Translation of "çocuklara" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "çocuklara" in a sentence and their japanese translations:

- Çocuklara kim bakıyor?
- Çocuklara kim bakar?

だれがその子たちの面倒を見るのか。

çocuklara okumayı öğretmek?

子供たちを教育するって?

Tom çocuklara öfkelendi.

トムはその子供たちに腹を立てた。

Çocuklara iyi bakıldı.

その子ども達は十分な世話を受けた。

Çocuklara evi boyattı.

彼女は少年たちに家にペンキを塗らせた。

Çocuklara çok kızdı.

彼女はその子供たちを非常に怒った。

Çocuklara o baktı.

彼女はその子供たちの世話をした。

Dikkatini çocuklara vermişti.

彼女の注意は子供たちに集中している。

Çocuklara nazik olun.

子供たちに親切にしなさい。

Çocuklara bakmaktan hoşlandı.

彼女は子供の世話をするのが好きでした。

Çocuklara likör vermemelisin.

子どもに酒を飲ませてはいけない。

Çocuklara bakabilir misin?

子供たちを見ていてくれる?

Çocuklara paylaşmak öğretilmeli.

子供は分け合うことを教えられるべきである。

Yaramaz çocuklara katlanamıyorum.

やんちゃな子供が堪えられない。

Çocuklara bakar mısın?

子供たちの世話をしてくれますか。

Çocuklara karşı acımazdır.

彼は子供に残酷だ。

O, çocuklara baktı.

- 彼女は子供たちの世話をした。
- 彼女は子どもたちの面倒を見た。

Zaman zaman çocuklara bakmalısın.

君は時には子供の世話をしなければならない。

O çocuklara iyi bakıldı.

その子供たちは、よく面倒をみてもらった。

Çocuklara yol verin lütfen.

道を開けて子どもを通してください。

Anneannem gündüzleri çocuklara bakıyor.

- 昼間は祖母が子供の面倒を見てくれます。
- 日中は祖母が子供の世話をしてくれてるんだ。

Çocuklara yüz verip şımartma.

子供たちを甘やかしてはいけない。

O, çocuklara karşı naziktir.

- 彼女は子供達にはやさしい。
- 彼女は子供達にやさしい。

Bu gece çocuklara bakmalıyım.

私は今夜子供たちの子守りをすることになっています。

Çocuklara karşı sabırsız olmamalısın.

子供に対して短気を起こしてはいけない。

O, evde çocuklara bakıyor.

彼女は家で子供の面倒を見ているよ。

Onun görevi çocuklara bakmaktı.

彼女の務めは子供たちの世話をすることであった。

Yaramaz çocuklara tahammül edemiyorum.

やんちゃな子供が堪えられない。

Tom çocuklara Fransızca öğretir.

トムは子供たちにフランス語を教えている。

Çocuklara bakmak zorunda kaldım.

私はその子供たちの世話をしなければならなかった。

Çocuklara yalan söylememek öğretilmelidir.

- 子供たちは嘘をつかないよう教えられるべきだ。
- 子供たちは嘘をつかないように教えられるべきだ。

Lütfen çocuklara bakar mısın?

子供たちの世話をしてくれますか。

Çocuklara gerçeği konuşmak öğretilmeli.

子供たちには真実を話すように教えるべきです。

çocuklara cesur erkek ya da

子供たちに

Genç çocuklara öğretmek kolay değildir.

小さな子供たちを教えるのはやさしくない。

Anne çocuklara sessiz olmalarını söyledi.

母親は子供たちに静かにするように言った。

Sessiz olmaları için çocuklara bağırdı.

彼女は子供たちに静かにと叫んだ。

Çocuklara ilginç bir hikaye anlattı.

彼女は子供たちにおもしろい話をした。

O, çocuklara Afrika'daki maceralarını anlattı.

彼は子供たちにアフリカでの珍しい経験についてはなした。

Cezaya başvurmadan çocuklara görgü öğretebilirsiniz.

全く罰を与えなくても子供達にちゃんとした礼儀作法を仕込めます。

Çocuklara eğlenceli bir hikaye okudu.

彼女は子供達に面白い話を読んで聞かせた。

Çocuklara eğlenceli bir hikaye anlattım.

私は子供たちにおもしろい話をして聞かせた。

Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.

- 自分を守る方法を子供たちに教えるべきだ。
- 私達は自分を守る方法を子供達に教えるべきだ。

Çocuklara oyuncaklarını yerine koymasını söyledi.

彼女は子供たちにおもちゃをかたづけるように言った。

Çocuklara karşı çok sert olma.

子供達にそうきついことを言うな。

Ben gürültülü çocuklara tahammül edemem.

私は子供達の騒々しさは我慢できない。

Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.

子供たちは部屋の掃除を割り当てられた。

İnsan çocuklara karşı sabırlı olmalı.

子供たちのやることにいちいち腹を立ててはいけない。

Çocuklara sofra adabının öğretilmesi önemlidir.

子供達に正しいテーブルマナーを教えることは重要です。

Büyükanne gün boyunca çocuklara bakar.

- 昼間は祖母が子供の面倒を見てくれます。
- 日中は祖母が子供の世話をしてくれてるんだ。

Bu TV programı çocuklara yöneliktir.

