買い物に行きたいかどうか尋ねた。

Kız kendine söyleneni görmezden gelerek annesiyle alışverişe gideceğini söyledi.

その女の子は母親と買い物に行くと言って言うことを聞かなかった。

Tom ve Mary kendi kostümleri için beraber alışverişe gitti.

トムとメアリーは一緒に衣装を買いに行った。

Kız annesi ile birlikte alışverişe gideceğini söyledi ve söylediğimi dinlemedi.

その女の子は母親と買い物に行くと言って言うことを聞かなかった。

Onunla birlikte alışverişe gitmeyeceğimi ilk ve son olarak ona söyledim.

- 私は彼女と買い物に行かないときっぱり言った。
- 私は彼女とは買い物に行かないときっぱり言った。

Tom alışverişe gittiğinde, neredeyse her zaman bir kredi kartı kullanır.

トムは買い物に行ったとき、ほぼ毎回クレジットカードを使う。

Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla alışverişe gitmedim.

- 私は彼女と買い物に行かないときっぱり言った。
- 私は彼女とは買い物に行かないときっぱり言った。

O ne zaman alışverişe gitse, kendini gücünün yettiğinden daha fazlasını alarak bitirir.

彼女は買い物に出かけると、結局不相応な買い物をしてしまう。

Oturma odasında video oyunları oynarken, annem bana onunla alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.

居間でテレビゲームをしていた時に、母が一緒に買い物に行かないかと尋ねてきた。

Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.

- 居間でテレビゲームをしていた時に、母が一緒に買い物に行かないかと尋ねてきた。
- リビングでテレビゲームをしてたら、母さんが一緒に買い物に行かないかと聞いてきた。