Translation of "Canlı" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Canlı" in a sentence and their japanese translations:

Ateşi canlı tut.

火を燃やし続けなさい。

Böcek hâlâ canlı.

その虫はまだ生きている。

Ben canlı hissediyorum.

- 生を感じる。
- 生きていることを実感する。

Bütün köpekler canlı.

すべてのイヌが生きています。

Gerçekten hoş ve canlı.

明るくて非常に良い状態です

Canlı bir akrep almazsınız,

生きたサソリなんて 誰も買いませんよね

Balık hâlâ canlı mı?

魚はまだ生きているの。

O, tatil sırasında canlı.

休み時間になると彼は生き生きとしている。

Biz onu canlı bulduk.

我々は生きている彼を発見した。

Hayvanı canlı olarak yakalamalısın.

その動物を生け捕りにしなければならない。

Ben balığı canlı tutacağım.

その魚は生かしておこう。

Konser canlı olarak yayınlandı.

そのコンサートは生中継された。

Kaplanı canlı yakalamayı başardılar.

彼らは首尾よくその虎を生け捕りにした。

O bencilliğin canlı örneği.

彼は利己主義の化身だ。

Bu kasaba canlı değil.

この町は活気がない。

Bu böceği canlı tut.

この虫を殺さないでおきなさい。

Burada yaşayan her canlı olacak.

他の生き物もいるかも

Daha canlı ve net olacak.

さっきより もう少し 生々しくなりますよ

Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.

- ライオンを生け捕りにしろ。
- ライオンを生け捕りしなくてはならない。

Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor.

その出来事は今でも私の記憶に生々しく残っている。

Kazada çok sayıda canlı kayboldu.

- その事故で多くの命が失われた。
- その事故でたくさんの命が失われた。

O, oltaya canlı yem taktı.

彼は釣り針に生き餌をつけた。

O canlı bir izlenim bırakmıştı.

彼はあざやかな印象を残した。

Gölette birçok canlı balık gördük.

- 池でたくさんの生きている魚を私たちは見た。
- 池で生きた魚をたくさん見た。

Onlar bir aslanı canlı yakaladı.

彼らはライオンを生け捕りにした。

Canlı bir balinayı asla görmedim.

私は生きている鯨を見たことがない。

Onlar bir ayıyı canlı yakaladılar.

彼らはくまを生け捕りにした。

Bu balık hâlâ canlı mı?

- 魚はまだ生きているの。
- この魚はまだ生きていますか。

Bu, filleri canlı yakalamalarının yoludur.

こんなふうにして彼らは象を生け捕りにする。

Canlı bir ıstakoz yemek istemiyorum.

私は生きたままのえびは食べたくない。

Doktor canlı hastayı morga gönderdi.

医者は患者を生きたまま霊安室へ送った。

Balık dükkanında canlı balık satıyorlar.

あの魚屋ではぴんぴん生きている魚を売っている。

Müzede hiç canlı hayvan yok.

博物館には生きた動物はいない。

- Yemeğin ucundan alıp bırakma.
- Uyuşuk uyuşuk yeme.
- Mıymıntı gibi yeme.
- Canlı canlı ye.

嫌そうに食事をするな。

Bunun uyarısı da sırtlarındaki canlı renk.

背中(せなか)の明るい色は警告(けいこく)だ

Deneyi de web sitemizden canlı yayınladık.

その実験を ウェブ上でライブ中継しました

Kuş canlı mı yoksa ölü mü?

その鳥は生きてますか死んでますか。

Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.

祖父は90歳でとても元気です。

Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.

猫は生きたネズミをもて遊んでいた。

Canlı bir kaplanı nereden satın alabilirim.

どこで生きているトラを購入することができますか。

Fare canlı mı yoksa ölü mü?

そのネズミは生きているのか死んでいるのか?

Bir kez canlı bir balina gördüm.

生きているクジラを見たことがある。

Bu bir fili nasıl canlı yakaladıklarıdır.

