Translation of "Maruz" in Italian

0.012 sec.

Examples of using "Maruz" in a sentence and their italian translations:

Yağmura maruz bırakmayın.

Non metterlo sotto la pioggia.

Karışıklığı maruz görün.

- Scusa per il casino.
- Scusi per il casino.
- Scusate per il casino.

Cildini güneşe maruz bırakmadı.

- Non ha esposto la sua pelle al sole.
- Non espose la sua pelle al sole.

Düşmanın ateşine maruz bırakıldılar.

Loro erano esposti al fuoco nemico.

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

- Era esposto a molti pericoli.
- Lui era esposto a molti pericoli.

O, tehlikeye maruz kaldı.

- Era esposto al pericolo.
- Lui era esposto al pericolo.

Onu yağmura maruz bırakmayın!

- Non esporlo alla pioggia!
- Non esponetelo alla pioggia!
- Non lo esponga alla pioggia!

Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.

- Non esponete le foto al sole.
- Non esporre le foto al sole.
- Non esponga le foto al sole.
- Non esporre le fotografie al sole.
- Non esponga le fotografie al sole.
- Non esponete le fotografie al sole.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

o hanno subito molte aggressioni.

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

È pericolosamente esposto.

Bebek, radyoaktif ışınlara maruz kalmıştır.

Il bambino è stato esposto a raggi radioattivi.

Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.

Hanno esposto i libri al sole.

Tom kendini tehlikeye maruz bıraktı.

- Tom si è esposto al pericolo.
- Tom si espose al pericolo.

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

Terapia espositiva a livello dei circuiti neurali.

Bazen bedenlerimizi güneş ışığına maruz bırakmalıyız.

Talvolta dovremmo esporre i nostri corpi al sole.

Vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

di come le cellule cancerogene sono esposte nei nostri corpi.

- Tom maruz bırakılacak.
- Tom'un foyası açığa çıkarılacak.

- Tom sarà esposto.
- Tom sarà scoperto.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

Il cane nero sull'erba era al sole.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

mentre grandi quantità di giallo fanno piangere i bambini.

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

e moltissime persone sono esposte a livelli rilevanti di rumore.

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

I bambini poveri e quelli gay sono maggiormente bersagliati,

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

sono le stesse persone che subiscono il bullismo a scuola.

F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.

- Il campione di Formula 1 Michael Schumacher ha subito un grave infortunio alla testa.
- Il campione di Formula 1 Michael Schumacher subì un grave infortunio alla testa.

Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.

Tom è stato punto da molte zanzare l'ultima volta che è andato in campeggio.

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

Tuttavia, è stato osservato che Soult era ora meno incline a esporsi al fuoco nemico,