Translation of "şeyin" in Hungarian

0.013 sec.

Examples of using "şeyin" in a sentence and their hungarian translations:

Hiçbir şeyin yok.

Semmid sincs.

Her şeyin var.

- Mindened megvan.
- Neked mindened megvan.

Her şeyin değişmesi gerek

Mindennek változnia kell,

Bir şeyin peşine düşmezseniz

hogyha nem teszünk komolyan valamiért,

Korkacak bir şeyin yok.

- Nincs mitől félned.
- Nincs félnivalód.
- Neked nem kell mitől tartanod.
- Nincs mitől tartanod.
- Nem kell félned.

Çocuklar bir şeyin peşindeler.

A gyerekek valamire készülnek.

Öğrenecek çok şeyin var.

Még sokat kell tanulnod.

Her şeyin zamanı var.

Mindennek megvan a saját ideje.

Her şeyin bedeli var.

Mindennek megvan a maga ára.

Her şeyin canı cehenneme.

- A pokolba mindennel!
- A picsába mindennel!

O her şeyin başlangıcıydı.

Ez volt mindennek a kezdete.

Her şeyin fiyatı arttı.

Minden ára megnőtt.

Her şeyin limiti vardır.

Mindennek van határa.

Zaman her şeyin ilacıdır.

- Az idő mindent begyógyít.
- Az idő mindent meggyógyít.

Bu hiçbir şeyin kanıtı değil.

Ez persze nem bizonyít semmit,

çünkü aklında söylediği şeyin ciddiliğini

mert nem érti, milyen súlya van annak, amit mondott,

Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

- Valami rohad.
- Rothadásszagot érzek.

Yiyecek bir şeyin var mı?

Van valami ennivalód?

Her şeyin nerede olduğunu biliyorsun.

Mindent tudsz, hogy hol van.

Bir şeyin yanlış olduğunu hissediyorum.

Érzem, hogy valami elromlott.

Bildirecek bir şeyin var mı?

Van valami jelentenivalója?

Kesinlikle korkacak hiçbir şeyin yok.

Egyáltalán nincs mitől félned.

Hiçbir şeyin yanlış olmadığını umuyorum.

Remélem, nincs semmi baj.

Sanırım bir şeyin çözümünü bulabiliriz.

- Azt hiszem kitalálhatunk valamit.
- Azt hiszem, ki tudunk sütni valamit.

Senin korkacak bir şeyin yok.

Nincs mitől félned.

Her şeyin bir fiyatı vardır.

- Mindennek megvan az ára.
- Mindennek ára van.
- Mindennek van ára.

Bir şeyin şüpheli olduğunu düşünmedim.

Nem gondoltam, hogy bármi is gyanús lenne.

Her şeyin bir nedeni vardır.

A dolgoknak okuk van.

Hiçbir şeyin kıymetini bilmezlik etme.

Ne vegyél semmit magától értetődőnek!

Herhangi bir şeyin kokusunu almıyorum.

- Nem érzek semmit.
- Semmi szagot nem érzek.

Yaptığımız hiçbir şeyin önemi yoktur.

Semmi nem számít, amit teszünk.

Herhangi bir şeyin var mı?

Van valamid?

Söyleyecek bir şeyin var mı?

Van valami mondanivalód?

Yaptığın şeyin aptalca olduğunu düşünüyorum.

Amit csinálsz, az szerintem hülyeség.

Her şeyin iyi olduğunu söyledim.

Mondtam, hogy minden rendben volt.

Yaptığın şeyin yasal olduğunu sanmıyorum.

Nem hiszem, hogy amit éppen csinálsz, az törvényes.

Her şeyin bir sonu vardır.

- Egyszer minden véget ér.
- Egyszer mindennek vége szakad.

Daha ucuz bir şeyin var mı?

Van valami olcsóbb is?

Senin, hakkında üzülecek bir şeyin yok.

- Nincs miért sajnálkoznod.
- Nincs miért bánkódnod.
- Nincs miért bocsánatot kérned.

Bu odadaki her şeyin satılması gerekiyor.

Mindent el kell adni ebből a szobából.

Hiçbir şeyin yanlış olmadığından emin misin?

Biztos vagy benne, hogy minden rendben van?

Yapacak başka bir şeyin yok mu?

Nincs más dolgod?

Bana söyleyecek bir şeyin var mı?

Van valami, amit el akarsz mondani nekem?

Olan her şeyin bir sebebi vardır.

Minden okkal történik.

Her şeyin iyi olacağına söz veriyorum.

Minden rendben lesz, ígérem.

Sahip olduğum her şeyin fotoğrafını çekiyorum.

Minden vagyontárgyamról fényképet készítek.

Her şeyin gönlünce olmasını diliyoruz Tom.

Minden jót kívánunk neked, Tom!

Bir şeyin bacağından yukarı çıktığını hissetti.

Úgy érezte, hogy valami a lábán mászik fölfele.

Ben bir şeyin yanlış olduğunu biliyordum.

Tudtam, hogy valami nem stimmel.

Ben bir şeyin tuhaf olduğunu düşündüm.

- Számomra valami különösnek tűnt.
- Számomra valami furcsának tűnt.

Sanırım her şeyin bir nedeni var.

Úgy gondolom, minden okkal történik.

Söyleyecek bir şeyin varsa, sadece söyle.

Ha van valami mondandód, ki vele!

Bu şeyin güvenli olduğundan emin misin?

Biztos vagy abban, hogy ez a dolog biztonságos?

Her şeyin daha beteri de vardır.

Mindig lehet rosszabb.

Hiçbir şeyin sonsuza dek sürmediğini biliyorum.

- Tudom, hogy semmi sem tart örökké.
- Tudom, hogy semmi sem tart ki örökké.