こんなふうにして彼らは象を生け捕りにする。

Fare ölü mü yoksa canlı mı?

- このネズミは死んでいるのか、生きているのか。
- そのネズミ、死んでるの?生きてるの?

Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.

私が特に気に入っているのは、この鮮やかな色彩の肖像画です。

Onun dün yakaladığı balık hâlâ canlı.

彼が昨日とった魚はまだ生きている。

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

地球人としての 私たちのあるべき姿なのですから

O hâlâ köpeğinin canlı bulunabileceği umuduna tutunuyordu.

彼女は自分の犬が生きて見つかるという希望を、まだ捨てないでいた。

Onun çok canlı bir hayal gücü var.

彼は生き生きとした想像力を持っている。

Geçen hafta yakaladığım yılan balığı hâlâ canlı.

先週私のとったうなぎは、まだ生きている。

Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

私はなぜか夜の方が元気だ。

Savaş sona erdiğinde, bir Teksaslı canlı bırakılmadı.

その戦いの後、テキサス人は誰一人生き残っていなかった。

Hiçbir şey bir resimden daha canlı değildir.

写真ほど鮮明なものはない。

İşte bu yüzden video oyunlarında canlı yayın başladı.

ネット実況がゲームとともに 広がった理由がそこにあります

O bir canlı, dolayısıyla doğal olarak sıçıyor da.

生き物なんだからウンコするに決まってんだろ。

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

ネット実況は同じような参加の感覚を 与えてくれるからです

Bu canlı ışık olgusunu daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

‎生物蛍光の仕組みについては ‎まだ謎が多い

Tom'un ölü mü yoksa canlı mı olup olmadığını bilmiyorum.

トムが生きてるんだか、死んでるんだかは分からない。

Canlı müziği sevebileceğim yerel bir jazz kulübüne gitmek istiyorum.

私は場末のジャズクラブに行って、ライブミュージックを楽しみます。

Ve düşündük de bir canlı yayın sırasında aranıza katılalım dedik.

君たちの集まりに ちょっと参加したいなと思って

O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.

‎かなり衰弱し ‎鮮やかな体色は薄れ

Eğer Güneş olmasaydı, yaşayan hiçbir canlı Dünya üzerinde var olamayacaktı.

- 太陽がなかったら、地上に生物は存在できないだろう。
- もし太陽がなかったら、地球上の生物は存在できないだろう。

Eğer hava ve su olmasa canlı hiçbir şey var olmaz.

もし空気と水がなければ、生物は何も存在しないだろう。

Kazadan kısa bir süre sonra orada canlı bir hayvan buldular.

その事故のすぐ後、そこに彼らは生きている動物を見つけた。

Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?

土曜に私と芝居の公演を見ませんか。

Kayıtlar yerine mümkün olduğu kadar çok canlı TV izlemeye çalışıyorum.

テレビはできるだけ録画じゃなくてオンエアで見ることにしている。

Gerçekten canlı müzik çalmaya başladığında, ben bilinçsizce dans etmeye başlarım.

ノリノリの音楽がかかると、つい踊っちゃうんだよね。

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

それでも 野生生物たちは 市場に注ぎ込まれる

Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?

ガガ様のライブ一緒に行きたい方いらっしゃいますか?

Bu kulübün canlı bir grubu mu yoksa bir DJ mi var?

このクラブはライブバンドですか、DJですか。

Bu kulüpte canlı bir orkestra ya da bir DJ var mı?

このクラブはライブバンドですか、DJですか。

AKB'den söz ederken, ilk çıkışlarından önce iki defa canlı performanslarına gittim.

AKBならデビュー前に2回ライブ行ったけどな。

Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

原稿とコピーは容易に見分けがつく。前者は後者よりもずっと鮮明だからである。

Ama şunu yapabiliriz, bu göreve devam edip zehri canlı olarak bulmaya çalışmak için

でも任務は続けられる 生き物の毒液を 捜してみるんだ

- Kendimi nedense geceleri daha iyi hissediyorum.
- Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

私はなぜか夜の方が元気だ。