このテレビショーは子供向けだ。

O, çocuklara kendi odalarını temizletti.

彼女は子供たちに自分自身の部屋をきれいに掃除させた。

Lütfen onu diğer çocuklara uzat.

それをほかの子供たちにも回してください。

Yetim çocuklara yaramazlık yapmamaları söylendi.

孤児達は行儀よくするよう言われていた。

Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

テレビは子供に害があると思いますか。

O çocuklara bir teyze tarafından bakılıyordu.

その子供たちは、叔母さんが面倒をみていた。

Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.

彼は男の子たちに教室で叫ばないよう命じた。

Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmemiz gerek.

- 自分を守る方法を子供たちに教えるべきだ。
- 私達は自分を守る方法を子供達に教えるべきだ。
- 私たちは、身を守る方法を子供たちに教えるべきです。

Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.

彼の妻は子供たちの世話をした後で疲れ切っている。

Ben dışarda iken çocuklara bakar mısın?

私が外出している間、子供たちの面倒を見てくれませんか。

Çocuklara karşı o kadar yumuşak olma.

子供に甘くするな!

Bir eşek arısı sürüsü çocuklara saldırdı.

雀蜂の群れが子供達を襲った。

Çocuklara göz kulak ol, onlar afacan.

少年達を見ていて下さい。彼らはいたずらっ子ですから。

Annelerinin ölümünden sonra çocuklara o baktı.

- 子供達のお母さんが死んだ後、彼女がその子供達の世話をした。
- 子供たちの母親が亡くなった後は、彼女が子供たちの面倒を見た。

- O, çocuklara baktı.
- O, çocuklarla ilgilendi.

- 子供たちは彼女に世話してもらった。
- 子ども達は彼女に世話をしてもらった。
- 彼女は子どもたちの面倒を見た。

Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.

あなたが買い物に行っている間、子供達の面倒を見ましょう。

Bir eşekarısı bulutu çocuklara doğru yöneldi.

雀蜂の群れが子供達を襲った。

Çocuklara öğretmek yetişkinlere öğretmekten daha kolaydır.

子供にものを教えるのは、大人に教えるよりは容易だ。

Çocuklara bakmak için yardım edebilir misin?

子供たちのお世話を手伝ってくれない?

Ve o bazıları 6 yaşında olan çocuklara,

いじめっ子は 6歳児にさえ こう言います

Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.

- 彼らは子供に対して厳しすぎると言って先生を非難した。
- 彼らは子供たちに厳しすぎるといって先生を非難した。
- 彼らは子供たちに厳しすぎるという理由で先生を責め立てた。

O, Noel için çocuklara ne vereceğini düşünemedi.

彼女はクリスマスに子供たちに何を与えたらいいか思い付かなかった。

Yaşlı adam çocuklara eğlenceli bir hikaye anlattı.

老人は子供たちに面白い話をした。

Bu kitap çocuklara okumayı öğretmek için tasarlanmıştır.

この本はこどもに読み方を教えるように計画されている。

O büyük çocuk küçük çocuklara zorbalık ediyor.

あの大きな男の子は小さな子供達をいじめている。

Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

子供や赤ちゃんは生理的に苦手なの。

Buna rağmen hayata zor bir başlangıç yapmış çocuklara

困難な人生のスタートを切った 子供達が 悪条件にもかかわらず

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

毎日子供に読み聞かせをする事も 非常に重要なようです

Havanın ağırlığa sahip olma fikri çocuklara şaşırtıcı geldi.

空気に重さがある、という考えはその子にはびっくりするようなことだった。

Hanımlar ebeveynleri gün boyunca fabrikalarda çalışan çocuklara bakıyorlar.

その婦人たちは、両親が昼間工場で働いている子供たちの世話をしています。

Onun sert görünüşü çocuklara başlarının belada olduğunu söylüyordu.

彼女のけわしい顔つきは少年達に彼等が苦境にいることを物語っていた。

Çocuklara ilgisine bakınca, öğretmenliğin ona çok yakışacağını düşünüyorum.

彼女が子供に関心があることを考慮すると、きっと教職が彼女にはふさわしい。

Çocuklara akşam 10'a kadar yatmamalarına izin verildi.

子供たちは午後10時まで起きていてもよかった。

Çocuklara uygun bakım vermek için yeterli doktor yok.

子供たちに適した健康管理をしてやるだけの医者がいない。

Şoförler, yolda karşıdan karşıya geçen çocuklara çok dikkat etmeliler.

ドライバーは道を横断する子供たちに気をつけなければいけない。

Eğer çocuklara göz kulak olursan, temizlenecek takım elbiseni alacağım.

子供たちを見てもらえるなら、スーツをクリーニングに持って行ってあげますよ。

Anne yemeği masaya koydu ve çocuklara iştahla yemelerini söyledi.

お母さんは料理を食卓に並べて「食べなさい」と言った。

Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

- 子供たちに静かにするように言ったのに、騒々しいままだった。
- 子供たちに静かにするように言ったが、変わらずやかましかった。

Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.

君が働きに出ることには反対しないけれども、子供達の面倒はどうするつもりだい。

Söz sadece yetişkinlere değil fakat aynı zamanda çocuklara da gönderme yapıyor.

その言葉は大人だけでなく子供も指す。