Tom'u yaptığı şeyin kasıtlı olduğunu düşünüyorum.

Úgy gondolom, hogy Tom szándékosan tette, amit tett.

Tom yerdeki bir şeyin üzerinde tökezledi.

Tom megbotlott egy földön heverő tárgyban.

Bugün yapılması gereken şeyin üzerinde yoğunlaşalım.

- Koncentráljunk arra, amit ma kell megtennünk.
- Összpontosítsunk a mai tennivalókra.

Endişelenecek bir şeyin olmadığını bilmeni istiyorum.

Akarom, hogy tudd, nincs miért aggódnod.

Her şeyin yolunda olduğundan emin misin?

Biztos vagy benne, hogy minden rendben?

Eğer açsan, her şeyin tadı iyidir.

Ha éhes vagy, bármi jól ízlik.

- Söyleyecek bir şeyin yoksa, bir şey söyleme.
- Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, hiçbir şey söyleme.

Ha nincs mit mondanod, ne mondj semmit.

Beyin hakkında düşündüğümüz ve anladığımız birçok şeyin

És sok mindenről, amiről azt hittük, hogy már tudjuk, értjük, kiderül,

Hiçbir şeyin gerçeğin dışına çıkamayacağı ortaya çıkıyor.

Aztán kiderült, hogy mi sem áll távolabb a valóságtól.

Beynin aslen yapıyor olduğu şeyin prensiplerinden biridir.

Ezen az elven működik az agyunk.

Kötüdense daha fazla iyi şeyin alışverişini yapıyordum,

Egyre több jó hangulatú beszélgetésben volt részem,

Her şeyin bir son kullanma tarihi var,

Mindennek van lejárati ideje,

Öyle ki, Uruguay'da olan her şeyin bedelini

Akármi is történt Uruguayban,

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

Úgy érzed, valami rendkívüli dolognak nézel elébe.

Şikâyet etmekten başka yapacak bir şeyin yok.

- Nincs miért panaszkodnod.
- Nincs mire panaszkodnod.

Yapacak daha iyi bir şeyin yok mu?

Nincs jobb dolgod?

Sıra dışı bir şeyin kokusunu alıyor musun?

- Nem érzel valami szokatlant?
- Nem érzel valami furcsa szagot?

Hâlâ ilişkiler hakkında öğrenecek çok şeyin var.

Még sokat kell tanulnod a kapcsolatokról.

Korkacak bir şeyin yok, korkunun kendisi hariç.

A félelmen kívül nincs más félnivalód.

Söyleyecek bir şeyin yoksa, bir şey söyleme.

Ha nincs mit mondanod, ne mondj semmit.

Bazı insanlar her şeyin matematiksel olduğunu düşünüyor.

Néhányan úgy válik, minden a számokon alapszik.

Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak zorundayım.

Meg kell bizonyosodnom arról, hogy minden rendben van.

Tom herhangi bir şeyin mümkün olduğunu düşünüyor.

Tom azt gondolja, hogy minden lehetséges.

İhtiyacım olan şeyin o olduğundan emin değilim.

Nem vagyok biztos benne, hogy arra van szükségem.

Yapmam gereken şeyin o olduğundan emin değilim.

Nem vagyok biztos benne, hogy azt szükséges megtennem.

önemli olan, dünyayı döndüren şeyin para olduğunu hatırlamaktır.

ne feledkezzünk meg arról, hogy a pénz mozgatja a világot.

Böylece bu lanet şeyin sadece faizini ödüyor olmayız.

hogy ennek az átkozott dolognak ne csak a kamatát fizessük ki.

Veya yaptığım korkunç bir şeyin kanıtı olduğuna eminler.

vagy bizonyítéka annak, hogy valami rosszat tettem.

Bir kiloluk bir şeyin, örneğin, ay yüzeyine götüreceğimiz,

1 kg anyag elszállítása, mondjuk, a Hold felszínére

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

Valahogy kiszimatolja, hogy ez nem veszélyes,

Her şeyin çok yavaş değiştiği bir dünyayı sevmiyorum.

Nem szeretem az olyan világot, ahol a dolgok oly lassú változáson mennek át.

- Zaman her şeyin ilacıdır.
- Zaman tüm yaraları sarar.

Az idő mindent begyógyít.

Zamanını harcayacak daha iyi bir şeyin yok mu?

Nem tudod az idődet valami jobbnak szentelni?

- Hiçbir şeyin faydası olmayacak.
- Hiçbir şey fayda etmeyecek.

Semmi nem fog segíteni.

Tom yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilmediğini iddia ediyor.

Tom saját elmondása szerint nem tudta, hogy amit csinál, az nem helyénvaló.

Biri aç olduğunda her şeyin tadı iyi olur.

- Az éhség a legjobb szakács.
- Mikor éhes vagy, mindennek jó az íze.

Senin hâlâ kadınlar hakkında öğreneceğin çok şeyin var.

Még sokat kell tanulnod a nőkről.

Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.

Mindig igyekszem valami után sóvárogni az életben.

Yıllar içinde her şeyin değiştiğini görmek eğlenceli olur.

Szórakoztató lenne látni, hogyan változnak a dolgok az évek múltával.

Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?

Van bármi kisebbed annál?

Tom'un inandığı şeyin arkasında duracak cesareti olduğundan şüpheliyim.

Kétlem, hogy Tomi elég bátor, hogy kiálljon azért, amiben hisz.

Tom çabucak bir şeyin yanlış olduğunu fark etti.

Tomi hamar fölfogta, hogy valami nem stimmel.

Yapmak zorunda olduğum şeyin o olduğundan emin değilim.

Nem vagyok biztos benne, hogy azt kell megtennem.