Translation of "Bakıyor" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Bakıyor" in a sentence and their japanese translations:

Otel göle bakıyor.

ホテルは湖に面している。

Oda okyanusa bakıyor.

その部屋は海を見渡している。

Odam doğuya bakıyor.

私の部屋は東向きです。

Tom bana bakıyor.

トムが私を見ている。

Birisi bakıyor mu?

誰か見てる?

Tom haritaya bakıyor.

トムなら地図見てるよ。

Onlar neye bakıyor?

あの人たちは何を見てるんですか?

Kathy yıldızlara bakıyor.

キャシーは星を見つめている。

Evin hangi yöne bakıyor?

君の家はどちらの方向に面していますか。

Köpeğine gündüz halası bakıyor.

彼の叔母が日中彼の犬の世話をしている。

Anneannem gündüzleri çocuklara bakıyor.

- 昼間は祖母が子供の面倒を見てくれます。
- 日中は祖母が子供の世話をしてくれてるんだ。

Benim evim güneye bakıyor.

私の家は南向きです。

Her zaman geleceğe bakıyor.

彼はいつも未来に目をむけている。

Tom haritaya yakından bakıyor.

トムなら地図に見入ってるわ。

O, evde çocuklara bakıyor.

彼女は家で子供の面倒を見ているよ。

Tom bana bakıyor mu?

トムって私のこと見てる?

Sen bana bakıyor musun?

私を見てるの?

Bu köpeğe kim bakıyor?

この犬は誰が世話をするのですか。

Bu otel denize bakıyor.

このホテルは海に面している。

Leo Eyhards ailesine bir bakıyor,

おそらくワインとチーズを嗜んでいる 両親のいる

Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.

‎そして口内の ‎嗅覚器官に運ぶ

Bina bütün kasabaya yukarıdan bakıyor.

その建物から町全体が見下ろせる。

Onun çalışma odası parka bakıyor.

彼の書斎は公園に面している。

Cumartesi günleri hastalara bakıyor musun?

土曜日は診察していらっしゃいますか。

Duruma ciddi olarak bakıyor musunuz?

状況は深刻だと思いますか。

O, her zaman size bakıyor.

彼はいつも君を見ている。

Polis o insanların kayıtlarına bakıyor.

警察はあの人たちの経歴を調べているところだ。

John toplantı için düzenlemelere bakıyor.

ジョンは、その会合のための準備をいま整えています。

O kişi bizim meyvemize bakıyor.

あの人は私たちの果物を見ている。

Ve Yuri, Moskova üzerinde aşağı bakıyor

そしてユーリがモスクワを眺めるときには

Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.

科学者たちはその発見を重大なことだと考えている。

- Çocuklara kim bakıyor?
- Çocuklara kim bakar?

だれがその子たちの面倒を見るのか。

Hep sana bakıyor. Seni seviyor olmalı.

彼はいつも君を見ている。きっと君が好きなんだ。

Tom'un çalışma odası arka bahçeye bakıyor.

トムの書斎は裏庭に面している。

Fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

進行方向に対する顔の向きは 揃って45度なんです

Bu yavrular ilk defa etin tadına bakıyor.

‎子供たちは ‎初めて肉を口にした

Nick kırsal alandan gelen birine tepeden bakıyor.

- ニックは地方出身者ならだれであろうと見下している。
- ニックは地方出身者なら誰でも馬鹿にする。

O, üniversite ücretleri için ebeveynlerinin eline bakıyor.

彼は大学の学費を親に頼っている。

- O kadınları hor görür.
- Kadınlara tepeden bakıyor.

彼は女性を見下している。

- Evim denize bakıyor.
- Evim full deniz manzaralı.

私の家は海に面している。

- Tom kadınlara tepeden bakıyor.
- Tom kadınları hor görüyor.

トムは女性を見下している。

- Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- Bu pencereler güneye bakıyor.

この窓は南向きだ。

- Evcil hayvan olarak papağan besler.
- Evcil hayvan olarak papağan bakıyor.

- 彼女はオウムを愛玩している。
- 彼女はオウムをペットとして飼っている。

Sözde birinci dünyadan insanlar biz Latinlere tekerleği henüz icat etmemiş gibi bakıyor.

いわゆる先進国の人は、まだ車輪が発明されていなかった頃の人間を見るかのように我らラテン系を見ている。

- Evim denize bakıyor.
- Benim evim denize doğru bakar.
- Evim full deniz manzaralı.

僕の家は海に面している。

- Tom Boston'da kalacak bir yer arıyor.
- Tom Boston'da kalacak bir yer bakıyor.

トムはボストンで泊まる所を探している。

Tom her zaman bir saat takardı, ama şimdi o sadece akıllı telefonuna bakıyor.

以前はいつも腕時計をしていたトムだったが、今ではただ自分のスマホを見るだけだ。

Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.

小さな音や明かり 窓越しのテレビに注意してる

- Jack, evde bir kedi ve bir papağan bakıyor.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan besliyor.

- ジャックは家で猫とオウムを飼っている。
- ジャックは自宅で猫とオウムを飼っている。

Tom Mary ile ilgilenmediğini söyledi fakat o her zaman onun bulunduğu odanın tarafına doğru bakıyor gibi görünüyordu.

トムはメアリーに興味がないと言っていたが、いつも彼女の方ばかり見ているようだった。